Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
GÜNDEM

Ahmet Davutoğlu’ndan KKM tepkisi: Merkez Bankası soyuldu, bir grup rantiyeye kaynak aktarıldı

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Kur Korumalı Mevduat sisteminin sonlandırılmasına ilişkin, “Fakirden, fukaradan toplanan vergiler; hiçbir vergi ödemeyen bir rantiye sınıfına aktarıldı. Bu rantiye sınıfı büyüdükçe büyüdü, fakir fukara ezildikçe ezildi. Gelinen tablo açık: Hazine soyulmuş, Merkez Bankası soyulmuş, fakir daha da fakirleşmiş, bir grup rantiyeye kaynak aktarılmıştır.” dedi.

(ANKARA) – Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Kur Korumalı Mevduat sisteminin sonlandırılmasına ilişkin, “Fakirden, fukaradan toplanan vergiler; hiçbir vergi ödemeyen bir rantiye sınıfına aktarıldı. Bu rantiye sınıfı büyüdükçe büyüdü, fakir fukara ezildikçe ezildi. Gelinen tablo açık: Hazine soyulmuş, Merkez Bankası soyulmuş, fakir daha da fakirleşmiş, bir grup rantiyeye kaynak aktarılmıştır.” dedi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesap açma ve yenileme işlemlerinin sonlandırılmasına karar verdi. Davutoğlu, karara ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı değerlendirmede uygulamanın devlet hazinesine ağır maliyetler yüklediğini ve rantiye sınıfına servet transferi sağladığını söyledi.

Davutoğlu, değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:

“Çok açık konuşacağım. Kur korumalı mevduat denilen ucube, hem hazinemize hem de dini değerlerimize yapılan bir tasallütten ibarettir. Çok ilginçtir, Mehmet Şimşek bir müjde verdi bize. Aslında Mehmet Şimşek’in sözlerine bakarsanız şu sonucu çıkarırsınız: Hani bir önceki bakan ‘Gözlerime bakın, geleceği görün’ diyordu ya… Mehmet Şimşek de ‘Sözlerime bakın, ne çektiğimi görün’ diyor. Çünkü programın önemli hedeflerinden birine ulaştıklarını söylüyor Mehmet Şimşek. Kur korumalı mevduat uygulaması sona erdi. Artık yeni hesap açılmayacak, mevcut hesaplar da yenilenmeyecek diye ‘müjde’ veriyor. Sonra da bu maliyeti ortaya koyuyor: Zirve seviyesi 3,4 trilyon TL yani 143 milyar dolar olan kur korumalı mevduat, 2 yıl içinde azala azala bugün (15 Ağustos itibarıyla) 441 milyar TL’ye geriledi diyor. Ama hala 441 milyar TL var.

Önemli bir koşullu yükümlülük olan kur korumalı mevduatın sonlanmasıyla finansal istikrarın daha da güçleneceğini belirtiyor. Aslında Mehmet Şimşek, bir suç duygusunda bulunuyor. Müjde görüntüsü altında nasıl bir ekonomi devraldığı resmetmeye çalışıyor. Ve tüm yaptığının, geçmiş ekonomi yönetiminin enkazını düzeltmeye çalışmaktan ibaret olduğunu söylüyor. Peki neydi bu enkaz? Onu da söyleyeyim. Bu enkazın faturasını ben size söyleyeyim: bu enkazın faturası 60 milyar dolar; 2,5 trilyon TL’lik bir maliyete sebebiyet verdi.

“Kesinlikle devlet kaybetti”

Kasım 2021’de enflasyon yüzde 21’di, şimdi yüzde 33. Dolar 9 liraydı; sonra 12, 17 liraya çıktı, biraz düştü, şimdi 41 lira. Peki bu hesapta kim kazandı, kim kaybetti? Kesinlikle devlet kaybetti, bunu bilelim. Neden? Hazineden ve Merkez Bankası’ndan toplam 2,5 trilyon TL ödendi. Vergilerden kaybedildi. Çünkü bu gelir, rantiye sınıfına aktı ve hiçbir vergi ödemediler. Merkez Bankası, 2023-2024’te 1,5 trilyon TL zarar açıkladığı için hazineye kaynak aktaramadı ve kurumlar vergisi de ödemedi. Bütün bunların toplamında fatura 3 trilyonu aşıyor neredeyse. Bir de hala elimizde olan 441 milyar TL’lik mevduat var ki buna da ödemeler devam edecek. Bir facia ile karşı karşıyayız. Çok net söylüyorum: Hazinemize tasallut edilmiştir.

