Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İYİ Partili Öztürk: Devlet borçlandıkça faiz artıyor, faiz arttıkça bütçe çöküyor, bütçe çöktükçe millet yoksullaşıyor

İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, TBMM Genel Kurulu’nda, “2026’da ödenecek faiz 2 trilyon 741 milyar lira, artış yüzde 40,6. Faiz giderleri bir yılda yüzde 40 artmış. Hani faizle mücadele ediyordunuz? Bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti faiz ödeyebilmek için bile faizle borç alıyor, borçlandıkça faiz  artıyor, faiz arttıkça bütçe çöküyor, bütçe çöktükçe millet yoksullaşıyor” dedi.

İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, TBMM Genel Kurulu'nda, "2026'da

 

(TBMM) – İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, TBMM Genel Kurulu’nda, “2026’da ödenecek faiz 2 trilyon 741 milyar lira, artış yüzde 40,6. Faiz giderleri bir yılda yüzde 40 artmış. Hani faizle mücadele ediyordunuz? Bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti faiz ödeyebilmek için bile faizle borç alıyor, borçlandıkça faiz artıyor, faiz arttıkça bütçe çöküyor, bütçe çöktükçe millet yoksullaşıyor” dedi.

TBMM Başkanvekili Pervin Buldan’ın başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu’nda dün ilk sekiz maddesi kabul edilen 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin görüşmeleri devam ediyor. Grubu bulunan siyasi partilerin temsilcileri maddeler üzerindeki görüş ve önerilerini dile getiriyor.

Teklifin 15’inci maddesi üzerine söz alan İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un bütçe görüşmelerine katılmamasına tepki gösterdi. Öztürk ayrıca bütçeye ilişkin de şunları söyledi:

“Ortada bir bütçe var ama bu bütçenin siyasi bir sorumlusu ortada yok. Cumhurbaşkanı bu bütçeyi hazırlatan kişidir. Bu bütçeyi uygulatacak olan kişidir. Bu bütçenin sonuçlarından birinci derece sorumlu olan kişidir hâliyle. O hâlde soruyoruz: Eğer bu bütçe milletin lehineyse, eğer bu bütçe adilse, eğer bu bütçe şeffafsa neden Cumhurbaşkanı gelip milletin kürsüsünde bunu anlatmamaktadır? Meclis’ten kaçan bir iktidar milletin iradesinden de kaçıyor demektir. Bu tavır, güçlü bir liderliğin değil, sorumluluktan kaçışın bir göstergesidir. Hesap verebilirlikle hiç alakası yoktur. Bu yönetim tarzı tek bir kişinin tüm yetkileri elinde topladığı ama bu yetkilerin hesabını vermediği bir yönetim anlayışıdır. Bütçeyi hazırlatanın bütçeyi savunmaya gelmemesi başlı başına skandaldır lakin geçtiğimiz hafta TBMM’nin bütçesi görüşülürken Meclis Başkanı’nın da Cumhurbaşkanı gibi bütçesini savunmak ve anlatmak için kürsüye gelmemesi kabul edilemez.

Bu bütçe, AK Parti iktidarının çöküşünü geciktirme çabasıdır, kendi yarattığı enkazı milletin sırtına yükleme girişimidir. 2026 yılı bütçe giderleri 18 trilyon 928 milyar lira, gelirleri ise 16 trilyon 216 milyar lira olarak belirlenmiş. Aradaki devasa açık 2 trilyon 712 milyar. Bu sadece bir açık değildir, bu bir yangın tablosudur. Bu tablo bize hazinenin dibinin kazındığını, devleti ancak borcu borçla döndürdüğünüzü göstermektedir. Bu kadar büyük bir açık iktidarın iflasının rakamsal karşılığıdır. İktidarın, milletin başına sardığı ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ masalını hatırlayalım. Sonuç ne olmuş: 2026’da ödenecek faiz 2 trilyon 741 milyar lira, artış yüzde 40,6. Faiz giderleri bir yılda yüzde 40 artmış. Hani faizle mücadele ediyordunuz? Bugün Türkiye Cumhuriyeti devleti faiz ödeyebilmek için bile faizle borç alıyor, borçlandıkça faiz artıyor, faiz arttıkça bütçe çöküyor, bütçe çöktükçe millet yoksullaşıyor.”

