Haber: Mehmet OFLAZ
(ANKARA) – 6 Şubat depremlerinde yakınlarını kaybedenlerin avukatları, 11. Yargı Paketi’ne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Müşteki avukatı Gülsüm Özdoğru, milletvekillerine çağrı yaparak, ellerini vicdanlarına koyup kanun teklifini buna göre oylamalarını istedi, “‘Şehit’ dedikleri insanların katillerini ödüllendirmesinler” dedi. ÇHD Adana Şube Başkanı Baran Taygun Metin, “İnfaz rejiminin oyuncak gibi değiştirilmesi, suç oranlarının azalmasını ve toplumsal barışı sağlamayacaktır” ifadelerini kullandı. Bir diğer müşteki avukatı Çağrı Sarıoğlu ise “Kanun koyucular, Büyük Türk Milletinden aldıkları yetkiyi unutmamalı; toplum vicdanını göz ardı etmemelidir” diye konuştu.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat deprem davalarını takip eden avukatlar, 11. Yargı Paketi kapsamında cezaevinden kademeli olarak 115 bin kişinin tahliye edileceği iddiaları üzerine ANKA Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.
Adana’daki Tutar Yapı Sitesi C Blok’un yıkılmasında yakınlarını kaybeden müşteki avukatı Gülsüm Özdoğru, kamuoyunda “örtülü af” olarak değerlendirilen düzenlemenin, 6 Şubat depremlerinde en az 53 bin 737 kişinin ölümüne ve milyonlarca kişinin etkilenmesine yol açan yıkımların sanıklarını da kapsayacak olmasını “büyük bir şaşkınlık ve öfkeyle” takip ettiklerini belirtti.
“Deprem bölgesi vekillerinin imzasını anlamlandıramıyoruz”
Teklife deprem bölgesinden birçok milletvekilinin de imza atılmasını “anlamlandıramadıklarını” belirten Özdoğru, “Yakınlarını kaybetmemiş olacaklar ki 6 Şubat’tan beri yaşadığımız acıları hissetmemişler. Bu nedenle pakete 27. maddeyi eklemişler” dedi. Söz konusu maddeyle, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un geçici 10’uncu maddesinde değişikliğe gidildiğini belirten Özdoğru, bu düzenlemenin 31 Temmuz 2023’ten önce suç işlemiş sanıkların açık cezaevine geçişini ve denetimli serbestlikle daha erken tahliyelerini kolaylaştırdığını vurguladı.
“Helalleşme” hatırlatması
Özdoğru, daha önce yapılan düzenlemelerle verilen cezaların “yatarının” düşürüldüğünü hatırlatarak, mevcut durumda sanıkların aldıkları cezanın yalnızca 1/10’unu kapalı cezaevinde geçirip açık cezaevine geçebildiğini söyledi. Yeni düzenlemeyle birlikte bu kez, hükümlülerin cezalarının bitimine 1 yıl yerine 3 yıl kala denetimli serbestlikle serbest kalmalarının önünün açıldığını ifade eden Özdoğru, şöyle konuştu:
“Oldukça karışık olan ceza infaz hesaplama sistemini bir örnek ile anlatmak gerekirse; depremde 63 kişinin öldüğü ve 12 kişinin yaraladığı Tutar Yapı Sitesi dosyasındaki sanıklara 15 yıl hapis cezası hükmedilmiştir. Sanıklar bu cezanın sadece 7 yıl 6 ay 2 gününü cezaevinde geçirecekler. 15 yılın diğer 7 yıl 6 ayını zaten şartlı tahliye ile serbest bırakılacaklar. Bu 7 yıl 6 ay 2 günlük sürenin de sadece takribi 2 yılını kapalı cezaevinde geçirecekler. Sonrasında da açık cezaevine geçecekler. Bu demek oluyor ki yine cezaevinde kalacaklar ama örneğin 3 ayda bir izine çıkıp eve gidebilecekler, daha fazla görüş hakları olacak. Bunlar yetmiyormuş gibi mevcut düzenlemeye göre toplam 6 yıl 6 ay cezaevinde kaldıktan sonra cezanın kalan 1 yılını da denetimli serbestlik ile tahliye edilecekler. İşte tam da bu süre, 11. Yargı Paketi ile yapılan yeni düzenleme ile 3 yıla çıkarılmak isteniyor. Bu da demek oluyor ki 15 yıl hapis cezasının ‘yatarı’ 4,5 yıla düşüyor. 