Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

2026 bütçesi TBMM Genel Kurulu’nda… Mahmut Arıkan: “1 değil, 2 değil, 3 değil; tam 23 yıl boyunca bütçesi açık veren bir anlayışa bırakın ülke yönetimini, bakkal dükkânı bile teslim edilmez”

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, TBMM Genel Kurulu’nda 2026 bütçesi görüşmelerinde; “Bütçe, bir iktidarın hedef belgesidir. İktisadi bağımsızlığa verdiği önemin göstergesidir. Millî imkânları nasıl kullandığının ispatı, ne olup ne olmadığının beyanıdır. Kalkınmaya mı yoksa faize mi, betona mı yoksa üretime mi öncelik verdiğinin ilanıdır. Dünyanın en büyük imkânlarına sahip bir ülkenin bütçesi, nasıl olur da 23 yıl boyunca her sene açık verir? Bir kere bile mi denk bütçe akıllara gelmez? Bir kere bile mi şu faiz mikrobundan kurtulmak istenmez? 1 değil, 2 değil, 3 değil; tam 23 yıl boyunca bütçesi açık veren bir anlayışa bırakın ülke yönetimini, bakkal dükkânı bile teslim edilmez” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, TBMM Genel Kurulu'nda 2026

(TBMM) – Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, TBMM Genel Kurulu’nda 2026 bütçesi görüşmelerinde; “Bütçe, bir iktidarın hedef belgesidir. İktisadi bağımsızlığa verdiği önemin göstergesidir. Millî imkânları nasıl kullandığının ispatı, ne olup ne olmadığının beyanıdır. Kalkınmaya mı yoksa faize mi, betona mı yoksa üretime mi öncelik verdiğinin ilanıdır. Dünyanın en büyük imkânlarına sahip bir ülkenin bütçesi, nasıl olur da 23 yıl boyunca her sene açık verir? Bir kere bile mi denk bütçe akıllara gelmez? Bir kere bile mi şu faiz mikrobundan kurtulmak istenmez? 1 değil, 2 değil, 3 değil; tam 23 yıl boyunca bütçesi açık veren bir anlayışa bırakın ülke yönetimini, bakkal dükkânı bile teslim edilmez” dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin tümü üzerinde görüşmeler yapılıyor. Cumhurbaşkanlığı Kabinesi adına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın ardından Yeni Yol Partisi adına Grup Başkanvekili Mehmet Emin Ekmen, şu açıklamalarda bulundu:

“14 gün boyunca konuşacağız ama bugünden şunu çok net olarak söyleyebiliriz ki; bu bütçe hukuk devletinin bütçesi değildir, bu bütçe şeffaflık bütçesi değildir, bu bütçe kamu adına kamu kaynaklarının ve harcamalarının denetimini garanti altına alan bir bütçe hiç değildir. Bu bütçe milletin değil; faizcisinden müteahhidine ayrıcalıklı bir azınlığın, imtiyazlıların, bir avuç mutlu azınlığın bütçesidir. Basit bir soru; TBMM’nin külli iradesi veya bir milletvekili bütçeye ne kadar tesir edebiliyor? Cevap, sıfır veya sıfıra yakın. Peki o zaman Meclisi yaklaşık iki ay bu bütçeyle niye meşgul ediyorsunuz? Bütçenin yapımında katkımız yok ise, bütçenin uygulanmasında denetim hakkımız yok ise, bütçenin çıkmaması dahi hiçbir şeyi değiştirmeyecek ise biz Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni iki ay boyunca bu bütçeyle niçin meşgul ediyoruz?

“Bu bütçe, 168 milyar TL tarımsal destek ödemesi nedeniyle çiftçini, hayvancılık yapanın bütçesi değildir”

Bu bütçe; faizciye, müteahhide, israf ve gösterişe ayrılan trilyonlarca liraya karşılık; kuraklık ve don felaketinin zararları karşısında tedbir alınmayan ve desteklenmeyerek yalnız bırakılan, hasadını yapacağı hafta pamuğa, göbek marula, cennet hurmasına, fıstık ve bademe ve daha birçok ürüne verilen ithalat izinleri ile ithalatçıya ezdirilen, bahçesindeki narenciyesi, işçilik bedeli kadar etmeyen, çiftçiye, gebe hayvanını, süt ineğini kestiren, ağılına yem koyamayan, canlı-karkas et ithalatı ile iflasa sürüklenen davarcıya, ayrılan sadece 168 milyar TL tarımsal destek ödemesi nedeniyle çiftçini, hayvancılık yapanın bütçesi değildir.

