Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Adagöl’de otel projesi için hazırlanan bilirkişi raporu: “Su kalitesi açısından risk senaryosu göz ardı edilmiş”

Aydın’ın Kuşadası ilçesinin Adagöl bölgesinde inşası planlanan otel projesine verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararına karşı açılan dava için rapor hazırlayan bilirkişi heyeti, proje alanında yürütülecek faaliyetlerin ekolojik tahribat potansiyeli taşıdığına dikkati çekti.  

Aydın'ın Kuşadası ilçesinin Adagöl bölgesinde inşası planlanan otel projesine verilen

Haber: Buse ÖZBEY

(ANKARA) – Aydın’ın Kuşadası ilçesinin Adagöl bölgesinde inşası planlanan otel projesine verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararına karşı açılan dava için rapor hazırlayan bilirkişi heyeti, proje alanında yürütülecek faaliyetlerin ekolojik tahribat potansiyeli taşıdığına dikkati çekti.

Aydın’ın Kuşadası ilçesinde, halkın piknik ve rekreasyon alanı olarak kullandığı Adagöl bölgesine yapılması 153 odalı planlanan otel projesine verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararının iptali talebiyle açılan davada 5 kişilik bilirkişi heyeti rapor hazırladı.

Raporda, “ÇED Gerekli Değildir” kararının 153 odalı proje için verildiği ancak görüşüne başvurulan kurumların büyük çoğunluğunun projeyi 130 odalı olarak değerlendirildiğine işaret edildi.

Proje alanının bir gölete sadece 25 metre mesafede konumlandığının belirtildiği raporda, kıyı ekosistemleri ve lagünlerin nutrient kirliliğine karşı son derece hassas olduğu bildirildi. Proje Tanıtım Dosyası’nda (PTD) “sızdırmasız” olarak taahhüt edilen fosseptik sistemlerinin, zamanla malzeme yorulması, zeminsel oturmalar, inşaat hataları veya işletme kusurları nedeniyle sızıntı yapma riskinin “teknik olarak her zaman mevcut” olacağı aktarılan raporda, bu kadar yakın mesafede yaşanacak en küçük sızıntının dahi, yüksek nutrient içerikli atıksuyun yeraltı suyuyla veya yüzey akışıyla doğrudan gölet ekosistemine karışmasına neden olabileceği, bunun da “su kalitesinin hızla bozulmasına, aşırı yosunlaşmaya, sudaki oksijenin tükenmesine ve sonuç olarak sucul yaşamın yok olmasına yol açabileceği belirtildi.

PTD’de bu kritik risk senaryosunun tamamen göz ardı edildiğine yer verilen raporda, sızıntı durumunda nasıl bir acil durum müdahalesi yapılacağına ilişkin herhangi bir plan sunmadığı ifade edildi. Heyet,”Bu durum, ÇED sürecinin temel amacı olan ‘risklerin öngörülmesi ve önlenmesi’ ilkesiyle çelişmektedir. Hassas kıyı ekosistemine yönelik risk analizi çalışması önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.

“PTD’de doğrudan hidrolojik bağlantı ve riskler değerlendirilmemiştir”

Raporda, inşaat aşamasında yapılacak 11 bin 847 metreküplük hafriyat ve bin 443 metreküplük bitkisel toprak sıyırma faaliyetinin, sahayı erozyona ve kirlilik taşınımına son derece açık hale getireceği vurgulandı. Yoğun yağış sırasında inşaat sahasından yıkanacak yüksek miktardaki toprak ve kil ile inşaat faaliyetlerinden kaynaklanabilecek olası kirleticilerin Sinekli Deresi vasıtasıyla doğrudan gölet ekosistemine taşınacağına değinilen raporda, PTD’de 14 bin 437 metrekarelik doğal ve geçirgen bir yüzeyin büyük oranda bina, otopark ve sert zeminler gibi geçirimsiz yüzeylere dönüştürülmesinin yaratacağı etkileri analiz etmediği aktarıldı.