18 ay kapalı, 36 ay açık cezaevinden sonra hiçbir şey olmamış gibi tekrar dışarıda olacaklar. 63 kişiyi öldürmüş, 12 kişiyi yaralamış; ancak cezaevinde geçireceği süre sadece 4,5 yıl, bunun da sadece 18 ayı kapalı cezaevinde. ‘Asrın felaketi’ dediler, ‘herkes hak ettiği cezayı alacak’ dediler ama aldıkları cezalara bakınca söyledikleri ile çelişkiye düştüklerini düşünüyorum. Vekillerimizden ellerini vicdanlarına koyarak bu kanun teklifini oylamalarını talep ediyoruz. O binada kendi evlatlarını kaybetmiş olabilirlerdi. Kendi evlatlarının tırnağı dahi kopsa karşılığında 4,5 yıl cezayı kabul ederler miydi? Biz sanıkların olası kast ile defalarca kez müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaları için mücadele veriyorken ‘infaz adaleti’ adı altında ‘şehit’ dedikleri insanların katillerini ödüllendirmesinler. Helalleşmekten bahsederken geride kalan depremzedelerin haklarını helal etmeme ihtimalini de göz önünde bulundursunlar.”
“Toplum vicdanı göz ardı edilmemeli”
Malatya’daki Kırçuval Otel’in yıkılması sonucu yakınlarını kaybeden müşteki avukatlardan Çağrı Sarıoğlu, 11. Yargı Paketi’ndeki infaz düzenlemelerine tepki gösterdi. Sarıoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Söz konusu düzenlemenin yasalaşması durumunda özellikle infaz hukuku kapsamında yapılan değişikliklerin toplumun vicdanını yaralayabileceğini unutmamak lazım. Bu yargı paketi geçerse deprem hükümlüleri bakımından da infaz hukuku açısından çok büyük lehe düzenlemeler uygulamaya geçecektir. Hükümlünün somut durumlarındaki farklılıklara göre 3 yıl daha erken açık cezaevine ayrılması veya denetimli serbestlikten yararlanarak serbest bırakılması söz konusu olacaktır. İslah mekanizmasının ortadan kalktığı infaz sisteminde, hükümlünün topluma kazandırılması amacından sapılarak, neredeyse toplumu hükümlülere uyumlu hale getirme amacı gözetilmeye başlanmıştır. Bu tutarsızlığın başlıca sebebi, af görünümlü tuhaf infaz düzenlemeleridir. Bu düzenleme, onlarca insanın ölümüne sebep olmuş kişilerin ellerini kollarını sallayarak aramızda gezmesinin önünü açmaktadır. Bu düzenleme depremde en değerlilerini kaybedenlerin vicdanlarında kabul görebilecek midir? Asla. Kanun koyucular, Büyük Türk Milletinden aldıkları yetkiyi unutmamalı; toplum vicdanını göz ardı etmemelidir.”
“Hangi ıslahtan bahsediyoruz?”
Birçok deprem davasında mağdurları temsil eden Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Adana Şube Başkanı avukat Baran Taygun Metin, 11. Yargı Paketi’nin deprem dosyalarındaki sanıkları da doğrudan etkileyeceğini söyledi. Metin, 31 Temmuz 2023’ten önce işlenen suçların, ceza kesinleşmese bile düzenlemeden yararlanabileceğine dikkat çekerek, “Deprem dosyalarında suç tarihi 6 Şubat 2023 olduğu için tüm sanıklar bu kapsama girmektedir” dedi.