“Bu bütçe, şiddetin her türlüsü altında ezilen, anne olarak evladının ihtiyaçlarını karşılayamayan kadının bütçesi değildir”

Bu bütçe, ayda bir et yiyemeyen, kahvede 10 liraya çay içemediği için, parklarda vakit geçiren, torununun cebine harçlık koyamayan, açlık sınırı değil sefalet sınırı altında yaşayan emekliye reva görülen 16 bin 881 TL en düşük emekli maaşı nedeniyle emeklinin bütçesi değildir. Bu bütçe, 6 milyar 737 milyon TL ile ödeme bu bütçe, sokaklarda güvenle yürüyemeyen, caydırıcı olmayan infaz sistemi nedeniyle her gün şiddete maruz kalan, şiddetin her türlüsü altında ezilen, anne olarak evladının ihtiyaçlarını karşılayamayan kadının bütçesi değildir.

“Bu bütçe, tefecinin, rantiyecinin, müteahhidin, itibarı gösterişte arayan siyasetçi ve bürokratın bütçesidir”

Peki bu bütçe kimin bütçesidir? Ülkenin kaynakları, devletin tüm hakları, fakir fukaradan alınan dolaylı vergiler, asgari ücretli ve emekliden sakınılan gelirler, milletin bin bir fedakârlıkla biriktirdiği hazinedeki, yani beytülmaldeki para, yani hepimizin ortak kasasındaki birikim kime ve nereye harcanmaktadır? 2 trilyon 742 milyar TL faiz gideri, 101 milyar TL garanti ödemeler için müteahhitlere ayrılan pay, bir türlü vazgeçilemeyen davetiyeli ihale sistemi ile üç liraya yaptırılan bir liralık işler, vazgeçilemeyen israf ve gösteriş harcamaları ile, bu bütçe, tefecinin, rantiyecinin, müteahhidin, itibarı gösterişte arayan siyasetçi ve bürokratın bütçesidir.”

“Ülke tarihimizde böyle bir parantez olmamış olsaydı, bugün bambaşka şeyler konuşuyor olabilirdik”

Ekmen, “Terörsüz Türkiye” sürecine de değinerek, şunları kaydetti:

“Türkiye uzun yıllar boyunca kaynaklarını terörle mücadeleye ayırmak zorunda kaldı. Eğer bugün feshedilen PKK hiç var olmasaydı ve kaynaklarımızı verimli kullansaydık, bugün dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alabilirdik. Meclis başkanımız, bazı konuşmalarda 50 yılımızı esir alan, en az 50 bin insanımızın canına mal olan terörle mücadelenin finansal bedelini 3 trilyon dolar olarak hesaplıyor. Ülke tarihimizde böyle bir parantez olmamış olsaydı, bugün bambaşka şeyler konuşuyor, çok daha ileri şehirlerde, iyi kalkınmış, açlık sınırından, mutlak yoksulluktan uzaklaşmış bir ülke de olabilirdik.”

“Siyaset zehirlendi”

AİHM ve AYM kararlarına uyulmadığına dikkati çeken Ekmen, “Bu inattan vazgeçileceğini beklerken hepimize bedel ödeten bu hukuk dışı tavırda ısrar edildi. Siyasetin konusu olan, partilerin içinde, seçim mevzuatına göre bitmesi gereken kongre tartışmalarıyla aylarca kamuoyu meşgul edildi, siyaset zehirlendi, seçimli demokrasilere inanç zayıflatıldı. Bir yıl sonra, ağayla marabanın örneğinde olduğu gibi, niçin yenildiğini bilmediğimiz bir halttan vazgeçildi. Bütün bu işlemlerin de tek bir başsavcılık ve tek bir yargı çevresinde yürütülüyor olmasının garabetini de takdirinize bırakıyorum” dedi.

