Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

2026 Bütçesi TBMM Genel Kurulu’nda… Özgür Özel: AK Parti’nin kara oyunlarına, kara propagandasına, kendi iç kavgasına kimse bizi alet etmesin

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Genel Kurulu’nda 2026 bütçesi görüşmelerinde; “Akın Gürlek’in Adalet Bakanı olması umrumda değil benim, benim umrumda olan adil yargılanma. Benim umrumda olan bu iftiraların açığa çıkmasıdır. Sizin iç meselelerinizle meşgul değiliz biz. Akın Bey de ne zaman isterse bize ulaştırılan belgelerin hepsini ona veririm. Gün gelecek herkes bağımsız yargı önünde hesap verecek. AK Parti’nin kara oyunlarına, kara propagandasına, kendi iç kavgasına kimse bizi alet etmesin. Bizim elimizden namusuyla karar veren kimseye bir kötülük gelmez. Namuslu hiçbir savcı, hakim bizden korkmasın. Ama cellatlık yapmaya gelenler, gelecekte bu parti iktidar olmasın diye ona darbeyi hukuk yoluyla yapmaya çalışanlar mücadelemizden korksunlar. Geleceklerinden de korksunlar” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Genel Kurulu'nda 2026 bütçesi

(TBMM)- CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Genel Kurulu’nda 2026 bütçesi görüşmelerinde “Akın Gürlek’in Adalet Bakanı olması umrumda değil benim, benim umrumda olan adil yargılanma. Benim umrumda olan bu iftiraların açığa çıkmasıdır. Sizin iç meselelerinizle meşgul değiliz biz. Akın Bey de ne zaman isterse bize ulaştırılan belgelerin hepsini ona veririm. Gün gelecek herkes bağımsız yargı önünde hesap verecek. AK Parti’nin kara oyunlarına, kara propagandasına, kendi iç kavgasına kimse bizi alet etmesin. Bizim elimizden namusuyla karar veren kimseye bir kötülük gelmez. Namuslu hiçbir savcı, hakim bizden korkmasın. Ama cellatlık yapmaya gelenler, gelecekte bu parti iktidar olmasın diye ona darbeyi hukuk yoluyla yapmaya çalışanlar mücadelemizden korksunlar. Geleceklerinden de korksunlar” dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin tümü üzerinde görüşmeler yapılıyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel yaptığı konuşmada, 19 Mart’tan bu yana yaşananlardan bahsederek şunları söyledi:

“19 Mart yaşanmadan bir ay önce, grup salonumuzda demiştim ki, ‘Bir darbe mekaniği işliyor. Bu darbe öncekilerden farklı. Bütün darbeler iktidara yapılır. Oysa bu darbe mevcut iktidar tarafından sonrakine, şimdiki Cumhurbaşkanı tarafından bir sonraki Cumhurbaşkanına yapılmaya niyetleniyor. Bu Türkiye’ye kaybettirir’ demiştim. Maalesef bu kez tankla, postalla değil; cübbeyle geldiler. Müesses nizamın dengesi bozulmasın, bir avuç insan rahat etsin diye milletin huzuru ve refahı o gün feda edilmiştir. Çünkü müesses nizam değişmeyen aktörleri ve kurguları, bu millete dayatılan bir düzendir. Sayın Erdoğan maalesef artık partisine, partinin ana kademesine, kadın kollarına, gençlik kollarına değil; bir tek kendi partisinde olan yargı kollarına güvenmektedir. Tepkimizi, üzüntümüzü haklı, mazur görmelisiniz. Dokuz aydır neler yaşadık biz biliyor musunuz? Darbenin bildirisinin okunduğu sabah ‘560 milyarlık yolsuzluk’ diye yola çıktılar. Bugüne geldik. İddianame kanıt, kanıt… Hiçbir kanıt ortaya koyamadılar. İBB’nin altı yıllık bütçesi 560 milyarın kat kat altında çıktı. Para dolu valizler yalanına sizi de inandırdılar, Tweet atanlarınız oldu, iddianame çıktı ‘Valizlerlerde jammer var, iletişim özgürlüğüne engel oldular’ diyor. ‘Parkenin altından 2 milyon dolar çıktı’ dediler. Yalan çıktı. Söyleyen gazeteci ‘Ben de kandırdım, yanlış oldu’ dedi. ‘İmamoğlu’nun lüks araçları’ diye bir garajda araç gösterdiler. Araçlar bambaşka bir siyasetçiye ait çıktı. Arkadaşlarımızın tek tek ismini sayarak ‘Gizli toplantıdan, para dolu çantalar çıktı’ dediler. ‘Görüntüler elimizde var’ dediler. İddianamede yer almadı. Sorulunca yanlış bilgi olduğu ortaya çıktı. ‘İBB’den bin 200 cep telefonu alındı, CHP’li delegelere dağıtıldı’ dediler. Bir tanesi bile ortaya çıkmadı. İddianamede bu dahi yer almadı.

