(TBMM) – Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hayat pahalılığı kaynaklı her türlü sıkıntının farkındayız. Buna çözüm bulmak için başarılı bir ekonomik program uyguluyoruz. Enflasyonla mücadelede mevzi kazandıkça 86 milyonun tamamının refahını alım gücünü ve hayat standardını daha da yükselteceğiz. Üretim ekonomimizin lokomotifi olan sanayici, yatırımcı ve ihracatçılarımızı çeşitli teşvik paketleriyle destekliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Erdoğan’ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
“Bayram günleri insanımızın dostluğu, kardeşliği, milli ve manevi değerleri en güçlü biçimde yaşadığı ve yaşattığı günlerdir. Bayramlar ayrıca yardımlaşma ve paylaşma duygularının yanı sıra milletçe birlik ve beraberliğimizin de perçinlendiği zaman dilimleridir. Şunu ifade etmek durumundayım; AK Parti teşkilatlarımız ve belediyelerimiz her bayramda olduğu gibi Kurban Bayramı’nda da tam kadro sahadaydı. Milyonlarca üyemizle bayramlaşma programları ve ziyaretlerle kardeşlik atmosferini güçlendirirken sevgi, merhamet ve hoşgörünün kalplerde çoğalmasını sağladık. Belediyelerimizle ihtiyaç sahiplerinin kapısını çalarak öksüzlerin, yetimlerin, gariplerin elinden tutarak kardeşlik görevimizi ifa ettik. Kahraman şehitlerimizin emanetlerini ve gazilerimizi de bu bayramda ihmal etmedik. Kırgınlıkların giderilmesi, dayanışmanın güçlenmesi, 783 bin kilometrekarelik vatan topraklarının her karışında bayramın uygun şekilde idrak edilmesi için canla başla çalışan tüm teşkilat mensuplarımıza şükranlarımı iletiyorum.
“Toplumdan ayrışarak siyaset yapılamaz”
Burada samimi bir üzüntümü de sizlerle paylaşmak istiyorum. 86 milyonun siyasi farklılıklarını, anlaşmazlıklarını ve küskünlüklerini bir yana bırakıp muhabbetle kucaklaştığı ve helalleştiği bayram günlerinde Türkiye’nin ana muhalefet partisinin kendisini milletten ayrıştırması bu mübarek günlerin ruhuna uygun olmayan bir davranıştır. İstanbul’a çöreklenmiş bir avuç haraminin güdümünde bir türlü buradan çıkamayan ana muhalefetin durumu esefle söylüyorum demokrasimize de Türk siyasetine de asla yakışmamakadır. Bir düşman hukukundan bahsedilecekse asıl düşman hukuku budur. Bayramlarda dahi gerilimi, kavgayı, kutuplaşmayı körüklemeyi vahim bir hata olarak görüyoruz. Şunun iyi anlaşılması gerekiyor; toplumdan ayrışarak siyaset yapılamaz. Yapılsa dahi bu siyaset tarzından ülkeye ve millete hiçbir hayır gelmez. Ana muhalefet partisi yönetimi uyarı levhalarına dikkat edip kendilerine çeki düzen vermek yerine maalesef içine sürüklendikleri anaforda daha fazla dibe batıyor. Arpalığa çevirdikleri belediye kaynaklarıyla semirenler, ana muhalefeti yolsuzluklarına canlı kalkan yaparak Türk siyasetini de enfekte ediyor. Türkiye’nin kronikleşmiş muhalefet açığı giderek derinleşiyor. Siyasi rakibimiz de olsa biz bu tabloyu doğru bulmuyoruz. Sayın Özel ve CHP yönetiminin yanlışta ısrar etmekten bir an önce vazgeçip etkin pişmanlıktan faydanlanması gerektiğine inanıyoruz.
“Özel’in temel matematik bilgisinin tıpkı siyasetçiliği gibi pek iç açıcı olmadığı anlaşılıyor”
Türkiye gibi büyük bir ülkenin ana muhalefet partisinin aylardır kim kimin yüzüne tükürecek tartışması ile meşgul olmasını biz ülkemiz adına utanç verici buluyoruz. Karşımızdaki manzara tam olarak şöyledir; biri çıkıp diğerine ‘çaldın’ diyor, diğeri ‘sen daha büyük çaldın’ diyor. Yabancı istihbarat örgütlerinin oyuncağı olmuş tetikçilere kasetler el altından servis ediliyor. Şaibe iddialarına bizzat kendi arkadaşları tarafından her gün bir yenisi ekleniyor. Daha iki yıl öncesine kadar yere göğe sığdıramadıkları Cumhurbaşkanı adaylarına en ağır hakaretler ve tehditler savruluyor. Böyle bir siyasi parti olur mu? Türkiye’nin ana muhalefet partisini mi, entrikalarla ve ihanetlerle dolu bir pembe dizi mi seyrediyoruz inanın biz de karıştırır olduk. Dün Sayın Özel çıkmış mazot şişesi üzerinden çeşitli hesaplar yapıyor. Doğrusu ben petrol istasyonu yönettiğini biliyordum eczacı olduğunu biliyordum. Aslında selefi hesap uzmanı olması dolayısıyla bu konularda biraz daha maharetliydi. Hoş onun da sesi soluğu artık çıkmaz oldu. Ancak Sayın Özel’in temel matematik bilgisinin tıpkı siyasetçiliği gibi pek iç açıcı olmadığı anlaşılıyor. Madem hesap makinası yerine mazot bidonu ile gezmeye başladı, biz de buradan Sayın Özel’e kısa bir mazot hesabı yapalım.
