Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bahçeli’yi hedef alan hadsiz açıklamalar kabul edilemez

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) Genel Başkanı Mesud Barzani’nin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yönelik açıklamalarına ilişkin, “İttifak ortağımız MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi hedef alan dünkü saygısız ve hadsiz açıklamaları asla tasvip etmediğimizi, kabul edilemez bulduğumuzu burada ifade etmek isterim. Gerek Parti Sözcümüz gerekse Dışişleri Bakanlığımız konuya dair rahatsızlığımızı açıkça dile getirmiş, gerekli diplomatik adımlar atılmış, izahat yapılması istenmiştir. Bu vahim hatadan bir an önce dönülmeli ve düzeltilmelidir” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürdistan

(TBMM) – Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) Genel Başkanı Mesud Barzani’nin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yönelik açıklamalarına ilişkin, “İttifak ortağımız MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi hedef alan dünkü saygısız ve hadsiz açıklamaları asla tasvip etmediğimizi, kabul edilemez bulduğumuzu burada ifade etmek isterim. Gerek Parti Sözcümüz gerekse Dışişleri Bakanlığımız konuya dair rahatsızlığımızı açıkça dile getirmiş, gerekli diplomatik adımlar atılmış, izahat yapılması istenmiştir. Bu vahim hatadan bir an önce dönülmeli ve düzeltilmelidir” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM’deki grup toplantısına katıldı. Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:

“Geçtiğimiz günlerde savunma sanayimizde küresel bir başarıya daha imza attık. KIZILELMA adını verdiğimiz insansız savaş uçağımız Murat isimli radarımızla tespit edilen bir savaş uçağını Gökdoğan isimli füzemizle havadan havaya tam isabetle vurmayı başardı. Böylece KIZILELMA havadan havaya görüş ötesi hedefi vurabilen ilk insansız savaş uçağı oldu. Türkiye hava savunmasında çok stratejik bir imkana sahip olmanın yanında ciddi bir üstünlük elde etti.

Testler Sinop’ta yapıldı. Bu küresel başarıya Sinop’ta ulaşıldı. Biliyorsunuz, CHP Genel Başkanı bu testleri ‘Sinop’ta balıklar rahatsız oluyor’ diyerek eleştirmişti. Biz ona Sinoplu Diyojen’in o meşhur sözüyle cevap verelim. ‘Gölge etme başka ihsan istemem.’ Siz gidin kurultay üstüne kurultay yapın. Siz gidin kendi iç meselelerinizle uğraşın. Siz gidin gırtlağınıza kadar battığınız pisliklerden arının. Siz gidin önce içinizdeki yolsuzluk yapanları ayıklayın. Bize gölge etmeyin, o bize yeter.

Şimdi çıkmış, artık ismini bile duymaya tahammül edemedikleri Kılıçdaroğlu gibi birilerini cellat olmakla itham ediyor. Neymiş, ‘DEM Parti’nin terörsüz Türkiye sürecine katkı vermesi Stockholm sendromu’ imiş. Yani ‘celladına aşık olmakmış.’ Ya insanda biraz utanma olur, mahcubiyet olur. Hadi Türkiye’yi bilmiyorsunuz, hadi dış politikadan haberin yok, hadi ekonomide elifi görsen mertek zannedersin, insan bari kendi geçmişini bilir, kendi kara sicilini bilir. Şimdi bu beyfendiye sormak lazım. Ya sen ömrün boyunca hiç mi CHP’nin utanç lekeleriyle dolu tarihini okumadın?