“Barış Meclis’te konuşarak, toplumda birlikte yürünerek, şeffaf ve demokratik bir zeminle mümkündür”

DEM Parti Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan da toplumsal barışın yolunun Meclis’ten geçtiğine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Bir halkın adı yasaklanırsa, dili ve kültürü yok sayılırsa, yaşam alanları haritadan silinirse ortada barış değil, artık derin bir adaletsizlik büyür. Bu inkâr politikaları beraberinde doğal ve haklı olarak itirazları ve karşı koymaları getirdi. Ancak devleti yöneten akıl her defasında aynı yolu seçti, müzakere yerine bastırmayı, adalet yerine güvenlikçi politikaları tercih etti. Bu tercih hepimize ve herkese kaybettirdi. On yıllar boyunca bu ülke kanla, gözyaşıyla, acıyla yönetildi. Halklar birbirine yabancılaştırıldı. Demokrasi askıya alındı. Meclis iradesi devre dışı bırakıldı ve bugün geldiğimiz noktada artık çok açık bir gerçek var. İnkâr politikaları artık miadını doldurmuş, iflas etmiştir.

Meclis’in en başta gelen görevlerinden biri de tarihî bir onarım sürecini başlatmasıdır. Tarihî bir onarım diyoruz çünkü tarihe baktığımızda, tarihimizde, bu Meclis’in tarihinde büyük yaralar ve çatlaklar var. Barış Meclis’te konuşarak, toplumda birlikte yürünerek, şeffaf ve demokratik bir zeminle mümkündür. Bugün, bu kürsüden bir kez daha barış çağrısını tekrarlıyoruz. Bu ülkenin artık daha fazla kaybedecek bir günü, hatta bir dakikası bile yoktur, bulunmamaktadır. Bu barış fırsatı heba edilmemelidir. Bizler, Kürt’ün, Türk’ün, Arap’ın, Süryani’nin, Ermeni’nin, Alevi’nin, Sünni’nin bir, bütün halkların eşit ve özgür yurttaşlar olarak yaşayacağı bir Türkiye’yi savunuyoruz, savunmaya da devam edeceğiz, barışı savunmaya devam edeceğiz, demokratik toplumu savunmaya devam edeceğiz ve sonunda mutlaka şunu herkes görecektir: Barış kazanırsa halklar kazanacak, demokrasi kazanacak.”

“Bu milletin emeğini, alın terini, geçiş garantilerine, hasta garantilerine, yandaşlara, faizcilere nasıl peşkeş çektiğinizi de gördük”

CHP Aydın Milletvekili Evrim Karakoz da teklifin 15’inci maddesine ilişkin şu konuşmayı yaptı:

“Bu ülkede ekonomik kriz yokmuş, bu ülkede bolluk, bereket varmış, bu ülkede insanlar mutluymuş, gelecekten umutluymuş gibi yapıyorsunuz. Dünyanın en demokratik ülkesiymişiz gibi konuşup, haksız yere tutuklanan belediye başkanlarını, siyasetçilerini, gazetecileri görmezden geliyorsunuz. Adalet diyorsunuz, hukuk diyorsunuz, ne AİHM kararlarına ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uyuyorsunuz. FETÖ dönemini aratmayacak şekilde sahte delillerle, sahte tanıklarla insanların lekelenmeme hakkının çiğnenmesini, insanların savunma hakkının elinden alınmasını da görmezden geliyorsunuz.

‘İfade özgürlüğü’ diyorsunuz ama ifade özgürlüğü siz övüldüğünüzde geçerli oluyor, siz eleştirildiğinizde ise ifade özgürlüğünden bahsetmiyorsunuz. Burada, bu yüce Meclisin, ‘Yasama faaliyeti yapıyoruz’ diyorsunuz, oysa saraydan gelen metinlerin virgülüne noktasına dahi dokunamadan sayısal üstünlüğünüzle geçirip işte ‘Yasa yaptık’ diyorsunuz. Sokakların her gün daha da artarak güvensizleşmesini, uyuşturucunun memleketin en ücra köşelerine kadar ulaşmasını, kadın cinayetlerini, çocuk işçi ölümlerini de görmezden geliyorsunuz. Bütçenizde bir huzur, bir nefes, bir çare göremedik ama 23 yıllık iktidarınızda çok enteresan şeyler gördük. Ucuz ekmek kuyrukları, ucuz et kuyrukları, ucuz sebze kuyrukları gördük. 10 kişilik iş ilanına yüz binlerce insanın başvurduğunu gördük. Tıka basa hapishaneler gördük, randevu alınamayan hastaneler gördük, ödeneksizlikten yarım kalan inşaatlar gördük.

Diğer taraftan, yaptığınız işlere baktığımızda da 5’li çeteleri, 10’lu çeteleri gördük. Enflasyon canavarının nasıl milletimizin sırtında olduğunu gördük. Bu milletin emeğini, alın terini, geçiş garantilerine, hasta garantilerine, yandaşlara, faizcilere nasıl peşkeş çektiğinizi de gördük. Cumhuriyet Halk Partisi iktidara gelecek, bolluk gelecek, bereket gelecek ve milletimiz artık varlığa şükredecek. Her şey çok güzel olacak.”