Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

2026 bütçesi TBMM Genel Kurulu’nda… CHP’li Seda Kaya Ösen: Türkiye ciddi bir sanayisizleşme riski ile karşı karşıyadır, sanayi ve tarımın milli gelirdeki payı gerilemektedir

CHP İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen, Türkiye’nin küresel siyasetin ve ticaretin hızla değiştiği bir dönemde uluslararası gelişmelere uyum sağlamak yerine kendi yarattığı ekonomik krizin içinde ayakta kalmaya çalıştığını söyledi. Kaya Örsen,”Türkiye ciddi bir sanayisizleşme riski ile karşı karşıyadır. Sanayi ve tarımın milli gelirdeki payı gerilemektedir. 2022’de sanayinin payı yüzde 30 iken 2025 yılında bu oran yüzde 20’ye düşmüştür. Bakın üç yılda yüzde 10’luk bir düşüş. Çin, Vietnam ve Hindistan gibi ülkeler sanayiye, imalata, ARGE’ye yatırım yaparak büyürken Türkiye sanayiden uzaklaşmakta, üretimden kopmaktadır” dedi.

CHP İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen, Türkiye'nin küresel siyasetin ve

(TBMM) – CHP İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen, Türkiye’nin küresel siyasetin ve ticaretin hızla değiştiği bir dönemde uluslararası gelişmelere uyum sağlamak yerine kendi yarattığı ekonomik krizin içinde ayakta kalmaya çalıştığını söyledi. Kaya Örsen,”Türkiye ciddi bir sanayisizleşme riski ile karşı karşıyadır. Sanayi ve tarımın milli gelirdeki payı gerilemektedir. 2022’de sanayinin payı yüzde 30 iken 2025 yılında bu oran yüzde 20’ye düşmüştür. Bakın üç yılda yüzde 10’luk bir düşüş. Çin, Vietnam ve Hindistan gibi ülkeler sanayiye, imalata, ARGE’ye yatırım yaparak büyürken Türkiye sanayiden uzaklaşmakta, üretimden kopmaktadır” dedi.

TBMM Başkanvekili Tekin Bingöl’ün başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurul’nda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçeleri görüşülüyor. Bütçeler üzerinde grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini dile getiriyor.

CHP grubu adına Adana Milletvekili Orhan Sümer, Ticaret Bakanlığı üzerine söz alarak şunları kaydetti:

“Adana’da, Ankara’da, İstanbul’da, İç Anadolu’nun birçok şehirlerinde nereye giderseniz gidin ana caddede, bir ara sokakta mutlaka dükkanını kapatmak zorunda kalmış, ticaret hayatını sonlandırmış bir esnaf kardeşimize denk gelirsiniz. Ticaret Bakanlığı’nın 2026 yıl bütçesinde iktidarın esnafı unuttuğunu, belli sermaye sahipleri dışında kimse kimseyi düşünmediği açıkça görülmektedir. Sayın Bakan, lütfen iyi dinleyin. Size ticaretle uğraşan Adanalı bir hemşehrimin esnaf kardeşim mektuplarından kısa bir alıntı okuyacağım. Eminim ki bu mektuplardan tüm milletvekillerimize her ilden geliyordur. ‘Sayın vekilim 27 yıldır aynı dükkanda ekmek parası kazanıyorum. Günlük 3 bin ile 4 bin lira arasında. Bunların yarısı da veresiye, bu ayki üç faturamın toplamı 29 bin TL. Devletten saymıyorum bile. Devletten teşvik falan istemiyorum. Batmayayım yeter.’ Bakın Sayın Bakanım burada esnafın gönderdiği faturalar da burada tek tek hepsi nota alınmış ama her ay şişkin faturalarını ödemek zorunda kalıyor esnafımız. Hazırladığınız bütçede bu duruma bir çare var mı? Maalesef yok. Türkiye ticaret tarihinin en düşük seviyesine yaklaşırken küçük esnaf kepenk kapatırken siz hala ‘istikrar’ diyorsunuz. Perakende fiyatları rekor seviyesinde bazı şehirlerimizde 1 kilo kıyma maalesef asgari ücretin yüzde 10’una denk geliyor artık. Tedarik zinciri krizde KOBİ’ler çek ödeyemiyor. İflaslar son o yılın zirvesinde ama Ticaret Bakanlığı’nın önceliği ihracat makyajı yapmak, ekonomide sanal başarı üretmek için rakamlarla oynamak…”

“Doğunun ekonomik kalkınmaya ihtiyacı var”

CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol da “Terörsüz Türkiye” ve yürütülen süreç üzerine konuşma yapacağını belirterek “Aslında benim bugün yapacağım konuşma Sayın bakanların yetki alanında değil ama ilgi alanında çünkü bir süreci değerlendirip bölgenin ihtiyaçlarını gündeme getireceğim” dedi. Erol, sürecin başından beri destek verdiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“Bu süreci ikiye ayırmak lazım. Bir terörle mücadele var, bir de Kürt sorununun çözümü var. Tabii terörle mücadele ve terör sorununun çözülmesi bir devlet meselesidir ve bunun bir devlet politikası haline dönüşmesi de gayet doğaldır. Ama Kürt meselesinin çözülmesi siyasi bir meseledir. Ben 90’lı yıllardan beri bölgede yaşayan ve bölgedeki gelişmeleri çok yakından takip eden birisiyim. Kürt meselesini ve terör meselesini yalnızca ideolojik söylemlerle, siyasi söylemlerle çözmek mümkün değildir. O bölgenin başka ihtiyaçları da var. Bugüne kadar bu kürsüde gündeme getirilmedi. Ben onları gündeme getirmek isterim. Tabii bölge aslında 1990’lı yıllarda köy boşaltmalarıyla birlikte müthiş bir nüfus kaybına uğradı. Köylerdeki yaşayan insanlar orada üretim değerlerine katkı verirken, üretici konumundayken yanlış güvenlik politikalarından kaynaklı köyler boşaltıldı ve oradaki üretici köylü büyükşehirler taşınarak tüketici konumuna geçti. Şimdi bölgenin ihtiyaçları var. Bölgenin ihtiyacı nedir? Ekonomik kalkınmaya. Oradaki her ilin kendine göre kültüründen, sanatından, mimarisinden, tarihinden, kaynaklı, doğasından kaynaklı Türkiye’nin sahipleneceği milli değerler var. Bunlarla ilgili her ilin bir modellemesi yapılarak orada yeni istihdam alanlarının yaratılması lazım. Yeni üretim değerlerinin aktif hale getirilmesi lazım. Oradaki ekonominin canlanması lazım. Yalnızca Kürt meselesini siyasi bir mesele üzerinden yorumlarsak bölge insan sorunlarını, taleplerini, ihtiyaçlarını da çözemeyiz.”

“Vatandaşın yaşadığı sorunlar artık gizlenemeyecek kadar büyüktür”

CHP İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen de Türkiye’nin küresel siyasetin ve ticaretin hızla değiştiği bir dönemde uluslararası gelişmelere uyum sağlamak, sorunlara çözüm üretmek ve geleceğe dair güçlü bir yol haritası oluşturması gerektiğine dikkat çekerek “Ancak bunun yerine kendi yarattığı ekonomik krizin içinde ayakta kalmaya çalışmaktadır. Oysa Türkiye’nin bu dönüşümü hazırlıklı olması, küresel gelişmelerin uzağında kalmayan bir ekonomik vizyona sahip olması gerekir” dedi.

Türkiey’nin ekonomik ve ticari geleceğinin başka ülkelerin tarifeleri ve politikaları karşısında savunmasız olduğunu kaydeden Ösen, şöyle konuştu:

“Dünya Ticaret Örgütü’nün işlevsiz kaldığı, ülkelerin kendi üreticilerini korumaya yöneldiği bir dönemde Türk üreticisinin rekabet gücü her geçen gün zayıflamaktadır. Bu nedenle Sayın Bakan’a sormak istiyorum. Böylesi bir konjonktürde Türk üreticisini korumak için hangi somut adımlar atılmaktadır? Bu tehlikenin izlerini milli gelir verilerinde açıkça görüyoruz. Türkiye ciddi bir sanayisizleşme riski ile karşı karşıyadır. Sanayi ve tarımın milli gelirdeki payı gerilemektedir. 2022’de sanayinin payı yüzde 30 iken 2025 yılında bu oran yüzde 20’ye düşmüştür. Bakın üç yılda yüzde 10’luk bir düşüş. Çin, Vietnam ve Hindistan gibi ülkeler sanayiye, imalata, ARGE’ye yatırım yaparak büyürken Türkiye sanayiden uzaklaşmakta, üretimden kopmaktadır. Bu durum bu durum dış ticarette de karşımıza çıkıyor. Türkiye ara malı bağımlılığından kurtulamıyor. Özellikle Çin ile olan dış ticaretimiz ciddi bir dengesizlik taşımaktadır. Türkiye Çin’e sattığının 11-12 katını Çin’den geri almaktadır.

