İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ”Milletimizin kutlu iradesi, daima iyiliğe doğru, gelişime doğru, hürriyete doğru akan, bir nehir gibidir. Önüne set çekebilirsiniz, ama nehrin akışını tersine çeviremezsiniz. Bugün, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi, herkesin karşısında el pençe divan durması gereken, o yüce iradenin önüne set çekmiştir” dedi.
Akşener, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’de kadın olmanın zorluklarını dile getirerek, her gün bir başka kadının bu zorluklarla mücadele ederken yaşamını yitirdiğini söyledi. Kadının, gördüğü şiddetin hatta cinayetin suçlusu gibi gösterilmeye çalışıldığını anlatan Akşener, ”İşte biz, bu yüzden, bıkmadan usanmadan ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ diyoruz. Hayat kurtaracağını bildiğimiz için yaşatır diyoruz” şeklinde konuştu.
Meral Akşener, şunları kaydetti:
”Ama ülkeyi yönetenler, hiç utanmadan, zerre sıkılmadan, İstanbul Sözleşmesi’ni yırtıp attılar. Bu ülkenin kadınları yerine, birkaç Taliban kafalının aklına uymayı, tercih ettiler. 21’inci yüzyılda, Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten şu zihniyete bakar mısınız?
Buradan Ak Parti iktidarına seslenmek istiyorum: Ülkemizde bugün, kadına şiddetin en büyük dayanağı, İstanbul Sözleşmesini kaldıran sizlersiniz. Kadına şiddet uygulayan ruh hastaları, sizinle gurur duyuyor olabilir. Kadın katilleri, sizinle gurur duyuyor olabilir. Tacizciler, tecavüzcüler, ahlaksızlar sizinle gurur duyuyor olabilir… Ama şunu bilin ki, bu ülkenin kadınları, bu ülkenin, pırıl pırıl gençleri, sizinle gurur duymuyor. Ve sandığınızın aksine bizler, bu ülkede azınlık değil, çoğunluğuz. Ölçmek isterseniz, sandık orada. Biz hazırız. Buradan açık ve net bir şekilde söylüyorum: Yetkiyi aldığımızda, daha çayım masaya gelmeden, İstanbul Sözleşmesi imzalanmış ve en keskin biçimde uygulanır olacak.”
”Mektup kardeşliği var”
”Ak Parti iktidarı, uzun zamandır, destansı başarısızlıklarının sorumluluğunu üstlenmek yerine üzerini kapatmak için uğraşıyor” diyen Akşener, bunun için en kolay yolun seçildiğini, ”suçlayacak birinin bulunup nefret dili ve kutuplaşmaya sağınıldığını” söyledi.
Batman gezisinde, ziyaret ettiği esnafa gelen bir HDP çalışanının ”Burası Kürdistan” dediğini anımsatan Akşener, şöyle devam etti:
”Birden, İçişleri Bakanı ve küçük ortak mensupları şoke olmuş bir biçimde, feveran etmeye başladı. Neymiş? Nasıl olur da ‘burası Kürdistan’ dermiş… Neye şaşırıyorsunuz kardeşim? Bu kişi, bir HDP çalışanı. Biz aylardır ne söylüyoruz? ‘HDP, PKK ile arasına mesafe koymalıdır’ diyoruz. ‘Kürdistan’ söylemi kimin? Terör örgütünün. Dolayısıyla, bu durumda bizim açımızdan, şaşırtıcı bir şey yok. Ama işin asıl acınası tarafı ne, biliyor musunuz? Cumhur İttifakı mensupları, sırf bize sallayacaklar diye PKK’nın ajandasını, Türkiye’nin gündemine taşıdılar. Cuma’dan beri, Kürdistan aşağı, Kürdistan yukarı…
Siirt’teki Kürt’ün gündemi, yokluk, yoksulluk, işsizlikken; bunlar onu konuşacaklarına, gidip, Apo’nun gündemini konuşuyorlar. Eee mektup kardeşliği var ne yapalım? Elbette öyle olacak! Batman’daki vatandaşımız, ekmeğinin derdinde, tablet derdinde, geçim derdindeyken; bunlar, hamaset peşinde koşuyorlar. Yazıktır, günahtır.
