(TBMM) – DEM Parti Mardin Milletvekili Beritan Güneş Altın, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde; “Bu bütçede uyuşturucuyla mücadeleye ayırdığınız oran yüzde 0,002. Yüzde 4,66 oranla gençlik başlığına fakat onun 3 katından daha fazlasını yüzde 15,04 oranıyla sporun geliştirilmesi ve desteklenmesine bütçe ayırdığınızı görüyoruz. Siz bu oranlarla birlikte 2026 yılı bütçesiyle bir kez daha bu bütçenin gençlerin değil sporun ve bahisin bakanlığı olduğunu ve aynı zamanda uyuşturucu ile mücadele etmeyeceğinizi, aynı zamanda barınma krizini çözmeyeceğinizi ve genç intiharların önlenmesi için mekanizma kurmayacağınızı halka ilan ediyorsunuz” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın 2026 bütçesi ve kesin hesabının görüşmeleri için toplandı.
Komisyonda konuşan DEM Parti Mardin Milletvekili Beritan Güneş Altın, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın çalışmalarının ve bütçesinin büyük bir kısmının spora ayrıldığını ve gençliğin Bakanlık çalışmalarından geride kaldığını belirtti. Altın, “Gençliğe bolca atfınız var ama gençliğe ayıracak bütçeniz yok” sözleriyle Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’a tepki gösterdi. Altın’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“24 milyon genç demek ülkenin dörtte biri demek. 2026 bütçesinde Türkiye’nin dörtte birine ayrılan bütçe gençliğe sürekli övdüğünüz ve Türkiye’nin dörtte birini oluşturan gençliğe merkezi bütçe içerisinde ayrılan miktarın oranı yüzde 1,47. Gençliğe bolca atfınız var ama gençliğe ayıracak bütçeniz yok Sayın Bakan.
“Bu bakanlığın adını ‘Gençlikle Spor Yapalım Bakanlığı’ zannediyorsunuz”
Daha kötüsü gençliğe ayrılan bu 1,47’lik kadük bütçenin tamamı da gençlere ayrılmış durumda değil. Zira gençlere ayrılan bütçenin tam 3 katından daha fazlası spora ayrılmış durumda. O da yetmemiş, gençlik için yapılan çalışmaların çoğu da spor odaklı, sporu geliştirme, gençlerle spor arasında bir bağ kurmakla ilgili. Bu bakanlığın adını karıştırıyor olabilirsiniz. Sanıyorum siz bu bakanlığın adını ‘Gençlikle Spor Yapalım Bakanlığı’ zannediyorsunuz. Ama bu bakanlığın adı Gençlik ve Spor Bakanlığı. Dolayısıyla bu karışıklığı gidermek gerekiyor.
Web sitenize baktık. Web siteniz tam bir spor kulübü web sitesi. Size bakıyorum, tam bir Spor Bakanlığı, spor kulübü, arkanızda da bir erkek kulübü görüyorum Sayın Bakan. Bu böyle olmaz. Web sitenizde de karşımızdaki ekibinizde de ne kadın var, ne genç kadın var, ne de genç var. Dolayısıyla bu bütçenin bu şekilde karşımıza gelmesi de tesadüf değil. Sporun bakanlığı haline gelmiş bu bakanlığı Gençlik Bakanlığı olarak düzeltilmesi, dönüştürülmesi gerekiyor. Çünkü sporun bakanlığı var bu ülkede ama gençliğin bakanlığı yok, çocuğun bakanlığı yok ve kadının bakanlığı yok. Bu da bu şekilde daha fazla kabul edilemez. Bu tamamen erkek egemen zihniyetle ve onun hobisi olan futbolla sporla ilişkili olduğunu da ifade etmek gerekiyor.