“Allah için bu memlekette ikili hukuk sistemi yok mu?”

Dokuz ay boyunca bir yalan, yalan sonra hepsi ortaya çıkıyor, bu kul hakkı değil mi? Bu insanların çoluğu, çocuğu, eşi, dostu, komşusu, o çocuğun okul arkadaşları yok mu? Size yapılsa ne yaparsınız? Bu saydıklarımın hepsi gerçek dışı bilgiyi alenen yayma suçu değil mi? Alican Uludağ diye bir gazeteci arkadaş var. Bu arkadaş haber yapıyor. Kadın cinayetine yardımdan hükümlü birisi tahliye edildi diye. Meğerse tahliye edilmemiş, hükümlü izinli olarak çıkarılmış. Bunu yalan bilgiyi alenen yayma suçundan gazeteciyi ifadeye çağırıyorlar, dava açıyorlar. Ama Fatih Altaylı, İsmail Saymaz, Özlem Gürses’e gelince, tekzip bile gelmeden aynı suçtan kendilerini yargılıyorlar, tutukluyorlar, ev hapsine koyuyorlar. Allah için bu memlekette ikili hukuk sistemi yok mu? Eğer bu gazetecilerin bu kadar yalan atıp da, onlar atmıyor ki… Yanıltılıyor, kullanılıyor. Bunu yayması suç değilse nasıl oluyor da diğerlerininki suç oluyor. Yok, bu gazetecilik faaliyetiyse bu niye değil? Burada suç varsa, bunlar nasıl cezalandırılmıyor? Gazeteciler cezalandırırsın demem. Ama bir kural varsa, herkese uygulansın derim.

“Adalette gizli tanık değişir mi?”