“Hayat pahalılığı kaynaklı her türlü sıkıntının farkındayız”
Göreve geldiğimizde asgari ücret 184 liraydı. Bununla sadece 170 litre mazot alınabiliyordu. Yani bir aylık geliriyle deposunu 4 kez fulleyebiliyordu. Biz bunu 2015 yılında 290 litreye çıkardık. Bugün ise asgari ücretle tam 445 litre mazot alınabiliyor. Asgari ücret alan bir vatandaşımız arabasının deposunu ayda 10 kez doldurabiliyor. Aynı oranlar dolar bazında yapılacak karşılaştırmalarda da geçerlidir. Her alanda olduğu gibi asgari ücretin alım gücünde de 2002’ye kıyasla ciddi bir iyileşme söz konusu. Ama bu her şey gülük gülistanlık demek elbette değil. Hayat pahalılığı kaynaklı her türlü sıkıntının farkındayız. Buna çözüm bulmak için başarılı bir ekonomik program uyguluyoruz. Enflasyonla mücadelede mevzi kazandıkça 86 milyonun tamamının refahını alım gücünü ve hayat standardını daha da yükselteceğiz. Üretim ekonomimizin lokomotifi olan sanayici, yatırımcı ve ihracatçılarımızı çeşitli teşvik paketleriyle destekliyoruz. Merkez Bankamız asgari 1 miyar Türk lirası tutarındaki orta yüksek ve yüksek teknolojili yatırımlara iki yıl ana para ödemesiz azami 10 yıl vade ve azami 10 milyar Türk lirası tutarında yatırım taahhütlü avans kredisi kullandırıyor.
“Sayın Özel’e tavsiyem; kendisini fazla yormasın, çok fazla hırpalamasın”
Şimdi yeni bir adım daha atıyoruz; program büyüklüğünü 300 milyar liradan yüzde 70 artışla toplam 500 milyar liraya çıkarıyoruz. Cari açığın kapanmasına ve fiyat istikrarına katkı sunan yatırımlara daha güçlü destek olacağız. Biz hükümet olarak her alanda olduğu gibi ekonomide de ne yaptığımıza ve nasıl netice alacağımızı gayet iyi biliyoruz. Burada dingil kırmış kamyon şoförü misali ne yapacağını bilemeyen yalnızca CHP Genel Başkanı Sayın Özel’dir. Sayın Özel’e tavsiyem; kendisini fazla yormasın, çok fazla hırpalamasın. Dış politika ve ekonomi gibi acemisi olduğu konularda kürsüden atıp tutmak yerine çok iyi bildiği meselelerden bahsetsin. Mesela; toplanmayan çöplerden, yanan otobüslerden, çalışmayan merdivenlerden, ödenmeyen SGK borçlarından bahsetsin. Mesela kapı dışarı edilen işçilerden, hısım akraba çiftliğine çevirdikleri için iflasın eşeğine gelen belediyelerden bahsetsin. Mesela şişirilmiş konser faturalarıyla soyulan beytülmaldan bahsetsin. Şayet yüreği yetiyorsa çıksın İstanbul’un yağmalanan kaynaklarından bahsetsin. Alınan rüşvetlerden, kesilen haraçlardan bahsetsin. Milletten topladıkları paralarla besledikleri trol ordularından bahsetsin.
“Yüce Meclis çatısı altında ortak bir irade ortaya koymamız lazım”
Yıllarca şeffaflık diyerek mangalda kül bırakmazken kameralara bant çekerek neyi saklamaya çalıştıklarından bahsetsin. Yaptığı her konuşma gündemi saptırmaktan ibaret kalacaktır. Sayın Özel’in patronaj ilişkisinden kendisini ve partisini kurtarmasını ve en kısa zamanda Türkiye’nin gerçek meselelerine geri dönmesini ümit ediyoruz. Bunu yapması hem kendi sağlığı için hem partisi için hem de CHP’ye oy veren milyonlarca vatandaşımız için fevkalade yararlı olacaktır. Çünkü kendi problemlerini çözemenlerin Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulmaları da mümkün değildir. Ülkenin ve dünyanın sıcak gündeminden kopan bir parti dış politika ve güvenlik başta olmak üzere milli konularda insiyatif alamaz. Türkiye tüm enerjisini ve kapasitesini bekasına yönelik meselelere ayırması gereken çok hassas bir dönemden geçiyor. Stratejik önemi bugün daha iyi anlaşılan Terörsüz Türkiye hedefine ulaşması için uzlaşıya, işbirliğine, birlikte çalışma ruhunun geliştirilmesine ihtiyacımız var. Milletin sorumluluğunu taşıyan insanlar olarak hep beraber özellikle yüce Meclis çatısı altında ortak bir irade ortaya koymamız lazım. CHP dahil grubu bulunan tüm partilerin bu dönemde yüksek bir hassasiyet ve sorumluluk bilinciyle hareket etmelerini bekliyoruz. “
(SÜRECEK)