Tasarıda yalnızca 5275 sayılı Kanun’un geçici 10. maddesinde değişiklik öngörüldüğünü belirten Metin, devlet güvenliğine karşı ve örgütlü suçlar dışındaki tüm suçların kapsama dahil olduğunu vurguladı. Metin, “Bu durum, cinsel saldırı, çocuğun cinsel istismarı, kadın ve çocuğa karşı işlenen suçlar ile deprem sanıklarının da erken tahliye yolunun açılması anlamına geliyor” dedi. Tasarının ilk etapta yaklaşık 55 bin hükümlüyü etkileyebileceğini belirten Metin, “Hali hazırda uygulanan cezasızlık politikaları nedeniyle, zaten ödül niteliğinde ceza alan bu kişiler şimdi tekrar topluma karışacaktır” uyarısında bulundu.
Avukat Metin, ceza hukukunun amaçlarını hatırlatarak, “Toplumsal barışı sağlamak; kişilerin kendi adaletini sağlamasını önlemek; mağdurun haksızlık karşısında rahatlamasını sağlamak; failin işlediği suçtan dolayı pişman ve ıslah olmasını sağlayarak, bu yolla topluma uyumlu bir kişi olmasını sağlamaktır” dedi. Ancak Metin, deprem dosyalarındaki tutuklu sanık sayısının çok az olduğunu ve verilen cezaların düşük kaldığını belirtti. Hatta bazı müteahhitlerin, çürük binaların yıkılmasına sebep olmalarına rağmen, deprem konutları projelerinde yeniden ihaleler alarak çalıştığını aktaran Metin, “Hangi ıslahtan bahsediyoruz? Onlarca kişinin ölümüne sebep olan kişi şimdi deprem konutu yapıyor” ifadelerini kullandı.
“Bu helalleşme, tasarıyı oylayacak vekillerden değil, yakınlarını kaybedenlerden alınmalıdır”
“Bu yasa tasarısı, kadına ve çocuğa karşı işlenen suçların ve deprem suçlarının failleri için ödülden başka bir şey değildir” diyen Metin, şunları kaydetti:
“Tasarının genel gerekçesinde, ‘Hukuk sisteminin amacı yalnızca bireyler arasındaki ihtilafların çözümü değil, toplumun bütününde güven, istikrar ve barışın tesis edilmesidir’ denilmektedir. Toplumsal barıştan bahsedilmiş; bir anlamda toplumsal helalleşmeden bahsedilmektedir. Ancak bu helalleşme, tasarıyı oylayacak vekillerden değil, bu suçların mağduru olan yakınlarını kaybedenlerden, öldürülenlerden, istismar edilenlerden ve mağdur edilen insanlardan alınmalıdır. Suç oranları son derece artmışken, bu durumla mücadele edeceğini açıklayan hükümet, bir yandan suç işlemeye neden olan ekonomik ve sosyal sebepleri görmezden gelerek, kamuoyunun gözünü boyamak için cezaların artırılacağı yönünde demeçler verirken; arka planda, cezaların infazında yapmak istediği bu düzenlemeyle verilen cezaların anlamsızlaşmasına ve cezasızlık atmosferinin giderek artmasına neden olmaktadır. İnfaz rejiminin oyuncak gibi değiştirilmesi, suç oranlarının azalmasını ve toplumsal barışı sağlamayacaktır.”
Ne olmuştu?
AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler tarafından Meclis’e sunulan ve kamuoyunda “11. Yargı Paketi” olarak bilinen teklif, Türk Ceza Kanunu (TCK) ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını öngörüyor. Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar hariç olmak üzere, 31 Temmuz 2023 ve öncesinde işlenen suçlardan hüküm giymiş kişiler de yeni düzenlemeden yararlanabilecek. 3 Aralık’ta Adalet Komisyonu’nda bu teklifin görüşülmesi bekleniyor.