Şimdi bu kadar değerli hukukçu var Meclis’te. Çok değer verdiğim vicdan sahibi insanlar var. 19 Mart günü arkadaşlarımıza, başta Ekrem Başkan’a dediler ki, ‘Bir gizli tanık var. Adı Meşe. Bunu diyor, ne diyorsun?’ Meşe, Meşe, Meşe. Başka bir şey yok. Sonra bu Meşe kafayı yemiş, intihara kalkmış, yedinci kata saldırmış, bilmem ne olmuş. İddianamede Meşe yok. Yerine Meşe’nin söylediği her şeyi, noktalı virgülüne kadar İlke diye bir gizli tanığa koymuş. Vicdan sahibi herkese soruyorum, iddianame orada, açın okuyun. 19 Mart sorgu tutanakları orada açın okuyun. Bir tiyatroda oyuncu değişir, hastalanır değişir. Bir sinema filminde ya da dizi filmde oyuncu değişir. Futbol maçında oyuncu kötü oynar, değişir. Adalette gizli tanık değişir mi? Bir oda var, odada üç kişi var. ‘Ben Meşe’yim gördüm bunları’ diyor. Meşe gitmiş İlke gelmiş. ‘Ben İlke’yim gördüm bunları’ diyor. Oyuncu değiştirir gibi gizli tanık değiştiren bu sistem iftiradan başka bir şey üretmemektedir. Onun için biz CHP olarak talep ettik. Sayın Bahçeli destek verdi. Sayın Erdoğan, ‘Sayın Bahçeli böyle diyorsa makuldür’ dedi. Hani bu TRT‘den yayınlanacaktı? Geçtiğimiz gün getirdik, TRT‘den bir kanaldan yayınlanması, isteyen kanalların canlı yayınlanmasına niye hayır oyu verdiniz? Niye verdiniz biliyor musunuz çünkü iddianamenin arkasında siz de duramıyorsunuz, kimse de duramayacak. Vicdan sahibi eski siyasetçilere soruyorum: Bu suçlamaların hepsinde, irtikap rüşvet, ihaleye fesat, terör örgütlerine destek vs. Sayın Erdoğan da yargılandı mı yargılanmadı mı? Manisalı değerli hemşerim Yenişehirlioğlu. Yalan bilmez, doğruyu konuşur. Yargılandı ancak tutuksuz yargılandı. Bir gün bile eve polis gelmedi. Götürüp de Vatan Emniyet’e götürülmedi. Tutuksuz yargılandı. Erdoğan’ın benim o zaman da her zaman da bu Meclis tutanaklarında 50 kere de eleştirdiğim şekilde bir şiir okudu diye ceza aldı. Bakın şiiri değil, ceza almasını eleştiriyorum. Telefon geldi, davet edildi. Artık belediye başkanı değil. Saraçhane’de çıktı, mitingini yaptı. Gitti cezaevine yerleşti. Koğuş arkadaşı ayarlandı. Cezaevinde şiir kasedi çıkardı.

“Bir kişiye durduk yere bu muamele yapılmaz”

Ve İBB Başkanı değil, düşmüş artık. Şu anda, bu kadar hukukçu var, masumiyet karinesi diye bir şey var. Ekrem İmamoğlu şu anda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Üçte iki maaşını devlet ödüyor. Seçilmiş belediye başkanı. Hakkında iddianame var, daha tensip zaptı bile yok. Olsa ne yazar? Yargılanacak, yargılansa ne yazar, ceza alacak. Ceza alsa ne yazar, istinaf, alsa ne yazar, Yargıtay. Ancak o gün ‘suçlu’ diyebiliyorsunuz. Onda bile AİHM’de adil yargılanma hakkı ile ilgili denetim imkanı var. Şimdi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, yaptığı bütün açıklamalarda, ‘İmamoğlu, çıkar örgütü başkanı, kurucusu, suçlusu…’ Masumiyet karinesi, Özlem Hanım, siz iyi bir hukukçusunuz. Bu dili nasıl kabul edebilirsiniz? Nasıl olur da bir kişinin cezası kesinleşmeden, ‘Ona suç örgütü lideri’ diyebilir biz başsavcı? Yine soruyorum Özlem Hanım; HSK’nın Başkanı Adalet Bakanı. HSK’nın kendi talimatlarına göre ‘Başsavcılık açıklamaları kısa, net yapılacak yargılamayı yönlendirmeyecek şekilde olur’ diyor. Nasıl ‘Asrın yolsuzluğu’ der? Nasıl ‘İddianamemizde şu var, bu var’ der? İddianameni yazacaksın, susacaksın. Ondan sonra iddianame konuşacak. Sen hazırlayan savcısın. Savcılık makamı bir bütün, bir meslektaşın bakalım senin o yazdığın iddianame ile hangi mütalaada bulunacak? Gerçekten bu kadar haksızlığın, bu kadar eşitsizliğin karşısında susulamaz. Ekrem İmamoğlu, seçilmiş Belediye Başkanı. Belediyeden resmini indiriyorlar. Sesini kısıyorlar. Kendi temelini attığı kreşe tebrik yazısı yolluyor, okutturmamaya çalışıyorlar. Olacak iş değil bunlar. Bir kişiye durduk yere bu muamele yapılmaz.