Eğer cesareti varsa ve bir cellat görmek istiyorsa aynaya baksın”

Tek parti faşizminin bu millete neler yaşattığını hiç mi öğrenmedin? Sen kimin cellat kimin mağdur olduğunu bilmiyor olabilirsin. Ama benim Kürt kardeşim kimin cellat olduğunu çok iyi bilir. Şurada, Ulus Meydanı’nda, İstiklal Mahkemeleri’nde alelacele kararlar alıp darağaçlarında iskemleyi kimin devirdiğini milletim gayet iyi bilir. Merhum Menderes’i, Polatkan’ı, Zorlu’yu adım adım daracağacına kimin taşıdığını milletim bilir. Şimdi ardından timsah gözyaşı döktükleri Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarına kimin sessiz kalarak onay verdiğini benim milletim çok iyi bilir. Terörle mücadele adı altında Tunceli’den başlayarak bizim dönemimize kadar Kürt kardeşlerimizin kanını kimin döktüğünü benim milletim çok iyi bilir. Sayın Özel, hedef saptırmasın, kendini boşu boşuna hiç yormasın. Eğer cesareti varsa ve bir cellat görmek istiyorsa aynaya baksın. Kendi tarihine baksın, CHP’nin geçmişine baksın. Celladı orada zaten görecektir.

Kürt kardeşlerim herkes bunlar için sadece bir oy deposu. Ama artık yutmazlar. Denklem gayet basit. Hiçbir karşılık beklemeden seçimlerde oy verdiğinizde sizden iyisi yok. Tersi durumda ise sizden kötüsü yok. Bakın biz bunu daha önce 14-28 Mayıs seçimlerinde deprem bölgesinde şahit olduk. Sırf kendi Cumhurbaşkanı adaylarına oy vermediler diye depremzedelerimize günlerce etmediklerini bırakmadılar. Gece vakti misafirhanelerden kovmaktan, sosyal medyadaki edepsizliklere kadar her türlü vicdansızlığı, her türlü hoyratlığı sergilediler. Bugün de aslında aynısı tekerrür ediyor. CHP zihin kodlarındaki faşizmi ve elitizmi dışa vuruyor. CHP’nin saklamaya çalıştıği gizli yüzü, niyeti, fikri ve zikri deşifre oluyor. AK Parti olarak bizim tavrımız bellidir. Onlar ne yaparsa yapsın biz Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Çerkeziyle, Lazıyla tüm Türkiye’yi kucaklamaya devam edeceğiz.

Terörsüz Türkiye sürecindeki çalışmalarla ilgili şu hakikati bugün tarihe kayıt olarak düşmek istiyorum. Bundan 24 sene evvel partimizi kurarken sergilediğimiz irade neyse, 2005 yılında Diyarbakır’da ‘Bu sorun benim de sorunumdur’ derken ortaya koyduğumuz cesaret neyse, 2013 yılında çözüm için ‘Baldıran zehri içmek gerekirse biz o baldıran zehrini de içeriz, yeter ki bu ülkeye huzur gelsin, refah gelsin’ dediğimiz gündeki kararlılığımız neyse, AK Parti olarak bugün de aynı iradeyi, aynı cesareti ve samimiyeti taşıyoruz.

Evlatlarımıza terörün karanlık gölgesinin düşmediği bir Türkiye’yi teslim edeceğiz”

Partimizin, ittifakımızın ve devletimizin önce ‘Terörsüz Türkiye’yi, ardından ülkemize yönelik terör tehdidinin bertaraf edildiği ‘Terörsüz Bölgeyi’ inşa etme azmi tamdır. Cumhur İttifakı hedef, anlayış ve fikir birliği içindedir. Her fırsatta söylüyorum, bugün tekrar altını çizerek ifade ediyorum. Allah’ın izniyle, aziz milletimizin de hayır duasıyla bu sefer başaracağız. Evlatlarımıza terörün karanlık gölgesinin düşmediği bir Türkiye’yi inşallah teslim edeceğiz. Cumhur İttifakı olarak bir siyasi risk alıyorsak, sadece elimizi değil gövdemizi de taşın altına koyuyorsak işte bunun için alıyoruz. Türkiye yarım asırlık bir beladan, yarım asırlık bir sorundan, yarım asırlık bir musibetten tamamen kurtulsun diye bunları yapıyoruz. Cumhur İttifakı’nın bütün mücadelesi bunun içindir, bu hedefe suhuletle varmak içindir.

