(DÜZCE) – Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, “Su savaşları geliyor. Bugün Doğu’daki azgınlığın arkasında da Fırat’ın, Dicle’nin sularının hesabı var. Bir damla suyumuzun milli kaynaklar iradenizle birleşip bir damla suyumuzun israf edilmediği, bir karış toprağımızın azgın bir imar hırsına kurban edilmediği yeni bir yönetim dönemi vadediyoruz. Suyumuzu koruyacak, toprağımızı imar hırsına kurban etmeyeceğiz” dedi.
Ağıralioğlu, partisinin Düzce Merkez İlçe Kongresi’ne katıldı. Ağıralioğlu’na başkanlık divanı üyeleri ile Düzce teşkilatı da eşlik etti. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yavuz Ağıralioğlu, konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Devlet adamları, kendileri zengin olan değil, milletlerini zengin yapmak zorunda olanlardı”
“Biz Türk milletinin varlığıyız. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin ilelebet varlığının teminatıyız. Bu topraklarda devlet neyin üstünde varsa biz oyuz. Millet neyle ayaktaysa biz o değerlerle beraberiz. Devlet, milletin bin yıllık varlığına nezaret eden her kıymetle Anahtar Parti’yiz. Parti kavgasına değil; muhasebesi edilmiş yüzyıllara, son 20 yılda imkân bulduğumuz halde omuzlarımıza dert diye bıraktıklarınıza isyanla, itirazla değil, şuurla, akılla, ahlakla itiraz ediyoruz. Memleketi sizden alacağız. Bize vadettiklerinizin başında adalet vardı. Adaleti gerçekleştirdiğinizde sonunda kalkınma vardı. Yolun başında tevazu vardı. Bir memleketi ayağa kaldırma koordinatlarını siz saydınız. Bir memleket nasıl ayağa kalkar koordinatlarını 2002’de saydınız. ‘Adaletle kalkınır’ dediniz, isminiz ‘Adalet’ti. ‘Adalet olmazsa olmaz’ dediniz. Soyadınız ‘Kalkınma’ydı. Devlet adamları, kendileri zengin olan değil, milletlerini zengin yapmak zorunda olanlardı.
“2,5 milyon fakirle almıştınız memleketi, şimdi 17,5 milyon fakir var diyorsunuz”
Fakir sofralarına oturdunuz. Fakir sofralarındaydınız. Fakir sofralarına niçin oturdunuz? Oy derdine, rey derdine değil, sofrasına oturacak fakir bırakmayacağız diye söz verdiniz. ‘Bugün bu fakirlerin sofralarına biz tutunuyoruz’ dediniz. ‘Bizi iktidarda tutarsanız sofrasına oturacak fakir bırakmayacağız’ dediniz. 23 yıldır iktidardasınız. 2,5 milyon fakirle almıştınız memleketi, şimdi 17,5 milyon fakir var diyorsunuz. Memleketinizde pazarlar kapandığı zaman ucuz bir şeyler alayım diye çürükleri almak zorunda kalanların olduğu yerde 400-500 milyon dolarlık uçaklarınız var. Ona ‘itibar’ diyorsunuz. Mahcup olmuyorsunuz. Memleket nasıl kalkınır biliyorsunuz siz. Siz memleketin nasıl kalkındığını biliyorsunuz. Biz de sizden öğrendik. Biz, memleketin nasıl kalkınacağını, doğru yapmazsanız nasıl yıkılacağını da sizden öğrendik. O yüzden Anahtar Parti var.
“Mülakatı kaldıracağız”
Mülakat adaletsizliğine son vereceğiz, mülakatı kaldıracağız. Ölçme ve değerlendirme kriterlerini çok rahatlıkla, bilimsel olarak o eğitim süreçlerinde yapabiliriz. Mülakat adaletsizliğiyle çocukların umuduna, devletine bağlılığına, dinine, imanına, saygısına zarar getirdiğiniz bu berbat iklimi değiştireceğiz. 60 puan alan çocukları kendi yanınızda duruyorlar diye, 90 puan kazanmış çocukları ‘sizin gibi, sizin mezhebinizde, meşrebinizde değil’ diye eliyorsunuz. Mülakat adaletsizliğinde gördüğünüz, tayinde, terfide gördüğünüz, yükseliş imkânlarında gördüğünüz, terfi haklarında gördüğünüz yahut sendikaların uygulamasında gördüğünüz bir şey var: ‘Bizimle olursanız, bizden olursanız yükselirsiniz. Bizden olmazsanız, hak etseniz bile asla yükselemezsiniz’ dönemine son vereceğiz. Kendi öğretmenlerinize şöyle diyorsunuz: ‘Bizim sendikadan olursan amir olabilirsin. Başka sendikadan olursan yükselemezsin.’ Yani çocuklarınızın geleceğine emanet ettiğiniz öğretmenlerinize şahsiyetsizlik teklif ediyorsunuz. Diyorsunuz ki onlara, ‘Bizden olun, bizim gibi düşünmüyorsanız da münafıklık yapın ama bizim çocuklarımıza dürüstlük öğretin.’ Bu devrana son vereceğiz.
“Toprak ve Su Koruma Kanunu’nu yeniden aktif hâle getireceğiz”
Sistem kuracağız. Ambarlarımızı kendi ülkemizden, kendi topraklarımızdan yetiştirdiklerimizle dolduracağız. 14 senedir dışarıdan hayvan getiriyorsunuz. Sakarya’nın ovalarını, Ödemiş’in ovalarını, Ünye’nin ovalarını, Bolu’nun ovalarını, Bursa’nın ovalarını, Muş’un ovalarını, Harran Ovası’nı, Ergene Havzası’nı her tarafı çimentoluyorsunuz. Beton dolduruyorsunuz her tarafı. Topraklarımız bin yılda oluşuyor. 3-5 yıllık para kazanma azgınlığına toprakları kurban ediyorsunuz. Toprak ve Su Koruma Kanunu’nu yeniden aktif hâle getireceğiz. 29 metreye düştü yeraltı suları. Büyükşehirlerin çoğunda birkaç yıl sonra içme suyu sorunu olacak. Türkiye Cumhuriyeti devletinin önümüzdeki dönem en mühim sorunlarından biridir su sorunu. Dünyanın en büyük sorunlarından biridir. Su savaşları geliyor. Bugün Doğu’daki azgınlığın arkasında da Fırat’ın, Dicle’nin sularının hesabı var. Bir damla suyumuzun milli kaynaklar iradenizle birleşip bir damla suyumuzun israf edilmediği, bir karış toprağımızın azgın bir imar hırsına kurban edilmediği yeni bir yönetim dönemi vaat ediyoruz. Suyumuzu koruyacak; toprağımızı imar hırsına kurban etmeyeceğiz. Topraklarımızı koruyacağız, namusumuzu korur gibi. Suyumuzu koruyacağız, haysiyetimizi korur gibi.”