“Servet transferi dini gerekçelerle meşru kılınmak istenmiştir”

128 milyar dolar Merkez Bankası kaynağı harcandıktan sonra, kur korumalı mevduatla da hazineye tasallut edilmiştir. Ekonomiye bir düşman saldırısı yapılsa, ancak bu kadar zarar verilebilirdi. İşin acı tarafı, bu tasallutun dini gerekçelerle meşru kılınmış olmasıdır. Üzülerek ifade ediyorum; bir ilim adamı ve bir Müslüman olarak büyük bir üzüntüyle söylüyorum: Bu tasallutun ortaya çıkardığı servet transferi –vahşi servet transferi– dini gerekçelerle meşru kılınmak istenmiştir.

Fakirden, fukaradan toplanan vergiler; hiçbir vergi ödemeyen bir rantiye sınıfına aktarıldı. Bu rantiye sınıfı büyüdükçe büyüdü, fakir fukara ezildikçe ezildi. Peki İslam ekonomisi hangi ilkeye dayanıyor? Kur’an-ı Kerim’in açık hükmü var: Haşr Suresi 7. ayette ‘servet, içinizde bir grup elinde dolaşan imtiya olmasın’ diyor Rabbimiz. Bunu söylerken de iki şeyin altını çiziyor: Zekat ödeyeceksiniz ve faizden kaçınacaksınız. Bu şu demektir: Gelir adaletinin temelinde, faiz rantiyesinin oluşmaması vardır. Peki Kur’an açıkça bunu söylerken, bu ‘katma faiz’ anlamına gelen uygulamaya nasıl cevaz verildi? Bazı ilahiyatçılar, ‘Devlet bir bağış yapıyor, almakta beis yok’ dediler. O zaman buradan soruyorum: Bu sözleri söyleyen bazı ilahiyatçılar ve Diyanet İşleri Başkanı, bunu nasıl söyleyebildiniz?

“Merkez Bankası’nın yaptığı zararın hesabını kim verecek?”

İslam ekonomisi ve İslam fıkhı üzerinde azıcık çalışan herhangi biri bilir ki bağış, bir borçlunun, bir alacaklıya karşılık beklemeden yaptığı iyiliktir; borcunu öderken bir miktar fazlasını vermesidir. Ne oran, ne şart, ne tarih vardır bağışta. Ama bu uygulamada en başından parayı verenler, alacakları faizi ve kur farkını biliyor. Tarih konuyor, şart ileri sürülüyor. Allah aşkına, hangi vicdan bunu meşru kılabilir? Gelinen tablo açık: Hazine soyulmuş, Merkez Bankası soyulmuş, fakir daha da fakirleşmiş, bir grup rantiyeye kaynak aktarılmıştır. Temel İslam ekonomisi kurallarına aykırı hareket edilmiştir. Şimdi sormak lazım: Bunun hesabını kim verecek? Bu vahşi servet transferinin hesabını kim verecek? Maliye’nin, Merkez Bankası’nın yaptığı zararın hesabını kim verecek? Sanmasınlar ki bu hesapsız kalır.

Rahmetli Turgut Özal, benzer bir uygulama olan dövize çevrilebilir mevduatın son taksidini ödediğinde, ‘Allah gelecek nesillere bir daha böyle hata yaptırmasın’ demişti. Ders almadılar. Çünkü kendi geçmişimizi hala bilmiyorlar. Ben de aynı duayı ediyorum: Allah, bir daha bu ülkeye böyle bir hata yapmayı nasip etmesin. En başından, bu uygulamanın yanlış olduğunu, sonuçlarının bir felaket olacağını söylemiştim.”

 

DİĞER VİDEOLAR