İttifak ortağımız MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’yi hedef alan dünkü saygısız ve hadsiz açıklamaları asla tasvip etmediğimizi, kabul edilemez bulduğumuzu burada ifade etmek isterim. Gerek Parti Sözcümüz gerekse Dışişleri Bakanlığımız konuya dair rahatsızlığımızı açıkça dile getirmiş, gerekli diplomatik adımlar atılmış, izahat yapılması istenmiştir. Bu vahim hatadan bir an önce dönülmeli ve düzeltilmelidir.

Türkiye’nin bu paslı prangadan kurtulmasını istemeyenler son ana kadar vazgeçmeyecek”

Bundan sonra sürecin biraz daha ivme kazanmasını ümit ediyoruz. İyimser konuşurken 23 yıllık tecrübelerimizin ışığında elbette şu riskleri de göz ardı etmiyoruz. Hedefe yaklaştıkça istismar mekanizmaları daha fazla devreye girecek. Terör bitince işsiz kalacak olanlar bunu engellemek için daha fazla mesai yapacak. Türkiye’nin bu paslı prangadan kurtulmasını istemeyenler son ana kadar vazgeçmeyecek. Bunların tamamının farkındayız ve hepsine de hazırlıklıyız. İnancım ve samimi duam odur ki, sorunları çözmek amacıyla milletimizin Gazi Meclisimize gönderdiği bütün milletvekillerimiz, hayati önemi haiz bu konuda bizimle aynı hissiyatı paylaşır, bizimle aynı hedefe yürür. Özellikle tarihi bir sorumluluk üstlenen Komisyonumuzun şimdiye kadar başarıyla yürüttüğü çalışmalarını, bundan sonra da milletin ve memleketin menfaatlerini önceleyen bir anlayışla tekemmül ettireceğine inanıyorum. AK Parti olarak biz bugüne kadar olduğu gibi sorumluluk almaya, yapıcı ve ön açıcı olmaya devam edeceğiz.

Ana muhalefetin eski yönetim, yeni yönetim ve paralel yönetim arasında giderek kızışan çatışmalarını örtmek, belediyelerde ortaya çıkan yolsuzluklarını perdelemek için topluma karamsarlık pompaladığını, umutsuzluk yaymaya çalıştığını hepimiz çok net görüyoruz, biliyoruz. Muhalefetin bu noktada yalnız olmadığını da anlıyoruz. İçeride ya da dışarıda birtakım etki ajanları milletimizin huzurunu bozmak, milletimizi kutuplaştırmak, özellikle de gençlerimizi umutsuzluğa, karamsarlığa sevk etmek için yoğun gayret içindeler. Bakınız, bir yandan tarihimizin en yıkıcı depreminin yaralarını sarıyoruz, bir yandan açılıştan açılışa koşuyoruz. Bir yandan ekonomiyi büyütüyoruz, diğer yandan savunma sanayinde küresel rekorlar kırıyoruz. Yani her alanda büyük bir atılım ve kalkınma seferberliği içindeyiz.

Tabii bunları görmek için Türkiye’ye nereden baktığınız son derece önemli. Türkiye’ye başkalarının ellerine tutuşturduğu gözlüklerle bakanlar her şeyi bulanık görürler. Ama Türkiye’ye kendi gözüyle, kendi gözlüğüyle bakanlar; her alanda yükselen, büyüyen, güçlenen, iddiaları olan, tezleri olan, ayakları yere sağlam basan, özgüvenli bir Türkiye görürler.