“Bu uzaylılar enflasyonu yukarı çektiler”

Yeni Yol Partisi adına Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, “Bu bütçe bittikten sonra bir araştırma önergesi verip, ‘bu uzaylıları arayalım’ diyeceğim” açıklamalarında bulunarak, şunları kaydetti:

“Bu uzaylılar enflasyonu yukarı çektiler. Şimdi enflasyonu aşağı çekecekmişsiniz. Vallahi çekemezsiniz. Tasarruf tedbirlerinden bahsediyorsunuz. Kamu uymuyor ki buna. Ve siz şeffaflıktan bahsediyorsunuz, denetlenebilirlikten bahsediyorsunuz. Yok ki böyle bir şeffaflık. Sayıştay görevini yapabiliyor mu? Yapmıyor ki, yapamıyor ki. 15 Temmuz sonrası korkutulmuş bir Sayıştayla karşı karşıyayız. Peki yargı? Yargı objektif mi? Tarafsız mı Türkiye’de? Bağımsız mı? Değil”

“Sizi nasıl denetleyeceğiz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a seslenen Özdağ, “Yürütme, yasamaya ve yargıya vesayet unsuru olarak çıktı karşımıza. Türkiye’yi yasama yönetmiyor. Türkiye’yi yargı asla denetleyemiyor. Denetim mekanizmaları diyorsunuz. Sizi nasıl denetleyeceğiz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız? Peki harcamaları kim yapacak? Siz yapacaksınız. Peki nasıl yapacaksınız? Bilmiyoruz ki. Bunlar davetiyeleri mi olacak? Pazarlık usulü mü olacak? Yoksa başka ne türlü olacak? Bilmiyoruz ki. Bu davetiyeleri kim denetleyecek? Ben denetleyeceğim ama bana da cevap vermiyorsunuz. Sayıştay denetleyecek. Denetlemiş, bazı yolsuzlukları, bazı hukuksuzlukları, keyfilikleri çıkartmış. Ama siz diyorsunuz ki, ‘Sayıştay, inceleyip sık dokuma’ diyorsunuz” diye konuştu.

“O enflasyon kâğıt üzerinde aşağı indiriliyor demektir”

TÜİK verilerine tepki gösteren Özdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“TÜİK rakamlarıyla beraber bize diyorsunuz ki ‘enflasyon aşağı doğru iniyor’. Ben enflasyona enflasyon demem, o enflasyon eğer mutfaktaki peynirimin, ekmeğimin fiyatlarını aşağı indirmiyorsa, o enflasyon mazot fiyatlarımı, akaryakıt fiyatlarımı, çocuklarımın kreş fiyatlarını veya çocuklarımın okul fiyatlarını aşağı indirmiyorsa, o masaldır, masal. O enflasyon kâğıt üzerinde aşağı indiriliyor demektir. Cevdet Yılmaz öyle bir Türkiye anlattı ki, paralarınız yetecek. Vallahi ev kiralarını ödeyeceksiniz. Ev alacaksınız, araba alacaksınız, seyahat edeceksiniz. Paralarınız çok kıymetli. 6 milyon memur, çok rahat olacaksınız. Paralarınız yetecek. Enflasyon dediğin ne ki? O canavarı yok ettiler zaten. Sizin paralarınız size çok rahat bir şekilde yetecek. Anlattığına göre yetecek.

“Türkiye’de bir ekonomik kriz yoktur. Türkiye’de bir para transferi vardır. Bir servet transferi vardır”

Ama yaşadıklarımıza bakıyoruz, insanlar ev alamıyorlar, evlerinin kiralarını ödeyemiyorlar, insanlar pazara gidemiyorlar. Evet, var Türkiye’de zenginler. Sizin anlattığınız, sizin bütçede söyledikleriniz Türkiye’de yüzde 20’ye tekabül ediyor. Onlar çok zenginler. Siz Türkiye’deki yüzde 60’lık yüzde 70’lik fakirden alıyorsunuz. Yüzde 20’ye aktarıyorsunuz onları. Ve Türkiye’de bir ekonomik kriz yoktur. Türkiye’de bir para transferi vardır. Bir servet transferi vardır. Fakirlerden alıp zenginlere verilen bir servet transferi vardır.”

“Dünyanın en büyük imkânlarına sahip bir ülkenin bütçesi, nasıl olur da 23 yıl boyunca her sene açık verir”

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, “Bütçe, bir iktidarın hedef belgesidir” diyerek, şunları söyledi:

“Bütçe, iktisadi bağımsızlığa verdiği önemin göstergesidir. Millî imkânları nasıl kullandığının ispatı, ne olup ne olmadığının beyanıdır. Kalkınmaya mı yoksa faize mi, betona mı yoksa üretime mi öncelik verdiğinin ilanıdır. Dünyanın en büyük imkânlarına sahip bir ülkenin bütçesi, nasıl olur da 23 yıl boyunca her sene açık verir? Bir kere bile mi denk bütçe akıllara gelmez? Bir kere bile mi şu faiz mikrobundan kurtulmak istenmez? 1 değil 2 değil 3 değil; tam 23 yıl boyunca bütçesi açık veren bir anlayışa bırakın ülke yönetimini, bakkal dükkânı bile teslim edilmez.”

