Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

2026 bütçesi TBMM Genel Kurulu’nda… Lütfü Türkkan: Kâğıt üzerinde enerji ucuz; vatandaşın cebinde, mutfağında, hayatında enerji çok pahalı

İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, TBMM Genel Kurulu’ndaki 2026 yılı bütçe görüşmelerinde, “Türkiye’de yoksul insanlar var. Otelde yaşıyor emekliler, günde 200 liraya. Yoksulluk, fukaralık artık dip olmuş Türkiye’de. Dolayısıyla, elektrik faturalarını görenlerin ilk yaptığı iş, buna itiraz etmek haklı olarak. Kâğıt üzerinde ucuz enerji, vatandaşın cebinde, mutfağında, hayatında enerji çok pahalı” dedi.

İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, TBMM Genel Kurulu'ndaki 2026 yılı

(TBMM) – İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, “Türkiye’de yoksul insanlar var. Otelde yaşıyor emekliler, günde 200 liraya. Yoksulluk, fukaralık artık dip olmuş Türkiye’de. Dolayısıyla, elektrik faturalarını görenlerin ilk yaptığı iş, buna itiraz etmek haklı olarak. Kâğıt üzerinde ucuz enerji, vatandaşın cebinde, mutfağında, hayatında enerji çok pahalı” dedi.

TBMM Başkanvekili Celal Adan’ın başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu’nda Sağlık Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçeleri görüşülüyor. Bütçeler üzerinde grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini dile getiriyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçesine ilişkin söz alan İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Bakan Alparslan Bayraktar’ın Türkiye’de elektriğin Avrupa’ya göre ucuz olduğunu belirttiği açıklamalarına şu sözlerle tepki gösterdi:

“Türkiye’de sanayi elektriği Avrupa Birliği ortalamasından yaklaşık yüzde 45 daha ucuz; kilovatta Avrupa Birliği ortalaması 0.19 sent, Almanya’da 0,25 sent, Polonya’da 0,13 sent, Türkiye’de 0,10-0,11 yani Türkiye’de gerçekten elektrik ucuz fakat burada acı bir gerçeği görmek zorundayız: Sayın Bakan, enerji faturası Avrupa’da pahalı ama Avrupa’nın geliri bizden 3 kat daha fazla, problem burada, problem Türkiye’deki adaletsiz seçimler. Seçimimiz adaletsiz, yönetimimiz adaletsiz, gelir dağılımı tam adaletsiz. Artık Türkiye’de fukara kalmadı, Türkiye’de yoksul insanlar var. Otelde yaşıyor emekliler, günde 200 liraya. Yoksulluk, fukaralık artık dip olmuş Türkiye’de. Dolayısıyla, elektrik faturalarını görenlerin ilk yaptığı iş, buna itiraz etmek haklı olarak. Kâğıt üzerinde ucuz enerji, vatandaşın cebinde, mutfağında, hayatında enerji çok pahalı.

Türkiye enerji kaynaklarına ulaşmakta zorlanıyor, geri kaldı dünyada. Son dönemde yenilenebilir enerji konusunda ciddi adımlar atıldı ama netice itibarıyla bu ülke enerjisinin yüzde 74’ünü ithal ediyor; bu doğal gazda yüzde 99’una dayanıyor. Hâl böyleyken, sizin her yıl 500 milyar lira sübvanse etmeniz yerine üretimi teşvik etmeniz çok daha uygun olacaktır yani o vatandaşın satın alma gücünü çoğaltın, vatandaş elektrik öderken zorlanmasın, gelir düzeyini çoğaltın. Böyle saçma bir ekonomik denge kurulmuş yani vatandaşın refahına harcanması gereken para, daha doğrusu, eğer enerjiyse bu enerji kaynaklarının daha verimli olarak kullanılması gerektiği için harcanması gereken para bugün vatandaşın faturası için harcanıyor; bir iki sene sonra bu parayı bulamayabilirsiniz ve olmayabilir.