Tam cumadan, çarşambaya kaç gündür PKK’nın gündemini konuşan bir iktidar mensupları PKK’lıların söylemini gündeme getiren iktidar yöneticileri…
İnanamıyorum ben buna, böyle bir cıvıklığa böyle bir akılsızlığa inanamıyorum… Sayın Bahçeli’yle, Abdullah Öcalan arasındaki, mektup arkadaşlığını zaten biliyorduk. Sayın Soylu’nun da bu sistemin bir paydaşı olduğunu, bu olayla öğrenmiş olduk.”
Akşener, koptukları siyasi partiye saygı gösterdiklerini, ancak aynı saygıyı kendilerinin görmediklerini ifade eden Akşener, ”Onlar, istedikleri dümeni çevirsinler, biz, milletimizle buluşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Onlar, istedikleri kadar olay çıkartsınlar, biz Siirtlinin, Batmanlının derdini konuşmaya devam edeceğiz” dedi.
Siirt ve Batman ziyaretlerinden izlenimler aktaran Akşener, insanların artık düğünde takmak için altın kiralamaya başladığını söyledi.
”Çiftçimizin, üreticimizin desteğe ihtiyacı var”
Türkiye’nin Avrupa’nın en büyük tarım alanına sahip olduğunu belirten Akşener, tarım sektörünün sahipsiz bırakıldığını ifade etti. ”AK Parti iktidarı döneminde; 2015’ten beri, ihraç ettiğimiz şekerden daha fazlasını, ithal etmeye başladık” diyen Akşener, Türkşeker’in, fiyatlara zam gelmesin diye yaptığı sübvansiyondan doğan zaranın 3 milyarı aştığını kaydetti.
Akşener, ”Çiftçimizin, üreticimizin desteğe ihtiyacı var. Rekoltelerin doğru açıklanması, kuraklık etkisinin doğru ölçülmesi gerekiyor diye bu kürsüden ta yazın başında, Haziran ayında söyledik. Ancak gelin görün ki; parlak zekasıyla göz dolduran Tarım Bakanı, Temmuz-Ağustos ayında, kuraklığa dayalı mecburi açıkları hesaplamayı beceremedi. Bu yüzden de, Temmuz ayında, 260 dolara düşen buğdayı, 353 dolardan, 240 dolara düşen arpayı da, 330 dolardan ithal etmek zorunda kaldık” diye konuştu.
Akşener, grup toplantısının ”Milletin Kürsüsü’’ne bölümünde, Osmaniye’de çiftçilik yapan Vedat Çetinkaya’yı kürsüye davet etti.
”Enflasyon kenara konulacak problem değildir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen yıl sonunda ekonomi reform paketini açıklarken ”fiyat istikrarını da bir kenara koyduklarını” söylediğini belirten Akşener, şöyle konuştu:
”Peki o günden bu yana ne oldu? Merkez Bankası Başkanı, görevinden alındı, Hazine ve Maliye Bakanı’nı, uzun süredir gören yok, enflasyon da aldı başını gidiyor… Ama hakkını yemeyelim. Dünyada, bu akıl dolu stratejiyi uygulayarak, ‘fiyat istikrarını bir kenara koyuyoruz’ diyen, başka ülkeler de var, Mesela, Venezuela. Mesela, Arjantin. Mesela, İran. Mesela, Sudan, Lübnan ve Surinam. Mesela, Zimbabve, Etiyopya ve Angola. Listenin güzelliğine bakar mısınız? Her ülke, ekonomide başlı başına bir başarı hikayesi.
İşte, size, büyük ekonomist Sayın Erdoğan’ın ekonomi vizyonu. İşte, size, Ak Parti’nin ülkemizi soktuğu, bir başka övünülesi liste… Kıskananlar çatlasın!