“AK Parti’nin kara oyunlarına, kara propagandasına, kendi iç kavgasına kimse bizi alet etmesin”

HSK’nın dönüp bunu başsavcıya bir bakması lazım. Ak Parti’den bazı arkadaşlara söylüyorum. Yok MASAK raporu, başsavcıya ait; Yok mal varlığı, yok noter işlem evrakı filanca noterden, yok villa tapusu, yok 100 milyon liralık villa almaya niyet, yok Lüksemburg’daki çift maaş, yok efendim senfoniler menfoniler, ıvırlar zıvırlar. Ben mi atadım Akın Gürlek’i, bu bilgileri bana yollayıp benim söylememi söylüyorsunuz? Akın Gürlek’i atayana gidin konuşun. Gelmiş burada bir grup, ‘Efendim Akın Gürlek gelecekmiş, dokunulmazlık için Adalet Bakanı olacakmış. Aman bunlar konuşulsun.’ Kardeşim, Akın Gürlek’in Adalet Bakanı olması umrumda değil benim, benim umrumda olan adil yargılanma. Benim umrumda olan bu iftiraların açığa çıkmasıdır. Sizin iç meselelerinizle meşgul değiliz biz. Akın Bey de ne zaman isterse bize ulaştırılan belgelerin hepsini ona veririm. Günü geldiğinde şunu söylüyorum. HSK’ya daha bugün yaptığımız başvuru, kendisiyle ilgili, ‘değerlendirme dışı, değerlendirme dışı.’ Gün gelecek herkes bağımsız yargı önünde hesap verecek. AK Parti’nin kara oyunlarına, kara propagandasına, kendi iç kavgasına kimse bizi alet etmesin. Bizim elimizden namusuyla karar veren kimseye bir kötülük gelmez. Namuslu hiçbir savcı bizden korkmasın. Namuslu hiçbir hakim korkmasın. Ama cellatlık yapmaya gelenler, gelecekte bu parti iktidar olmasın diye ona darbeyi hukuk yoluyla yapmaya çalışanlar mücadelemizden korksunlar. Geleceklerinden de korksunlar.

“Terörsüz ve demokratik Türkiye için kararlılıkla çalışacağız”

Bu bütçede ülkemizin çoklu krizlerini hafifletecek bir çare yok ama ‘Bir çare varsa sen söyle’ dersen bu ülkeyi seven, kendi hesabına devleti alet etmesin yeter. Bu borsamız. Herhalde bu borsa düşünce sevinen kimse yoktur aramızda. Yükselince de kaygı duyan yoktur. Bu bütün şirketlerimizin toplamı ile ilgili bir iş. 19 Mart‘ta yüzde 9 düştü bu borsa. 30 Haziran‘da partimize açılan dava ertelenince yüzde 5.5 çıktı. Bu borsa İstanbul’da İl Başkanlığımıza kayyım atandığında yüzde 6 düştü. Kurultay davası ertelenince yüzde 5 çıktı. CHP’yi kapatma talebi yazınca iddianamede, yine o gün düştü. Eğer bu ülkeyi seviyorsanız mertçe mücadele edeceksiniz. Yıllarca yarıştık, kazandınız, biz kabullendik. Son seçimi biz kazandık birileri kabullenemedi. Ama bu ülkeye bu kötülükleri yapmayacaksınız. Milletin Meclisi, milletin dertlerine çözüm üretemez haldedir. Eğer bu Meclis, milletin meclisi değilse bundan sonra her cadde, her sokak, her meydan bizim için milletin meclisidir. Biz hem milletin Büyük Millet Meclisi’nde hem de milletin gerçek meclislerinde onlarla birlikte olmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz. Milletin kalbinde siyaset yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz. Terörsüz ve demokratik Türkiye için kararlılıkla çalışacağız.

