Haber: Erva Gün – Duygu Özer
(TBMM) – CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda; “Son 5 sene içerisinde 4 tane Maliye Bakanı, 5 tane de Merkez Bankası Başkanı’nın değiştiği yerde kimse değişene bakmaz, değiştirene bakar. 2026’nın sonundan itibaren Sayın Cumhurbaşkanı siyasi ikbaline ters düşmeyecek şekilde bir politika izlenmesini isteyecek. Eğer sizler bürokratlar olarak izlemezseniz sizler de affınızı isteyeceksiniz. Dolayısıyla mesele sizin kredibiliteniz değil. Mesele sistemin ve o sistemin başında sizi değiştirenin kredibilitesi” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2026 bütçesi ve kesin hesabının görüşmeleri devam ediyor.
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, 2026 yılı bütçesinin emekçilerin, kadınların ve çocukların yaşadığı ekonomik gerçeklikten kopuk hazırlandığını söyledi. Kaya, bütçenin sosyal adalet ve toplumsal cinsiyet eşitliği açısından eksik olduğunu belirterek, “Bu bütçe bir adaletsizlik vesikasıdır” dedi.
Bütçelerin bir ülkenin siyasi yönelimini ve kaynak dağılımını gösterdiğini ifade eden Kaya, “Önümüzdeki bu metin, milyonlarca emekçinin, emeklinin, kadının, işçinin ve çocuğun yaşadığı acı gerçeklikten kopuk. Sadece makroekonomik dengelere odaklanarak hazırlanmış” değerlendirmesinde bulundu.
İktidarın ekonomik politikalarının yoksulluğu derinleştirdiğini söyleyen Kaya, TÜİK verilerine göre yoksulluk oranının yüzde 21,2’ye ulaştığını, fertlerin yüzde 29,3’ünün ise yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında yaşadığını hatırlattı.
Kaya, yoksulluğun artık geçici değil, yapısal bir sorun haline geldiğini belirterek, “Artan yoksulluktan en çok çocuklar ve kadınlar etkileniyor. TÜİK’in 2024 verileri, yoksulluk veya sosyal dışlanma riskinin yüzde 38,9 ile en yüksek oranda 0-17 yaş grubunda olduğunu gösteriyor. Türkiye’de her üç çocuktan biri yoksulluk sınırının altında yaşıyor” dedi.
Kaya, TEPAV raporuna göre Türkiye’nin çocuk yoksulluğu oranında OECD ortalamasının iki katına ulaştığını ve bu alanda en kötü ülkeler arasında yer aldığını söyledi. Çocuk cinayetlerinin arttığına ve çocukların işçileştirildiğine dikkat çeken Kaya, “Çocukların işçileştirilmesi, başta yaşam hakkı olmak üzere çocukların eğitim, sağlık ve sosyal yaşam gibi temel haklarını ihlal eden bir gerçeklik ve önümüzde özellikle Mesleki eğitim merkezleri (MESEM) ile beraber çocuk emeği sömürüsünü yasalaştırdınız” ifadelerini kullandı.
Akay: “Çiftçiye gelince para yok, ama otellere, arabalara kaynak var”
CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, kamu bankalarındaki lüks harcamalar, nepotizm ve usulsüz kredi tahsisleriyle ilgili kapsamlı bir dosyayı Hazine ve Maliye Bakanı’na teslim etti. Akay, Ziraat Bankası yöneticileriyle ilgili 2 Eylül 2025 tarihli soru önergesine de hala yanıt verilmediğini hatırlattı. Akay, konuya ilişkin soru önergesi de verdiğini belirterek son 5 yılda BDDK tarafından yapılan denetimlerin sayısı ve kapsamı, banka çalışanlarından para toplandığı iddiasıyla ilgili mağdur sayısı, oluşan zarar miktarı ve zararın nasıl tazmin edildiği gibi konuların yanı sıra, Ziraat Bankası Genel Müdürü Alparslan Çakar’ın yakınlarının kurduğu şirketlerin kullandığı sübvansiyonlu kredilerin durumunu da sorduğunu hatırlattı.