Çömez: Şehir hastanelerinin mutlaka ve mutlaka rehabilite edilmesi şart

İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, şehir hastanelerinin maliyetini eleştirerek şunları söyledi:

“2017-2023 yılı arasında 102 milyar lira para harcanmış şehir hastanelerine. Bu yıl harcanacak olan para tam 136 milyar lira; bu, korkunç bir rakam ve şehir hastaneleri giderek büyüyen bir kara delik hâline dönüyor. Bu kara delik önümüzdeki yıllarda Sağlık Bakanlığı’nın ve Türk sağlık sisteminin en büyük handikaplarından bir tanesi olacak. 136 milyar liralık bu yılki bütçeden 78’i kullanım bedeli, 57’si ise hizmetler için ayrılıyor. Şimdi ‘kullanım bedeli’ derken kiradan bahsediyorum. Eski Sağlık Bakanı’nın ki birçoğunun altında onun imzası var, hastaneleri bir yatak başına 125 ila 150 metrekare kapalı alana sahip, Avrupa standartları da aşağı yukarı aynı İngiltere’de biraz daha az ama buradaki şehir hastanelerinde bir yatak başına kapalı alan tam 313 metrekare. Bu ne demek? 313 metrekarenin kira bedeli o işletmeciye veriliyor, o müteahhide veriliyor ve inanılmaz bir para boca ediliyor demek. Şehir hastanelerinin mutlaka ve mutlaka rehabilite edilmesi, restore edilmesi ve yönetimiyle ilgili yeniden bir model üretilmesi şart. Aksi hâlde biz önümüzdeki yıllarda sağlık bütçesinden bu kocaman kara deliğin ne kadar büyük faturalara mal olacağını konuşuyor olacağız.”

Çömez, birinci basamak sağlık hizmetlerinde yaşanan sorunlar ve malpraktis uygulamarına ilişkin ise şu açıklamaları yaptı:

“Türkiye’deki problemin temeli aslında koruyucu sağlık hizmetlerine ve birinci basamak sağlık hizmetlerine hak ettiği değerin verilmemiş olması. Koruyucu hekimlik yeterince desteklenmediği için, birinci basamak sağlık hizmetleri yeterince desteklenmediği için birinci basamakta ve koruyucu hekimlikte muhafaza edilmesi ve bir anlamda önlenmesi gereken yığılma bu sefer ikinci, üçüncü basamağa orada da durmayanlar acil hizmetlere yığılarak maalesef sistem üzerinde büyük bir külfet oluşturuyor. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin mutlaka desteklenmesi, ASM’lerin sayısının artırılması yanı sıra ASM’lerde dünyadaki örneklerinde olduğu gibi uzmanlık alanlarının da ihdas edilmesi lazım. Çocuk gibi, kadın doğum gibi, dahiliye gibi branşların artık ASM’lerde hizmet vermesi lazım.

Özel hastanelerin malpraktis uygulamalarında sorun yok, onu doktor kendisi veya özel hastane yapabilir ama bütün medeni ülkelerde, bütün medeni dünyada devlet hastanelerinde doktorların sigortası hastane tarafından yapılır, eğer bir savunma yapılacaksa o hastanenin avukatları tarafından yapılır. Maalesef bizim hastanelerde doktorlarımız çaresiz bırakıldığı için ve çok ekstrem örnekleri var, milyonlarca liralık tazminat ödemeye mahkûm doktorlar olduğu için ve genellikle de cerrahi branşlarda bu sorunlar yaşandığı için bugün hekimlerimiz, genç hekimlerimiz cerrahi branşları tercih etmiyorlar ve bu da sistemde ciddi problemleri beraberinde getiriyor.”

Sunat: Bütçe artışı halkın sağlık hizmetlerine değil, şirketlerin kasasına akıyor

İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, Sağlık Bakanlığı bütçesinin artmasına rağmen sağlık sisteminde sorunların çözülmediğini belirterek şunları söyledi:

“Vatandaşın randevu çilesi devam ediyor. Siz ‘kuyruk yok’ diyorsunuz. Bazı branşlarda 2027 yılına randevu veriliyor. 2026 Sağlık Bakanlığı bütçesi yüzde 45 artarken, bu ülkenin vatandaşları hâlâ randevu bulamazken, personel giderleri yüzde 52 artmasına rağmen doktor ve hemşire açığı giderek büyüyor. Bu büyük bütçe artışı halkın sağlık hizmetlerine değil, şirketlerin kasasına akıyor maalesef. Neden koruyucu sağlık hizmetleri dökülüyor Sayın Bakan? Şehir hastaneleri için ‘Cebimizden bir kuruş çıkmıyor’ diyorsunuz, yaptığınız sözleşmeler, ödediğiniz faturalar, hastaneler âdeta ekonomimizi rehin alıyor. Bütçenin 136 milyarı bu hastanelere gidiyor. Kaç yıl daha ödeyeceğiz? Ne kadar ödeyeceğiz? Niye açıklama tam olarak yapılmıyor Sayın Bakan?”