(TBMM) – Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, bütçe harcamaları içinde faiz giderlerinin bu kadar yüksek olmasının başlıca nedeninin bütçe açıkları ve bu açıkları kapatmak için yapılan borçlanmaya ödenen yüksek faizler olduğunu söyleyerek “Bunu görmek için ekonomist olmaya da gerek yoktur. Bütçe açıklarını kısamadığımız için daha çok borçlanıyoruz dolayısıyla daha yüksek faiz ödemek zorunda kalıyoruz. Öte yandan önümüzdeki yıl bütçesinde 2025’e göre yüzde 23’lük bir artışla 14 trilyon lira vergi toplanacağı hesaplanmaktadır. Bu oran da hedeflenen yüzde 16’lık enflasyon beklentisinin üzerindedir. Bu hedef yüzde 16’nın çok üzerinde bir enflasyon yaşanması ya da vatandaşın sırtına yeni vergiler konulması durumunda mümkün olabilir” dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında, TBMM Genel Kurulu’nda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin tümü üzerinde görüşmeler devam ediyor. DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmelerinde konuştu.
Aksakal, bütçenin bir hükümetin zihniyetini, önceliklerini ve toplumun geleceğine dair tasavvurunu ortaya koyan en güçlü belge olduğunu belirterek “Son dört yıllık trend göz önüne alındığında, gelişmelerin ülkemiz açısından iyiye gitmediğini ve bu gidişle vergi gelirlerimizin önemli bir kısmının borç faizi ve anapara ödemelerine gideceğini de söylemek durumundayız. Bu durumun halkımızın refahı ve güvenliği için ayrılabilecek kaynakların faize gitmesine ve ekonomimizi kısır bir sarmal içine sokması olasıdır” dedi.
Bütçe harcamaları içinde faiz giderlerinin bu kadar yüksek olmasının başlıca nedeninin bütçe açıkları ve bu açıkları kapatmak için yapılan borçlanmaya ödenen yüksek faizler olduğuna dikkat çeken Aksakal, “Bunu görmek için ekonomist olmaya da gerek yoktur. Bütçe açıklarını kısamadığımız için daha çok borçlanıyoruz, dolayısıyla daha yüksek faiz ödemek zorunda kalıyoruz. Öte yandan önümüzdeki yıl bütçesinde 2025’e göre yüzde 23’lük bir artışla 14 trilyon lira vergi toplanacağı hesaplanmaktadır. Bu oran da hedeflenen yüzde 16’lık enflasyon beklentisinin üzerindedir. İşin doğrusu, bu hedef yüzde 16’nın çok üzerinde bir enflasyon yaşanması ya da vatandaşın sırtına yeni vergiler konulması durumunda mümkün olabilir” diye konuştu.
“Kamu harcamalarının etkinliği, hesap verilebilirlik mekanizmalarının güçlendirilmesi ve israfın önlenmesi konusunda hâlâ ciddi eksiklikler bulunmaktadır”
Aksakal, DSP Programının kalkınma için ortaya koyduğu ana temanın “üretim” olduğunu ve kalkınmanın da köyden ve köylüden başlayacağına değinerek şunları kaydetti:
“Türkiye ne zaman köyden ve tarımsal üretimden uzaklaştırıldıysa işte o tarihten bu yana aynı sıkıntıları ve neticelerini konuşarak bugünlere geldik. Aynı şeyleri tekrarlamak da istemiyoruz ama buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza bir kez daha çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin şu meşhur Büyükşehir Yasasını artık tarihin tozlu raflarına kaldıralım. Köylerimizi asıl sahiplerine, köylülere geri verelim. 2026 Bütçe gerekçelerinde hâlâ daha kentlerin çeperlerinde tarım önerileri sunulmaktadır. Bu doğru değil. Tarım köyde ve kırsalda yapılır. Organize Tarım Bölgesi sayısını artıralım ama kırsalda artıralım! Bunun yanında yakın yerlerinde Organize Hayvancılık Bölgelerini de ihdas edelim. Aksi takdirde 1 kilo eti üçyüz liraya yiyebilme ihtimalini sevmeye devam ederiz. Bütçenin bir başka önemli yönü de şeffaflıktır. Kamu harcamalarının etkinliği, hesap verilebilirlik mekanizmalarının güçlendirilmesi ve israfın önlenmesi konusunda hâlâ ciddi eksiklikler bulunmaktadır. Vatandaş vergisini verirken fedakârlık yapıyor, ancak bu vergilerin nereye, nasıl harcandığını sorguladığında net bir cevap alamıyor. Bütçe hakkı sadece Cumhurbaşkanı’nın değil, bu Meclis’in ve milletin hakkıdır.”