Akay, 2024 yılında yürürlüğe giren tasarruf tedbirlerine rağmen kamu kurumlarında lüks ve israfın sürdüğünü vurgulayarak, “Genelgelere hâlâ uyulmuyor. Lükse, şatafata, israfa devam ediliyor. Liyakat dışı atamalar, çoklu maaşlar sürüyor. Eş, dost, akraba atamaları ve nepotizm devam ediyor. Ziraat Bankası Genel Müdür Yardımcıları’na tahsis edilen 10 adet Volvo S90 araçtan memnun kalınmamış, yerlerine Audi A6 alınmasına karar verilmiş. Her bir aracın fiyatı 10 milyon 916 bin lira. Bu kadar uyarıya rağmen kamu kaynaklarının keyfi kullanılması kabul edilemez” dedi.
Akay, kamu bankalarının asli görevinin çiftçiyi, esnafı ve KOBİ’leri desteklemek olduğunu hatırlatarak, “Çiftçiye gelince para yok ama otellere, arabalara, banka yöneticilerinin kurduğu şirketlere, kardeşlerine, eşe dosta kaynak aktarılıyor. Bu kabul edilemez” dedi. Akay ayrıca, söz konusu banka yöneticilerinin Mersin Marina’da yaptıkları kutlama yemeğini de örnek göstererek, “Çiftçi sıkıntıdayken bu görüntüler kabul edilemez” dedi.
Özlale: “Bütçede 4,7 trilyon liralık faiz gideri var”
CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale, kurumlar vergisinde tahsilat hedefinin tutmaması nedeniyle ek vergi yükünün yerel yönetimlere ve vatandaşlara yansıtıldığını söyledi. Özlale, maliye politikasının siyasi tercihlerden bağımsız olmadığını belirterek, “Hedeflenen vergiyi kurumlar vergisinden alamıyorsanız, bunun faturasını halka çıkarmamalısınız” dedi.
Konuşmasında gelir dağılımındaki bozulmaya da değinen Özlale, vergi yükünün en fazla orta gelirli ve üst orta gelirli kesimin üzerinde olduğunu söyledi. Bu kesimin demokrasinin sigortası olduğunu belirten Özlale, “Bugün en fazla ayağının zemini kayan kesim de bunlardır. Aslında kamunun sorumluluğundaki hizmetleri vatandaş kendi cebinden almak zorunda kalıyor. Bu politikalar sonucunda orta sınıf çok büyük bir ekonomik baskı altında” ifadesini kullandı.
Faiz harcamalarındaki artışa dikkat çeken Özlale, “Enflasyonun yüzde 16 olarak hedeflendiği bir yılda faiz harcamalarının yüzde 35 artması öngörülüyor. Bütçede 4,7 trilyon liralık faiz gideri var” diye konuştu.
Özlale: “Mesele sistemin ve o sistemin başında sizi değiştirenin kredibilitesi”
Özlale, son beş yılda dört Hazine ve Maliye Bakanı ile beş Merkez Bankası Başkanı’nın değiştiğini hatırlatarak, ekonomik yönetimdeki sık değişikliklerin güven kaybına yol açtığını söyledi. “Kimse değişene değil, değiştirene bakar. Sorun kişisel değil, sistemseldir” diyen Özlale, bu durumun enflasyon beklentilerini olumsuz etkilediğini ifade etti. Özlale, şöyle konuştu:
“Sayın Albayrak’ın daha öncesinde bir bakanlık tecrübesi vardı ve Sayın Cumhurbaşkanı’na yakındı. ‘Allah sonumuzu hayretsin’ dedi, ayrıldı. Sonrasında Lütfü Bey, Sayın Cumhurbaşkanı’nın istemediği politikaları izledi, affını istedi. Nurettin Bey tamamıyla istediği politikaları izledi, affını istedi. Şimdi Sayın Şimşek var.