Raporda şunlar kaydedildi:

“Bu durum, yağmur sularının emilimini azaltarak yüzey akış miktarını ve hızını artıracak, bu da Sinekli Deresi vasıtasıyla gölete daha fazla su ve sediment taşınmasına, dolayısıyla göletin hidrodinamik dengesinin ve kıyı morfolojisinin bozulmasına yol açabilecektir. PTD’de bu doğrudan hidrolojik bağlantı ve riskler değerlendirilmemiştir. Erozyonu ve kirlilik taşınımını önlemeye yönelik detaylı bir ‘Erozyon ve Sediment Kontrol Planı’ veya kapsamlı bir ‘Yağmur Suyu Yönetim Planı’ PTD’de bulunmamaktadır.”

“Sızdırmasız fosseptik ve vidanjörle taşıma yöntemi sürdürülebilir değil”

Raporda, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nin atık suların öncelikli olarak kanalizasyon sistemine bağlanmasını, bunun teknik olarak mümkün olmadığı yerlerde ise paket atık su arıtma tesisi gibi yerinde arıtma çözümlerinin uygulanmasını öngördüğü belirtilerek, şu değerlendirmede bulunuldu:

“Sızdırmasız fosseptik ve vidanjörle taşıma yöntemi, yönetmelikte kanalizasyon sistemi bulunmayan, nüfusu az ve dağınık yerleşimler için veya geçici durumlar (şantiye vb.) için bir alternatif olarak sunulmuştur. 153 oda kapasiteli, günlük kapasitesi dikkate alındığında kalıcı bir turizm tesisi için bu yöntemin ana atıksu yönetim planı olarak sunulması, hem sürdürülebilir değildir hem de mevzuatın amacına aykırıdır. PTD’nin kendisi, atık suyun ‘en yakın kanalizasyon sistemine’ verileceğini belirterek bölgede bir altyapının varlığını zımnen kabul etmektedir. Bu durumda, tesisi bu altyapıya bağlamak yerine, her gün 5 ila 6 vidanjör seferi gerektiren, çevresel riskleri (koku, sızıntı) ve ikincil etkileri (trafik, gürültü, hava kirliliği) yüksek olan bir yöntemin tercih edilmesi, teknik ve çevresel açıdan kabul edilebilir bir gerekçeye dayanmamaktadır. Fosseptiklerin sürekli doldurulup boşaltılması, özellikle turizm faaliyeti gibi hizmet kalitesinin ön planda olduğu bir tesiste koku, sızıntı ve hijyen riskleri yaratma potansiyeli taşır.”

Proje sahasının deprem riski yüksek bir bölge olduğuna dikkat çekilen raporda, proje sahasının deprem riski yüksek bir bölgede, taşıma gücü değişkenlik gösterebilen alüvyon zemin üzerinde yer aldığına dikkat çekildi.

Raporda şunlar kaydedildi:

“PTD’de, proje alanına özgü zemin özelliklerini, sıvılaşma riskini ve yapı-temel sisteminin deprem davranışını analiz eden ayrıntılı bir zemin ve temel etüt raporu bulunmamaktadır. Bu nedenle dosya, jeolojik riskleri değerlendirme açısından yetersizdir. Proje alanı, 1. derecede yangına hassas orman alanlarına 150 metre mesafede olmasına rağmen, PTD’de bu riski yönetmeye yönelik bir Orman Yangınlarıyla Mücadele Eylem Planı’na yer verilmemiştir. Sıyırılacak olan bin 443,74 metreküp bitkisel toprağın erozyona karşı korunarak depolanmasına yönelik teknik detaylar ve önlemler PTD’de yetersizdir.”

Bilirkişi heyeti, proje tanıtım dosyasının özellikle çevresel, jeolojik ve ekolojik açılardan önemli eksikler içerdiğini belirterek, projenin mevcut haliyle çevre ve insan sağlığı açısından risk oluşturduğunu ve dosyanın revize edilmesi gerektiği görüşünü bildirdi.