Sayın Erdoğan, görüyorum ki, okulda bazı branş derslerini, belli ki kopyayla geçmişsin. O nedenle, sorumlu siyaset anlayışımız gereği, ekonomideki bazı temel olgularla ilgili, seni aydınlatma ihtiyacı duyuyorum. Senin sandığının aksine; enflasyon, öyle bir kenara konulacak kadar, önemsiz bir problem değildir.”
Akşener, enflasyonu düşürmek için atılacak adımlar geciktikçe bu adımların daha maliyetli olacağını ifade ederek, iktidara geldiklerinde ilk işlerinin enflasyonu düşürmek olacağını söyledi.
Enflasyonla mücadele, kararlı bir duruş sergileyen, beklentileri yöneten, ve itibarı yüksek bir Merkez Bankası olmadan başarıya ulaşılamayacağını ifade eden Akşener, ”Bunun için, Merkez Bankası’na itibarını derhal yeniden kazandıracağız. Liyakat kriterlerine göre seçilen ve bir kişiye değil, milletine karşı sorumlu olduğunun, bilincinde olan bir Merkez Bankası yönetimi behemehal atayacağız” dedi.
”Cumhuriyet fırsat eşitliğidir”
Geçen hafta Cumhuriyet’in 98. yıldönümünün kutlandığını anımsatan Akşener, şöyle konuştu:
”Türk Milleti’nin, dünyaya, hür ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni ilan ettiği gün, aynı zamanda, geri dönülmez bir yolun da ilk adımıdır. Bu kutlu yol, aziz ecdadımızdan bize kalan, en kıymetli mirastır. Bütün mesele, o mirasın mirasyedileri mi olacağız, yoksa daha yukarı mı taşıyacağız? Bu tercih, İYİ Parti olarak bizim, siyasetimizin de ahlakımızın da fıtratımızın da resmidir.
Bizim için Cumhuriyet, kalkınmadır. Cumhuriyet, sanayileşme hamlesidir.Cumhuriyet, toprağı nakış gibi işleyen bir büyük vizyonun yol haritasıdır. Ve belki de en önemlisi, Cumhuriyet, fırsat eşitliğidir. Çünkü, Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının beğenmediği o Cumhuriyet sayesinde, çocukluğunda tütün kıran köylü çocuğu Meral Akşener, bugün bu kürsüde, karşınıza İYİ Parti Genel Başkanı olarak çıkabilmiştir.
O Cumhuriyet sayesinde, İslamköy’de çobanlık yapan Süleyman Demirel, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanlığına, hatta Cumhurbaşkanlığına gelebilmiştir. O Cumhuriyet sayesinde, Sinop Kadı Vekili’nin oğlu, Necmettin Erbakan, bu ülkede Başbakanlığa kadar yükselebilmiştir. O Cumhuriyet sayesinde, iş hayatına, çevirmen olarak başlayan Bülent Ecevit, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olabilmiştir. Hatta, o Cumhuriyet sayesinde, Ahmet Reis’in oğlu Recep Tayyip Erdoğan bu ülkenin, en kıymetli makamlarına oturma imkanı bulabilmiştir.
İşte o nedenle, bizler inanıyoruz ki; 29 Ekim’de, bu ülkenin vatandaşları, devletin tek ve gerçek sahibi olmuştur. Zaman içinde, milletin bu iradesine karşı duranlar olmuş ama hepsi de gereken cevabı almıştır.
Milletimizin kutlu iradesi, daima iyiliğe doğru, gelişime doğru, hürriyete doğru akan, bir nehir gibidir. Önüne set çekebilirsiniz, ama nehrin akışını tersine çeviremezsiniz. Bugün, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi, herkesin karşısında el pençe divan durması gereken, o yüce iradenin önüne set çekmiştir. Ama Ak Parti ve küçük ortağı, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, o nehir tersine akmaz. Günü geldiğinde, millet iradesi önüne konulan bu set de elbet yıkılır.”