Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

2026 bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda… Okan Konuralp: İddianameye güveniyorsanız davanın TRT’de canlı yayınlanmasının önünü açın

CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki Cumhurbaşkanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının 2026 yılı bütçe teklifi görüşmelerinde yaptığı konuşmada, “Biz son derece yalın bir biçimde İletişim Başkanlığı’yla ilişkili kuruluş TRT’nin İBB davalarını canlı yayınlanmasını talep ediyoruz. Biz kendimize güveniyoruz; siz de bu iddianameye güveniyorsanız davanın TRT’de canlı yayınlanmasının önünü açın. İftirayı da görelim, iftiracıyı da görelim. Milletimiz de görsün” dedi.

CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki Cumhurbaşkanlığı

(TBMM) – CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki Cumhurbaşkanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının 2026 yılı bütçe teklifi görüşmelerinde yaptığı konuşmada, “Biz son derece yalın bir biçimde İletişim Başkanlığı’yla ilişkili kuruluş TRT’nin İBB davalarını canlı yayınlanmasını talep ediyoruz. Biz kendimize güveniyoruz; siz de bu iddianameye güveniyorsanız davanın TRT’de canlı yayınlanmasının önünü açın. İftirayı da görelim, iftiracıyı da görelim. Milletimiz de görsün” dedi.

AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş’un başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Cumhurbaşkanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının 2026 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor.

CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, komisyonda yaptığı konuşmada, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İletişim Başkanlığı’nın başkan değişimlerini hatırlatarak, mevcut uygulamaları eleştirdi. Konuralp, İBB davalarının TRT’den canlı yayınlanmasını talep ederek, şunları söyledi:

“Geride bırakmaya hazırlandığımız 2025 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Ali Erbaş’tan, İletişim Başkanlığı da Fahrettin Altun’dan kurtulmuş oldu. Ali Erbaş’ın Diyanet’te yarattığı itibarsızlaşmayı umarım yeni başkan Safi Arpaguş tamir etmeyi başarır. Ancak kimi uygulamaların önceki başkandan devralındığı gibi sürdüğünü görüyoruz ki bu bizi düşündürüyor.

Diyanet’in faaliyet yürüttüğü amaçlar bütünü ifade ettiğiniz gibi ise örneğin Menzil cemaatinde yaşanan rezillikleri miras hukukunun bir konusu olarak değerlendirip görmezden mi geleceğiz? Din, iman diyerek kavuşulan olağanüstü zenginliğin paylaşım tartışmalarıyla ortaya çıkan tabloya Diyanet’in örneğin din istismarıyla mücadele bağlamında söyleyecek tek bir sözü yok mu? Neden susuyor Diyanet? Lafa gelince, önüne geleni dinen tehdit et; hedef göster.Tasavvuf geleneğini de istismar edecek şekilde, dini önderliğini, gavslığını, liderliğini her derde deva diye pazarla;
ülkemizin laik, demokratik, hukuk devleti kimliğinin aleyhine her türlü haltın içinde ol ama insanların dini duygularının sömürülmesi yoluyla sağlanan milyarlarca doların paylaşımı söz konusu olunca birbirini boğazla. Tablo özetle böyle. Ama Diyanet susuyor. Sayın Yılmaz, Diyanet’in bu konuda başını kuma gömmesini artık engelleyin. Ülkemizi yeni bir FETÖ ihtimalinden hızla uzaklaşması için gerekenleri yapın.

“Neden bu zatın bu seviyesiz dilinden medet umuyorsunuz”

Bir diğer konu; ilgili şahsı ciddiye aldığım için değil ama ilgili şahıs özelinde Diyanet’in ısrarla aynı noktada durmasını reddettiğim için bir kez daha kayda geçirmek istiyorum. 10 Kasım’da Kocaeli Valiliği’nin ve Kocaeli Müftülüğü’nün almış olduğu karar doğrultusunda il genelindeki camilerde Atatürk’ü Anma Programı kapsamında Mevlid-i Şerif okutuldu. Ve bir Diyanet personeli çıktı; valiyi eleştirdi: Mensubu olduğu Diyanet teşkilatının bir il müftüsüne; üstelik kurum hiyerarşisi açısından kendisinin üstü olan birine ‘kifayetsiz’ demekten çekinmedi. Vali veya müftü eleştirilemez değildir. Fikir ve ifade özgürlüğünün sınırları içinde kalacak şekilde herkes herkesi eleştirebilir. Ancak eleştiri hakkı kadar eleştirinin bir üslubu, nezaketi ve derinliği de önemlidir. Bu zat, yıllardır olduğu gibi bu konuda da ‘sözde’ eleştirilerini çirkin, avam, dine, Diyanete yakışmayan dille, üslupla gerçekleştirdi. Peki ne oldu? Bu zat Diyanet tarafından yıllardır korunuyordu; bir kez daha korundu. Neden bu zatın bu seviyesiz dilinden medet umuyorsunuz? Bu zatın dili, üslubu sizi hiç rahatsız etmiyor mu? Bakın Sayın Bahçeli mevlit okutma kararını ‘takdir ve şükranla karşıladığını’ vurguladı; hem valiyi hem müftüyü gönülden tebrik ettiğini açıkladı. Sayın Bahçeli’nin bu zarif tavrından bile ders çıkartmayan Diyanet ne yapıyor; bu zata İstanbul’un en güzel camilerinden biri olan Mihrimah Sultan Camisi minberini teslim etmekte bir sakınca görmemeye devam ediyor.

“Halil Konakçı ve benzerleriyle ilgili açılmış ve tamamlanmış soruşturma veya soruşturmalar var mıdır”

Soru cevap bölümüne bırakmadan, yanıtlanması talebiyle bu bölümde somut olarak soruyorum: Halil Konakçı ve benzerleriyle ilgili açılmış ve tamamlanmış soruşturma veya soruşturmalar var mıdır? Soruşturmaların sonucu nedir?