Kritik sektörlerde üretim yapamıyor. Katma değer yaratamıyoruz. Çünkü hükümet yatırımcıyı doğru alanlara yönlendirecek, gerçek üretimi destekleyecek politikaları hayata geçirmemektedir. Peki çözüm nedir? Çözüm sanayisini güçlendiren hizmet sektörüne tek başına yaslanmayan, bilgiye ve inovasyona yatırım yapan yüksek teknolojili ürün üreten, ihraç eden bir Türkiye’dir ancak mevcut veriler bu hedeflerden uzak olduğumuzu gösteriyor. Son 20 Yüksek teknolojik ürünlerin toplam ihracattaki payı yüzde 3 ila 5 arasında değişiyor. Savunma sanayisinin gelişmeler elbet önemlidir fakat yüksek teknoloji ihracatını yukarıya taşımaya yetmemektedir. Son 20 yılda düşük teknolojik ihracatın payı yüzde 59-65 aralığında kalmıştır. Yani ihraç ettiğimiz her üç üründen ikisi düşük teknolojidir. Bu tabloyla başarı gelmez. Böyle devam eder Türkiye montaj yapan ülke konumuna sıkışır, katma değer yaratamaz, iddialı hedefler içi boş söylemlere dönüşür. Hükümet yetkilileri pembe bir tablo çizmeye çalışsa da vatandaşın yaşadığı sorunlar artık gizlenemeyecek kadar büyüktür.”

“Geçen yıl savunma sanayi ihracatları olmasa ihracatın büyümeye etkisi eksi boyutlarda olacaktı”

CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, Ticaret Bakanlığı bütçesi üzerine konuşarak “Bütün konuşmalarımı tekrarlasam Sayın Bakan yine kulak arkası edecek fakat hayat bizim anlattıklarımızı doğrular niteliktedir. Biz yıllarca buradan katma değeri yüksek ürün ihracatının Türkiye’yi kurtaracak bir model olduğunu söyledik. Geçtiğimiz yıl önerdikleri model ucuz iş gücüne ve ham madde ihracatına dayalı ihracattı fakat gelin görün ki son üç çeyrekte eğer katma değeri yüksek ürün ihracatları özellikle savunma sanayi ihracatları olmasa ihracatın büyümeye etkisi eksi boyutlarda olacaktı” ifadelerini kullandı.

“Biz hiç hizmet ithal etmiyor muyuz? Hizmet ithalatları bu dış ticaret rakamlarının dışında tutulduğunda pembe bir tablo önümüze gelir” diyen Polat, tekstil, hazır giyim sektörünün Türkiye’de “yere çakıldığını” söyledi.

“Korkunç bir panikle 19 Mart darbesi yapıldı, bununla ekonomiye yaklaşık 150 milyar dolar daha zarar verdiniz”

CHP Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır da Plan ve Bütçe Komisyonunda Ticaret Bakanı’na “Şüphesiz işinizi iyi yapmaya çalışıyorsunuz ama ortada bir gerçek var” dediğini hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Sayın Cumhurbaşkanı çıktı, ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ dedi. ‘Nas’ dedi. Bunu dedikten sonra faizlerin düşürülmesini istedi. Sözünü dinlemeyen Hazine ve Maliye Bakanı ve ve Merkez Bankası başkanını görevden aldı. Peki bunların sonucunda ne oldu? O gün yüzde 16 olan faizler yüzde 50’nin üstüne çıktı. 8,90 lira olan dolar kuru 42,60 lira oldu. 7,35 lira olan motorinin litresi 60 liraya dayandı. Tabii her zaman olduğu gibi yapılan bu hataların cezasını yine milletimiz çekti, çekmeye devam ediyor. Yapılan bu korkunç hataların daha yaraları sarılmadan yine korkunç bir panikle 19 Mart darbesi yapıldı. Bununla ekonomiye yaklaşık 150 milyar dolar daha zarar verdiniz.”

Esnafın ve KOBİ’lerin bir ekonomik krizden çıkmadan bir buhrana daha sürüklendiğini belirten Dikbayır, “2025 yılının ilk 9 ayında 83 bin 300 esnafımız kepenk indirmiştir. Vergisini, bağkurunu, kirasını, çalışanların SGK primden ödeyemez hale gelen esnaf ve kobilerimiz işten çalışan çıkarmak zorunda kalmıştır” dedi.