Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

46’ncı Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi, bugün Bahreyn’de toplanıyor… Batı’ya güven azalırken; Türkiye olası ittifak senaryolarında öne çıkıyor

46’ncı Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) Zirvesi, bugün Bahreyn’de toplanıyor. Zirvede, bölgedeki değişen güvenlik dengeleri karşısında yeni ortaklık arayışları ele alınacak. Bölge uzmanları, Körfez ülkelerinin “Batı’ya güveninin azaldığı”nı iddia ederken;  Türkiye’nin NATO üyeliği, askeri kapasitesi ve savunma sanayisiyle Körfez ülkelerinin kolektif güvenlik arayışında öne çıkan bölgesel aktör olarak dikkat çektiği değerlendirmesini yapıyor.

46’ncı Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) Zirvesi, bugün Bahreyn’de

(ANKARA) – 46’ncı Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) Zirvesi, bugün Bahreyn’de toplanıyor. Zirvede, bölgedeki değişen güvenlik dengeleri karşısında yeni ortaklık arayışları ele alınacak. Bölge uzmanları, Körfez ülkelerinin “Batı’ya güveninin azaldığı”nı iddia ederken; Türkiye’nin NATO üyeliği, askeri kapasitesi ve savunma sanayisiyle Körfez ülkelerinin kolektif güvenlik arayışında öne çıkan bölgesel aktör olarak dikkat çektiği değerlendirmesini yapıyor.

46’ncı Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Zirvesi, bugün Bahreyn’in başkenti Manama’da bir araya geliyor. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Umman ve Bahreyn’den oluşan ve 1981’den bu yana bölgesel siyasi, ekonomik ve güvenlik iş birliğini güçlendirmeyi amaçlayan en önemli platform olarak öne çıkan KİK Zirvesi’nde, son dönemde bölge genelinde artan jeopolitik gerilimler nedeniyle ortak savunma ve güvenlik mimarisinin güçlendirilmesi ele alınacak.

Katar merkezli El Cezire’nin geçen ay yayınlanan haberinde aktardığına göre zirve, “ABD, İngiltere ve Fransa’nın bölgedeki askeri varlığının artık önceki yıllara kıyasla daha az güven verdiği bir dönemde” düzenleniyor.

Orta Doğu’da değişen güvenlik dengeleri karşısında KİK ülkelerinin ortak duruş geliştirmesi ve caydırıcılık kapasitesinin artırılması da zirvenin ana gündem maddeleri arasında bulunuyor. Liderlerin ayrıca bölgesel ve uluslararası gelişmeleri, özellikle de Körfez güvenliğini etkileyen kriz başlıklarını detaylı şekilde değerlendirmesi bekleniyor.

Toplantıda, ekonomik entegrasyon, ticaret ve yatırım iş birliği alanlarında atılacak yeni adımlar da masada olacak. Üye ülkelerin uzun süredir hedeflediği “daha bütünleşik Körfez ekonomisi” doğrultusunda, ortak pazar ve ekonomik koordinasyona ilişkin dosyaların görüşülmesi öngörülüyor. KİK bünyesindeki mevcut iş birliği mekanizmalarının güçlendirilmesi ve Körfez içi politikaların uyumlaştırılması da gündemin diğer başlıkları arasında yer alıyor.

Zirvenin sonunda, üye ülkelerin bölgesel istikrarı ve ekonomik iş birliğini artırmaya yönelik ortak bir bildiri yayımlaması bekleniyor.

El Cezire’ye konuşan bazı bölge uzmanları, eylül ayında İsrail’in Doha’ya düzenlediği hava saldırılarını hatırlatarak, “Batı’nın Körfez ülkeleri için güvenilir bir koruyucu olmaktan uzaklaştığını” belirtti. Bu ortamın, KİK üyelerinin güvenliklerini çeşitlendirmeye ve yeni ortaklıklar aramaya yönlendirdiği değerlendirmesi yapılıyor.

Körfez ülkelerinin güvenlik arayışında Türkiye dikkat çekiyor

El Cezire’nin haberine göre, KİK içinde gündemde olan “kolektif güvenlik” tartışmaları “kolektif yönetim” ve “içsel güvenlik” olmak üzere iki başlıkta yapılıyor. Kolektif yönetim mekanizmasında Mısır, Pakistan ve Türkiye, İslam dünyasının daha geniş kesimine güvenlik sağlayabilecek potansiyel ortaklar olarak değerlendiriliyor.

Türkiye, NATO üyesi olması, modern askeri kapasitesi ve bölgesel krizlerde aktif pozisyon almaktan kaçınmayan tutumuyla Körfez’de olası yeni güvenlik düzenlemelerinin önemli bir parçası olarak gösterildi. Bölge analizlerinde Türk savunma sanayisinin teknolojik kapasitesi ve İHA/SİHA alanındaki birikiminin Körfez ülkeleri tarafından yakından takip edildiği belirtildi.

Suudi Arabistan–Pakistan savunma paktı dengeleri değiştiriyor

Bölgede güvenlik arayışlarının en somut örneğinin, Suudi Arabistan ile Pakistan arasında 17 Eylül’de imzalanan Stratejik Karşılıklı Savunma Anlaşması olduğu kaydedildi. NATO’nun 5’inci maddesine benzer hüküm içeren anlaşma, iki ülkeden birine yapılan saldırının her ikisine yapılmış sayılmasını öngörüyor.

Bu adım, Riyad’ın güvenlik garantilerini çeşitlendirme ve ABD’ye bağımlılığı azaltma yönünde attığı kritik bir hamle olarak değerlendiriliyor.

ABD etkisi sürse de alternatif güvenlik düzeni arayışı güçleniyor

ABD’nin bölgedeki 19 üssü ve uzun yıllara dayanan askeri varlığı nedeniyle Washington, hala Körfez güvenliğinin ana aktörü konumunda. Ancak buna rağmen Körfez ülkelerinin, Batı’nın tek güvenlik sağlayıcı olması yerine, bölge içi ve bölgeye yakın ortaklarla daha dengeli bir güvenlik mimarisi kurmak istediği ifade edildi.

Pakistan’ın nükleer kapasitesi ve füze teknolojilerindeki ilerlemeleri, Suudi Arabistan’ın savunma sanayisini çeşitlendirme hedefleriyle örtüşüyor. Riyad’ın Pakistan’la insansız hava aracı ve füze üretimi dahil çeşitli alanlarda iş birliği arayışında olduğu kaydediliyor.

Bölge yeni bir güvenlik mimarisinin eşiğinde

Uzmanlara göre Körfez ülkeleri, Batı ile bağlarını tamamen koparmayı hedeflemiyor; ancak güvenlik garanti kaynaklarını çeşitlendirmek istiyor. Bu çerçevede Türkiye’nin askeri kapasitesi ve bölgesel konumu, KİK’in olası kolektif güvenlik senaryolarında önemli bir yer tutuyor.

Yeni Suudi–Pakistan Paktı ve KİK’te devam eden güvenlik tartışmaları, Körfez’in Batı merkezli geleneksel güvenlik anlayışının ötesine geçen yeni bir stratejik denge arayışında olduğunu gösteriyor. Bu arayışın kalıcı bir modele dönüşüp dönüşmeyeceği ise bölge ülkelerinin siyasi iradesine ve ortaklıkların sürdürülebilirliğine bağlı olacak.