Ve bu iki örnek vaka üzerinden değerlendirdiğimizde Diyanet’in geldiği noktayı, yaşadığı itibarsızlığı da bizzat toplumumuzun kendisi ve Diyanet personeli söylüyor: Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nün Toplum 2024 Toplumsal Eğilimler Araştırması’na göre vatandaşlarımızın en güvenmediği kurum Diyanet İşleri Başkanlığı. Diyanet Sen’in 2024 yılı başında dönemin Başkanı Erbaş’a sunduğu, Diyanet Çalışanlarının Sorunları Beklentileri Din-Diyanet Algıları Araştırması’ndan da bir veriyi paylaşmak istiyorum; Diyanet çalışanlarının yüzde 80’i kurumda torpil ve kayırmacılık olduğunu savunuyor. Kendi çalışanına güvensizlik aşılamış bir Diyanet’le karşı karşıyayız.”

Cemevleri tartışmasına da değinen Okan Konuralp, “Alevi yurttaşlarımızın toplumsal hayatta yaşadıkları eşitsizliklerin ve karşılaştıkları hak ihlallerinin, Alevi inancının ve Alevi yurttaşlarımızın taleplerinin yok sayılmasının somutlaştığı alanlardan biri cemevlerinin statüsü tartışması. Diyanet İşleri Başkanlığı, cemevlerinin ibadethane statüsü kazanmasına yönelik engelleyici tavrından kurumsal olarak da zihniyet olarak da hızla uzaklaşmalıdır. Cemevlerinin ibadethane olmadığı ve ibadethane olarak kabul edilemeyeceği tezi terk edilmelidir? Alevi yurttaşlarımız cemevlerini hangi statüde tanımlıyor ve tanımlanmasını talep ediyorsa; bu talebe olumlu karşılık verilmelidir” ifadelerini kullandı.

“Dezenformasyon hız kesmeksizin devam ediyor”

İletişim Başkanlığı’na da eleştirilerde bulunan Okan Konuralp, İletişim Başkanlığının Fahrettin Altun’dan kurtulduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Diyanet Başkanlığı değişiminde vurguladığım üzere umarım Burhanettin Duran, akademik birikimine de uygun olarak İletişim Başkanlığını hakkaniyetli, adaletli bir kuruma dönüştürür… Bu bağlamda, İletişim Başkanlığı bünyesinde Dezenformasyonla Mücadele Merkezi bulunuyor.
Bu merkezin görevi, ‘Türkiye aleyhine yürütülen psikolojik harekat, propaganda, algı operasyonu, iç ve dış dezenformasyon faaliyetlerini takip etmek, ülkemize yönelik manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyet göstermek’ olarak özetleniyor.

Peki, bu ülkenin AKP’li ve/veya Cumhur ittifakı mensubu olmayan vatandaşlarının, siyasi partilerinin, belediyelerinin, seçilmişlerinin, gazetecilerinin hakkını hukukunu kim koruyacak? Türkiye aleyhine yürütülen veya yürütülebilecek olan psikolojik harekatları haklı olarak kendine dert eden iletişim başkanlığı, ülkesinin vatandaşlarına, her bir bireyine yönelik dezenformasyonu neden kendine dert etmiyor? Aksine dezenformasyon hız kesmeksizin devam ediyor. Bu trol aklın ve yaklaşımın Türk siyasetinden bütünüyle temizlenmesi gerekir. Aksi taktirde bu akıl hepimize zarar verir.

İBB davası sürecine işaret eden Okan Konuralp, “Biz son derece yalın bir biçimde İletişim Başkanlığı’yla ilişkili kuruluş TRT’nin bu davaları canlı yayınlanmasını talep ediyoruz. Biz kendimize güveniyoruz; Siz de bu iddianameye güveniyorsanız davanın TRT’de canlı yayınlanmasının önünü açın. İftirayı da görelim, iftiracıyı da görelim. Milletimiz de görsün” dedi.

“Sayın Yılmaz, güven arttırıcı ve toplumsal rıza üretici adımların atılması da sizin göreviniz”

Kürt Sorunu’nun çözümüne yönelik bir sürecin devam ettiğine işaret eden Konuralp, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a hitaben, “Bu sürecin toplumun büyük bir kesiminin içine sinecek şekilde menzile ermesi hepimizin dileği… Ancak Sayın Yılmaz, yürütmenin önemli bir ismi olarak güven arttırıcı ve toplumsal rıza üretici adımların atılması da sizin göreviniz. Bu bağlamda örneklem olarak Cumartesi Anneleri’ne yönelik olarak Galatasaray Meydanı’ndaki kısıtlamaların kaldırılması hususunda sizin ön açıcı bir rol üstlenmenizi diliyorum” ifadelerini kullandı.

“Umarım ilgililer, Demirtaş ve arkadaşlarının tahliyeleri engelleyerek utanç duyacakları bir noktaya sürüklenmez”

Okan Konuralp, “Sevgili Selahattin Demirtaş ‘Direnmek Güzeldir’ adlı öyküsünde ‘Yapmış olmaktan gurur duyacağınız çok fazla şey olmayabilir hayatınızda’ der ve ardından ‘Tersinden düşünün, yapmış olmaktan utanç duyacağınız şeyler varsa ne olacak peki’ diye sorar. Demirtaş’ın bu sorusundan esinlenerek, umarım AİHM’nin kararına istinaden Demirtaş ve arkadaşlarının tutsaklığı en kısa sürede sona erer; ilgililer tahliyeleri engelleyerek yapmış olmaktan utanç duyacakları bir noktaya sürüklenmez” diye konuştu.