(TBMM) – AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, “Rüzgâr ve güneş yatırımlarında yakalanan ivme sadece üretim kapasitemizi artırmakla kalmamış, özel sektörün önünü açan bir yatırım iklimini de beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda depolamalı üretim tesisi modeli de ülkemizde yenilenebilir enerjiye çağ atlatacak mahiyette stratejik bir adımdır. Bu model sayesinde bugün binlerce megavatlık depolamalı GES ve RES yatırımı planlanma ve lisans aşamasına geçmiş, sahada ciddi bir yatırım süreci başlamıştır. 2035 yılına kadar yenilenebilir kurulu gücümüzün 120 bin megavata çıkarılması hedeflenmektedir” dedi.
TBMM Başkanvekili Celal Adan’ın başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu’nda Sağlık Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçeleri görüşülüyor. Bütçeler üzerinde grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini dile getiriyor.
Türkiye’nin enerji arz güvenliği konusunda dışa bağımlılığının AK Parti iktidarı döneminde azaldığını ve Türkiye’nin üretimi artırdığını savunan AK Parti Eskişehir Milletvekili Fatih Dönmez, şöyle konuştu:
“2000’li yılların başında enerji arz güvenliği sorunları yaşayan, dışa bağımlı bir Türkiye’miz vardı. Bugün ise, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kendi doğal gazını ve petrolünü üreten, yenilenebilir enerjide Avrupa’nın en iddialı ülkelerinden biri hâline gelen bir ülkeden söz ediyoruz. Hidroelektrikte kurulu gücümüz 32 bin megavat, rüzgârda 14 bin megavatın üzerinde, güneşte 24 bin megavatın üzerinde, jeotermalde ise 1.700 megavatı aşan kurulu güce ulaştık. Bu tablo Türkiye’yi Avrupa’da jeotermalde 1’inci, hidroelektrikte 2’nci, toplam yenilenebilir enerjide 5’inci sıraya taşımıştır.
Elektrik talebimiz 350 milyar kilovatsaati aşmasına rağmen arz güvenliğinin sorunsuz sürmesi izlenen politikaların doğruluğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bugün tükettiğimiz elektriğin yaklaşık yüzde 46’sı yenilenebilir kaynaklardan karşılanmaktadır. Rüzgâr ve güneş yatırımlarında yakalanan ivme sadece üretim kapasitemizi artırmakla kalmamış, özel sektörün önünü açan bir yatırım iklimini de beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda depolamalı üretim tesisi modeli de ülkemizde yenilenebilir enerjiye çağ atlatacak mahiyette stratejik bir adımdır. Bu model sayesinde bugün binlerce megavatlık depolamalı GES ve RES yatırımı planlanma ve lisans aşamasına geçmiş, sahada ciddi bir yatırım süreci başlamıştır. 2035 yılına kadar yenilenebilir kurulu gücümüzün 120 bin megavata çıkarılması hedeflenmektedir.
Şimdi, 2 kat artıştan söz ediyoruz elektrikte ama bunu son beş yıllık dönemde su fiyatlarıyla mukayese ettiğimizde şöyle bir tabloyla karşı karşıyayız: Birinci kademede 1 metreküp suyun fiyatı Ankara’da yaklaşık 7 kat artmış, Eskişehir’de 8,5 kat artmış, İstanbul’da 9,5 kat bir artış söz konusu. Yine, aynı dönemde üst kademeleri incelediğimiz zaman daha dramatik bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu çerçevede, üçüncü kademede artış oranları Ankara’da 20 kat, Eskişehir’de 26 kat olmuştur. Arkadaşlar, burada, şu o hususun altını bir kez daha çizmek istiyorum: Elektrik ve su fiyatlarındaki artış oranını mukayese ettiğimizde elektriğin sudan ucuz hâle geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Vatandaşlarımız, su faturasından korkmaya başladı.”
“Türkiye artık sadece tüketen bir ülke değildir; keşfeden, üreten ve bölgesel enerji merkezine dönüşen bir ülkedir”
AK Parti Batman Milletvekili Ferhat Nasırlıoğlu, Türkiye’deki madencilik sektörünün son 23 yılda büyük mesafe kat ettiğini belirterek şunları söyledi:
“Madencilik sektörü yer altı zenginliklerimizi ekonomiye kazandırarak dışa bağımlılığımızı azaltan stratejik bir alandır. Bugün Türkiye’de 13 bin 800 maden ruhsatı bulunmaktadır. Bunların 7 bin 700’ü de işletme izinlidir. Madenciliğin gayrisafi hasıla içindeki payı 2002’de binde 6’ydı, bugün yüzde 1’in üzerine çıkmıştır; orta vadede hedefimiz yüzde 5’e yükseltmektir. Sektör bugün 140 bin vatandaşımıza istihdam sağlamaktadır.
Enerji sadece ekonominin değil, bağımsızlığın ve istikrarın da temelidir ve bu temeli Türkiye’ye en güçlü şekilde kazandıran Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonudur. 2002 yılında maden ihracatımız 700 milyon dolar iken bugün 6 milyar doları aşmıştır. Bu sıçramayı sağlayan nedir? MAPEG’in etkin denetim ve yatırım odaklı yapısının güçlendirilmesidir, arama ruhsatlarının modernize edilmesidir, iş sağlığı ve güvenliğinde OECD standartlarının üzerine çıkan bir denetim mekanizmasıdır, özel sektörün madencilikte etkin yer almasıdır, yer altı zenginliklerinin yer üstü refahına dönüştürülmesidir. Türkiye artık sadece tüketen bir ülke değildir; keşfeden, üreten ve bölgesel enerji merkezine dönüşen bir ülkedir. Karadeniz’de Sakarya Gaz Sahası’yla dev doğal gaz rezervlerini keşfettik, Gabar’da Cumhuriyet tarihimizin en büyük petrol keşfini yaptık, Batman’dan Diyarbakır’a uzanan enerji damarında Türkiye artık kendi petrolünü, gazını kendi gücüyle üretmektedir. Her yeni kuyu Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltmakta, her yeni varil milletimizin refahına katkı sunmaktadır.”

