Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Korkusuzca Değişime Hazır Mısın ?

”Korkulacak tek şey, korkunun kendisidir” diyor, Franklin Roosevelt. Bu konuyu özellikle irdelemek, ve daha da derinlere inerek, KORKUNUN kalbine doğru, kısa bir keşif yapmak istedim…

''Korkulacak tek şey, korkunun

”Korkulacak tek şey, korkunun kendisidir” diyor, Franklin Roosevelt. Bu konuyu özellikle irdelemek, ve daha da derinlere inerek, KORKUNUN kalbine doğru, kısa bir keşif yapmak istedim…

.

Gecenin bir vakti, dışarısı tamamen karanlık ve evde yalnızsınız. Koltuğa uzanmış vaziyette televizyon izliyorsunuz. Eviniz o kadar sessiz ki; televizyondaki ses dışında evde hiçbir ses yok. Aniden arka odanın kapısı büyük bir gürültüyle çarpıyor. Çok kısa bir süreliğine, anlık olarak, hayatınızın tehlike altında olduğu hissine kapılıyorsunuz ve hayatta kalmaya çalışan her hayvanda olduğu gibi, “kaç ya da kalıp savaş” ikilemi yaşıyorsunuz. Hemen ardından, kapının kapanmasına neden olan şeyin aslında rüzgar olduğunu anlıyorsunuz. Artık herhangi bir tehlike söz konusu değil, yani birileri evinize girmeye çalışmıyor.

.

Basit bir korku filmini andıran yukarıdaki senaryo, pek çoğumuzun hayatının bir kısmında yaşadığı tecrübelerden birisidir. Peki verdiğimiz bu yoğun tepkiye neden olan ve anlık stres altında hissetmemize yol açan KORKU hissi, fizyolojimize nasıl etki ediyor ?

.

Önce yüzümüzde donuk bir ifade beliriyor. Ardından soğuk bir terleme ve  titreme durumu meydana geliyor. Yoğun endişe haliyle birlikte, kaslarda yay misali gerilme ve kalp çarpıntısına eşlik eden, baş dönmesi veya baş ağrısı ortaya çıkıyor.

.

Korku ve stres, duygu durumumuz üzerinde de çarpıcı etkilere sahiptir. Günlük hayatımız esnasında,, duygusal anlamda iniş ve çıkışlar yaşamamız son derece doğaldır, ancak stres altındayken daha fazla yorgun hissedebilir, modumuzda değişimler yaşayabilir veya normalden daha sinirli olabiliriz. Stres, aşırı uyarılmışlığa sebep olur, bu da uykuya dalmakta zorlanmamıza ve huzursuz geceler geçirmemize neden olur. Bu durum, odaklanmamızı, dikkatimizi, öğrenme ve hafızamızı olumsuz etkiler. Araştırmalar, uyku kalitesizliğinin, kronik kalp rahatsızlıkları, depresyon ve hatta obezite riskini arttırdığını gösteriyor.

.

Şu an içinde bulunduğumuz olumsuz hayat şartlarından ötürü, insanlarda ileri seviyede, umutsuzluk, çöküntü hali, kaygı bozukluğu, karamsarlık, belirsizlik ve baskılar sonucunda artan, DEPRESYON girdabına kapılmış durumdayız…

.

Peki bu koşullarda ne yapmalıyız ?

.

Ben hayatı bir otobüse benzetiyorum. Bu otobüsün şoförü sizsiniz. Gideceğiniz yolu ve varacağınız noktayı siz belirleyeceksiniz. Yolcu sayınızda oldukça fazla görünüyor. Siz yolunuza devam ederken, yolculardan bazıları sizi fena halde rahatsız edebilir. Mesela yolunuzdan çevirmek isteyebilirler. Size baskı uygulayıp tehdit edebilirler. Sizi korkutma suretiyle, otobüsünüzü ele geçirmek isteyebilirler. İşte tamda bu yol ayırımında, bir seçim yapmak zorundasınız ! Ya size musallat olanların korkusuyla yola mutsuz devam edersiniz. Yada bela olanları otobüsten def ederek, yolunuza, cesur, aydın ve huzur veren yol arkadaşlarınızla birlikte revan olursunuz…

.

Yazımı, devrimci Ernesto Che Guevara’nın, önemli bulduğum bir sözüyle tamamlamak istiyorum. ”Hayat korkakları affetmez ! Kaybettiğin tek savaş, uğrunda savaşmaktan vazgeçtiğindir. Kaybetmekten korkma; bir şeyi kazanman için bazı şeyleri kaybetmelisin. Ve unutma; kaybettiğinde değil, ancak vazgeçtiğinde yenilirsin”