Bu topraklar bin yılı aşkın süredir Müslüman Türk hakimiyeti altındadır. Bu topraklarda isteyen istediğine inanmakta özgürdür. İsteyen kendi ibadethanesinde, kendi ibadetini yapmakta özgürdür. Bu topraklar hoşgörü toprağıdır. Biz üç kıtada hüküm sürmüş, üç kıtada at koşturmuş cihan imparatorluğunun bakiyesi bir devletiz. Biz Selçuklu’nun, Osmanlı’nın devamı bir ülkeyiz. Biz yedi asır önce ‘Yaratılanı severim Yaradan’dan ötürü’ diyen Yunus Emre’nin sevgi diliyle konuşuyoruz. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ buyuran Şeyh Edebali’nin hikmet dolu tavsiyesinin izinden gidiyoruz. Evet, biz tarihimize ve ecdadımıza baktığımızda bunları ve çok daha fazlasını görüyoruz. İnsan görüyoruz, insanı merkeze alan bir devlet anlayışı görüyoruz.

Bunu özellikle şunun için söylüyorum. Avrupa’da zaman zaman birileri çıkıyor, Türkiye’ye ve İslam ülkelerine dini azınlıklar üzerinden ders vermeye kalkıyor. Oysa ki bu coğrafya en az bin yıldır, kimi komşu devletler 1400 yıldır kesintisiz İslam hakimiyeti altındadır. Bu coğrafyada Hristiyan var, Musevi var, Ermeni, Rum, Keldani, Ezidi, Süryani ve daha nice topluluk var. 1400 yıldır bu coğrafyada varlar ve özgürce ibadetlerini yerine getiriyorlar. Avrupa’da 1950’lere kadar bunun bir örneğini bulamazsınız, göremezsiniz. Bu topraklarda sayısı az ya da çok, onlarca farklı inanış asırlar boyu huzur içinde yaşamıştır. Ama Batı’da tarih boyunca bırakın azınlıkları, mezhepler üzerinden kan dökülmüş, milyonlarca insan kırıma uğramıştır. Bizimle Batı arasındaki en temel zihniyet farkı işte budur.

Onlar camileri yıkarken biz burada kiliseleri tamir ediyoruz”

Bizim kendimize güvenimiz tam. Onlar camileri yıkarken biz burada kiliseleri tamir ediyoruz. Çünkü bizim korkumuz yok. Biz kendimize güveniyoruz. Biz gücümüzün farkındayız. Biz devletlerden bir devlet, milletlerden bir millet değiliz. Biz inancımızla, kimliğimizle, ideallerimizle, üç kıta yedi iklimde düzen kurmuş Türk milletiyiz. Biz tarihiyle büyük, vicdanıyla büyük, merhametiyle büyük, adaletiyle büyük Türkiye Cumhuriyeti Devleti’yiz.

Gençler sanal alemde sizi kutuplaştıran, sizi kamplaştıran, sizi umutsuzluğa sevk eden o yayınların nereden, kimler tarafından yapıldığı işte tek tek ortaya çıkıyor. Biri Arap ülkesine yerleşmiş oradan gençler arasında Arap düşmanlığını yaymaya çalışıyor. Biri Amerika’ya yerleşmiş oradan İstanbul’un gençlerini sokağa dökmeye çalışıyor. Biri İsrail’den yayın yapıyor, burada kışkırtma yapıyor. Farklı maskeler altında hepsi aynı odağa hizmet ediyor. Bunlara aldanmayın. Bunlara lütfen prim vermeyin.

Hiç kimsenin endişesi olmasın. Mevcut sorunları da aşacağız, ekonomiyi daha da büyüteceğiz. Soframızdaki ekmeği daha da büyüteceğiz. Huzuru, kardeşliği, özgürlüğü, demokrasiyi, güvenliği daha da büyüteceğiz. Geleceğe sağlam adımlarla ilerliyoruz. Asırların tortularını kaldırarak asırların engellerini aşarak ilerliyoruz. Biz kendimize güvenirsek biz birbirimize güvenirsek 86 milyon kardeş olursak; Allah’ın izniyle aşamayacağımız engel, erişemeyeceğimiz hedef yoktur. İnanıyorsanız üstünsünüz. İnanıyorsanız zafer sizindir. İnançla, güvenle, özgüvenle inşallah ‘Türkiye Yüzyılı’nı hep birlikte inşa edeceğiz.”

(Son)