“Bütçe açıkla başlıyor ve bu açık 20 yıldır sürekli artıyor”

Bütçe açıklarına dikkati çeken Arıkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bütçeyi önümüze alıp incelediğimizde görüyoruz ki iktidar daha en başta ilk düğmeyi yanlış iliklemiş. Bütçe açıkla başlıyor ve bu açık 20 yıldır sürekli artıyor. AK Parti bütçe açıklarını normalleştirmiş. Artık bundan rahatsız bile olmuyorlar. Ve bunu değiştirmek için tek çabaları var: Vergileri artırmak. Milletimizden önümüzdeki yıl tam 15,6 trilyon lira vergi toplanacak. Ama hepimiz biliyoruz ki bu vergi size yine yetmeyecek. Sayın Mehmet Şimşek’e göre ‘vergi yükümüz yüksek bile değil’. Sayın Bakan diyor ki: ‘Az kazanan az, çok kazanan çok vergi verecek.’ Kusura bakmayın; siz bunu yapamazsınız. Çünkü siz zenginlerin hükümetisiniz. Siz, KDV’lerle, ÖTV’lerle, market kasasında, benzin istasyonunda vatandaşın canını acıta acıta para topluyorsunuz. Rakamlarınız bunu gösteriyor: Gelir Vergisi: 3,6 trilyon, ÖTV: 2,5 trilyon, KDV: 5,6 trilyon, Kurumlar Vergisi: 1,7 trilyon.

“Bütçenin yükünü, bugün ucuz ekmek kuyruğunda bekleyen emeklilerimiz çekiyor”

Bütçenizde dolaylı vergilerin payı yüzde 65’e dayanmış. Asgari ücretli ekmek alırken ne kadar vergi ödüyorsa, bu ülkenin en zengini de aynı vergiyi ödüyor. Peki o zenginler için ne var? Bütçede 3,5 trilyon liralık ‘vergi harcaması’ diye bir kalem var. Bu ne demek? Sermayeden, yandaştan alınmayacak vergi demektir. Bu bütçeyi kim yapıyor? Saraydaki danışmanlar, bakanlıktaki bürokratlar. Bu bütçenin yükünü kim çekiyor? Tarlasında ürünü para etmeyen, borcunu kapatmak için kredi çekip tarlasını satan çiftçi. Bütçenin yükünü, bugün ucuz ekmek kuyruğunda bekleyen emeklilerimiz çekiyor. Bu bütçede emeklilerimiz de yok. Bütçenin yükünü, maaşı kirasına yetmeyen asgari ücretli çekiyor. Bütçenin yükünü, siftah yapamayan esnaf, konkordato ilan eden sanayici çekiyor. Ama onlar da bütçede yoklar. Bu bütçede umut yok, bu bütçede gelecek yok.

“Bir dakikanızı ayırıp bir kere de bu ülkenin esnafını, memurunu, işçisini dinleyin”

Şöyle kabine sıralarına bakıyorum, gözlerimiz elbette Sayın Şimşek’i arıyor. Bilindiği üzere Sayın Şimşek; 4 Haziran 2023 tarihinde göreve geldi… Bu iki yılda; Londra’ya gitti, Berlin’e gitti, Paris’e gitti, Brüksel’e gitti, Washington’a gitti, New York’a gitti. Hatta, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın ‘one minute’ dediği, ‘daha da gelmem dediği’ Davos’a bile gitti. Tamam, gitmesin demiyoruz! Ama sık sık Londra’da finans çevreleriyle görüşen Sayın Şimşek’i bir kere de asgari ücretlilerle bir araya gelmesini bekliyoruz. Washington’a IMF’ye derdini anlatırken gördüğümüz Sayın Bakanı, Ankara’da esnaf ve sanatkarların, emeklilerin derdini dinlerken görmek istiyoruz. Biz de buradan Sayın Şimşek’e ‘one minute’ diyoruz. Sayın Şimşek, ‘one minute’! Finans çevrelerini dinlediğiniz kadar lütfen bir dakikanızı ayırıp bu ülkenin emeklisini, asgari ücretlisini de dinleyin. Yeterince küresel lobileri dinlediniz. Bir dakikanızı ayırıp bir kere de bu ülkenin esnafını, memurunu, işçisini dinleyin.”