“Türkiye’de Kürtlerle Türklerin kardeşliğini ve barışını savunuyoruz”

Komisyona katkı sunmaya devam edeceğiz. Bu ülkenin barış umutlarının birilerinin çıkar hesaplarına kurban edilmemesi için samimi ve ciddi bir sürecin içinde olacağız. CHP olarak kayyumlara itiraz ediyoruz. ‘AİHM kararları uygulansın’ diyoruz. ‘Anayasa Mahkemesi kararları uygulansın’ diyoruz. 29 maddelik demokratikleşme paketi önerdik. ‘Gelin, hep birlikte bunu geliştirelim, hayata geçirelim. Bu ülke hep birlikte kazansın’ diyoruz. Türkiye’de Kürtlerle Türklerin kardeşliğini ve barışını savunuyoruz. Bundan sonra bu bütçelere bu paraları silahlara, savaşa, terörle mücadeleye harcamak yerine Kürt’ün de Türk’ün de ortak geleceği için harcayalım’ diyoruz. Bunun için Türkiye’de son Kürt ‘Benim sorunum vardır’ demeyene kadar Kürt sorunu vardır. Son Alevi ‘Artık sorunum kalmadı’ diyene kadar Alevilerin sorunu vardır. Demokratik bir mücadelede tüm Kürtlerin ve Alevilerin kendilerini Türkler ve Sünniler kadar eşit hissedecekleri, bu devlete sahip çıkacakları yarınlar için her türlü mücadeleyi vermeye biz hazırız ve buradayız. Türkiye’deki Kürtlere de barış, huzur diliyoruz. Suriye’deki Kürtlere de barış ve huzur diliyoruz. Suriye’deki Kürtlerin de Arapların da Dürzilerin de Türkmenlerin de son günlerde gördükleri muameleyle yüreğimiz ağzımızda izlediğimiz Alevilerin de anayasal güvenceye sahip olmalarını, Suriye’de birlikte yaşamalarını, hiç birisinin ezilmemesini, katledilmemesini, Suriye’de de demokrasi olmasını ve barış olmasını istiyoruz.

“Birlikte mücadele etmeye, bu ülkeyi kalkındırmaya, kardeşçe paylaşmaya, kardeşçe yaşamaya geliyoruz”

Suriye’deki Kürtlerin demokratik ve barış, huzur içerisinde olması Türkiye için büyük bir güvencedir. Sınırımızda kardeşlerimizle kardeşçe komşuluk yapmak istiyoruz. Türkiye’de de Suriye’de de Orta Doğu‘da da dünyanın egemen devletlerinin bir takım planları, programları çerçevesinde bizlere biçilen rolleri oynamak, başkasının oyununda bir rol sahibi olmak, başkasının planının parçası olmak değil; kendi planımız, kendi hesabımız, kendi büyük kardeşlik ve barış projemiz Türkiye’ye de Orta Doğu’da huzur, refah ve kalkınma getirsin istiyoruz. Bir takım hesaplarla Türkiye’yi bambaşka yerlere sürüklemeye çalışanlara karşı bir arada durmanın, bu ülkenin menfaatleri için davranmanın, risk almanın gerekliliğinin farkındayız. Türkiye’nin üniter yapısının korunduğu, dostluk ve kardeşlik içinde eşit vatandaşlığın herkes tarafından iliklerine kadar hissedildiği demokratik bir Türkiye için buradayız. Kurucu irade olarak da buradayız. Bugün ülkenin ana muhalefet partisi, anketlerin birinci partisi, yarının iktidar partisi olarak da buradayız. Ülkenin kurucu partisi olarak buradayız. Son seçimlerin birinci partisi, tüm anketlerin birinci partisi, yarının iktidar partisi olarak buradayız. Kimseye kötülük yapmaya değil; 86 milyona elini uzatmaya, barışmak gerektiğinde barışmaya, birlikte mücadele gerektiğinde birlikte mücadele etmeye, bu ülkeyi kalkındırmaya, birlikte büyümeye, birlikte kazanmaya, kardeşçe paylaşmaya, kardeşçe yaşamaya geliyoruz.”

(SON)