Merkez Bankası Başkanı’na bakalım. Murat Bey, Berat Bey’le beraber gitti. Naci Bey başarılı bir bürokrattı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın benimsemediği politikaları izledi. Tam enflasyon düşecekken affını istedi. Sonrasında BDDK Başkanımız Şahap Bey geldi. Ne istediyse yaptı, affını istedi. Ondan sonrasında Hafize Gaye Erkan’ı Amerika’dan ithal ettik, affını istedi. 5. Merkez Bankası Başkanımız var, Fatih Karahan.
Şimdi soruyorsunuz ya, enflasyon beklentileri neden düşmüyor? Arkadaşlar, son 5 sene içerisinde 4 tane Maliye Bakanı, 5 tane de Merkez Bankası Başkanı değiştiği yerde kimse değişene bakmaz, değiştirene bakar. Değiştirene baktığınız zaman da enflasyonun düşeceğine, bu ülkenin düze çıkacağına dair beklentileri yönetmeniz de o kadar kolay değil. Neden 10 yıllık devlet tahvili faizi yüzde 40’tan oluşuyor?
Önümüzdeki dönem enflasyon hedefimiz yüzde 16. Biz neden yüzde 40’la borçlanıyoruz? Çünkü herkesin bildiği bir şey var ki, 2026’nın sonundan itibaren Sayın Cumhurbaşkanı siyasi ikbaline ters düşmeyecek şekilde bir politika izlenmesini isteyecek. Eğer sizler bürokratlar olarak izlemezseniz sizler de affınızı isteyeceksiniz. Dolayısıyla mesele sizin kredibiliteniz değil. Ben sizin liyakatınızı biliyorum. Mesele sistemin ve o sistemin başında sizi değiştirenin kredibilitesi.”
Ocaklı: “İstenen hedef sokakla tutmuyor”
CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ilişkin “Bu sisteme geçtikçen sonra ne oldu bütçe açığımız arttı mı azaldı mı buna bakmak lazım. Denk bütçe yaratabilmek için açıkların nereden kaynaklandığına bakmak lazım. Sürekli bütçe açığımız, faiz ödememiz var. Siz bu yeni sistemden sonra dördüncü bakansınız. Türkiye’nin rasyonel politikalara dönmek dışında bir çaresi olmadığını söylemiştiniz. Bu şu demektir; daha önceki bakanlıklar döneminde akılcı olmayan politikaların izlendiği anlamını taşır” dedi.
Ocaklı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ekonomik krizler kötü yatırımlar, yönetimler sonucu olur ve devam ediyor. Siz göreve geldiğinizde, Eylül 2023’te ‘iki yıllık orta vadeli plan’ dediniz. Yine Ekim 2023’te de 12’nci Kalkınma Planı’ndan bahsetmiştiniz. Mayıs 2024’te ‘kamuda tasarruf tedbirleri yapacağız’ dediniz. Eylül 2024’te de yeni OVP ve revize açıkladınız. Yani bu şu demek aslında; hedefler tutmadı. Büyüme, enflasyon, işsizlik, cari açık beklentileriniz sizin de değişti. Bu, şu demek; öngörüleriniz tutmadı. TÜİK’in rakamları biraz eğip bükerek düşük göstermesine karşılık yine de istenen hedef sokakla tutmuyor. Sokakla tutmamasının aslında bir temel nedeni de şu; Ekim 2024’te TÜFE yüzde 48,58 oldu. 2025’te de şu anda 32,87 olarak açıklandı ama sokağın gerçek fiyatları bu değil Sayın Bakan. Yani ENAG’a göre normalde yüzde 89,77 civarında hala devam ediyor ve yine başarısızlığın sorumluları olarak doğa olayları, sel, deprem, asgari ücretliler, emekliler, EYT’liler, muhalefetin kendisi olarak göstermek de bence başarısızlığın başka bir nedenidir.”