“2026 yılı bütçesiyle bir kez daha bu bütçenin gençlerin değil sporun ve bahisin bakanlığı olduğunu ilan ediyorsunuz”
Gençlerin en önemli problemlerinden birisi uyuşturucu değil mi? Her gün onlarca genç, ya uyuşturucu sebebiyle ölüyor ya da geleceğini kaybediyor. Fakat siz bu bütçede uyuşturucuyla mücadeleye ayırdığınız oran ne? Yüzde 0,002. Siz bu oranla neyi ilan ediyorsunuz biliyor musunuz? Siz bu oranla uyuşturucuyla mücadele etmeyeceğinizi ilan ediyorsunuz. Şimdi bu tablonun içerisindeki taksimata baktığımızda yüzde 4,66 oranla gençlik başlığına fakat tam olarak onun 3 katından daha fazla olarak yani yüzde 15,04 oranıyla sporun geliştirilmesi ve desteklenmesine bütçe ayırdığınızı görüyoruz Sayın Bakan. Bunu bu şekilde kabul etmemiz mümkün değil. Sporun geliştirilmesine ayrılan bütçenin yüzde 15,04 olması ve uyuşturucuyla ayrılan bütçenin yüzde 0,002’lerde kalmasını gençlere havale ediyoruz. Siz bu oranlarla birlikte gençlere, kamuoyuna ve bütün halka aynı zamanda şunları ilan ediyorsunuz. 2026 yılı bütçesiyle bir kez daha bu bütçenin gençlerin değil, sporun ve bahisin bakanlığı olduğunu ve aynı zamanda uyuşturucu ile mücadele etmeyeceğinizi, aynı zamanda barınma krizini çözmeyeceğinizi ve genç intiharların önlenmesi için mekanizma kurmayacağınızı halka ilan ediyorsunuz.
“Dört öğrenciden sadece biri yurtlarınızda barınabiliyor”
Dört öğrenciden sadece biri yurtlarınızda barınabiliyor Sayın Bakan. Ve genç intiharlarla mücadele etmek için bir mekanizmanız var mı diye bütçeye baktığımızda yalnızca 64 sosyal çalışmacı, 447 psikoloğun olduğunu görüyoruz. Ama tam bunların iki katı kadar da Diyanet personelinin bu mekanizmalarda yer aldığını görüyoruz. Bunun bize şu mesajı var: ‘Biz istihdam etmek istediklerimizi istihdam ederiz. Bu ülkede intiharları önleyecek olan mekanizmaların inşasında yer alacak olan bilimsel çalışmalar yapacak olan meslek gruplarını da bu mekanizmanın dışına atarız’ demektir.
KYK’ya bağlı 868 yurdun kapasitesi bir milyon dahi değil. Yani devlet sadece dört gençten birini ne yazık ki yurtlara yerleştiriyor. Anayasa’da geçen devletin temel ilkelerinden olan sosyal devlet ilkesi gereği gençlerin barınmasını sağlamak, temel ihtiyaçlarını gidermeyi sağlamak sizin asli göreviniz. Bu bir lütuf değil. Yurtlar kentteki öğrenci sayısını ne yazık ki karşılanmaktan çok uzak. Kampüse yakınlıkları hesaplanmadan planlanıyor. Kentin çeperlerine inşaa ediliyor. Yurtlarda insani olmayan şartlar kirlilik, hijyen problemleri, niteliksizlik, koğuş tipi barınma koşulları, güvenlik problemleri, sıcak su ve internet problemleri ile karşı karşıya kalıyorlar. Yani siz köşeye bir döşek atarak bir binanın yurt binası olacağını zannediyorsunuz ama yanılıyorsunuz.
“Gençler bursla dergi ve kitap alırlarsa da çay, kahve ve yemek yemiyorlar”
Lisans öğrencileri için asgari ücretin yüzde 13,5’i olan 3 bin liraya layık görüyorsunuz gençleri. Bir öğrenci başka hiçbir şey yapmasa dahi sadece yemekhane ücretlerinin ortalama 50 TL olduğunu düşünürsek ay boyunca toplam 60 kez yemek yiyebiliyor. Yani bu günde üç öğün bile etmiyor. Ay boyunca 20 kere tavuk döner yiyebiliyorlar, 30 kere kahve içebiliyorlar, ayda beş kitap alabiliyorlar ve sadece beş dergi edinebiliyorlar. Eğer dergi ve kitap alırlarsa da çay, kahve ve yemek yemiyorlar. Yani 3 bin lira gençlerin hiçbir giderini karşılamaya yetmiyor. Bizler öğrenim kredilerinin ve burslarının en az 10 bin lira olması gerektiğini, ayrıca kredinin de bir utanç olduğunu ve acilen bütün öğrenim kredilerinin de bursa dönüşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gençlerin yüzde 41’i yurt dışında yaşamak istiyor. Çünkü politik baskılar var, işsizlik var, düşük ücretli, güvencesiz iş yaşamı var. Ve aynı zamanda gençlere yönelik baskılar var, siyasi eğilimler var. Ve gençler özgür olamadıkları cinsiyetçi, ifade özgürlüğüne kapalı, nefret ve ayrımcılık, geleceksizleştirme ve kimliksizleştirme ortamında ne yazık ki göç etmeyi tercih ediyorlar.”

