Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

17 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan müteahhit Mehmet Özkan: “Hatay yerle bir oldu, deprem Allah’tan geldi, bir suçum yok. TOK projelerine devam ediyorum”

Hatay’da 6 Şubat depremlerinde 51 kişinin öldüğü Cemil Çapar Apartmanı davasında karar açıklandı. Mahkeme, 6 sanığa “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 17 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı, bir sanık ise beraat etti. Tutuklu yargılanan müteahhit Mehmet Özkan, hakkındaki iddiaların “senaryo” olduğunu savundu ve “Hatay yerle bir oldu, deprem Allah’tan geldi, bir suçum yok” dedi. Özkan, “halen TOKİ projelerine devam ettiğini” belirterek, “boşuna tutuklu kaldığını” ileri sürdü.  

Hatay'da 6 Şubat depremlerinde 51 kişinin öldüğü Cemil Çapar Apartmanı

Haber: Burcu Özkaya GÜNAYDIN

(HATAY) – Hatay’da 6 Şubat depremlerinde 51 kişinin öldüğü Cemil Çapar Apartmanı davasında karar açıklandı. Mahkeme, 6 sanığa “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 17 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı, bir sanık ise beraat etti. Tutuklu yargılanan müteahhit Mehmet Özkan, hakkındaki iddiaların “senaryo” olduğunu savundu ve “Hatay yerle bir oldu, deprem Allah’tan geldi, bir suçum yok” dedi. Özkan, “halen TOKİ projelerine devam ettiğini” belirterek, “boşuna tutuklu kaldığını” ileri sürdü.

6 Şubat depremleri sırasında, Hatay’ın Antakya ilçesine bağlı Gazi Mahallesi’nde bulunan Cemil Çapar Apartmanı yıkıldı. Enkaz altında kalan bina sakinlerinden 51 kişi hayatını kaybetti. Binanın yıkılmasının ardından çıkan yangın nedeniyle bazı kişilerin naaşlarına ulaşılamadı.

Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı, apartmanın yıkılmasına ilişkin müteahitler Mehmet Özkan ve Yusuf Özkan, şantiye şefi ve statik proje müellifi Mehmet Güçlü, yapı denetim firmasının yetkilileri Habib Turhaner ve Bülent Kimyon, statik proje ve uygulama denetçisi Mehmet Tokdemir, kontrol elemanı Levent Numanoğlu hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis istemiyle dava açtı.

Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen dokuzuncu duruşmaya tutuklu Mehmet Özkan ile Mehmet Güçlü SEGBİS aracılığıyla katılırken, depremde yakınlarını kaybeden aileler ve taraf avukatları mahkeme salonunda hazır bulundu.

“Hem mezar hem adalet arıyorum”

Depremde yakınlarını kaybeden müşteki Mustafa Fansa, “Bir bölgede zemin sorunu varsa tek bina yıkılmaz” diyerek, bölgede sadece Cemil Çapar Apartmanı’nın yıkıldığına dikkat çekti ve sorumluların cezalandırılmasını talep etti.

Bir başka müşteki ise 21 kişiyi sağ çıkardığını belirterek, kurtardığı kişilerin binanın 7–8 saniyede yıkıldığını söylediğini aktardı. Anne ve babasını kaybeden, cenazelerine dahi ulaşamayan müşteki Yiğit Göktuğ ise hem mezar hem de adalet aradığını vurgulayarak, ihmali olan herkesin yargılanmasını istedi.

Adana’daki “olası kast” kararını örnek gösterdi

Bir müşteki avukatı, etraftaki tüm binaların ayakta durduğunu belirterek, aynı zemin içinde tek bir binanın yıkılmasının, bu işin olası kasttan çıktığının göstergesi olduğunu savundu. Bilirkişi raporlarının kusurları gözler önüne serdiğini belirten avukat, binanın depremden değil, ihmalden yıkıldığının altını çizdi.

Adana’daki Alpargün Apartmanı davasını emsal gösteren bir başka müşteki avukatı ise, “50’yi aşkın insan vefat etti. Bu binada taksir değil, kasıt vardır” dedi.

Müşteki avukatı Seher Eriş ise davada büyük çelişkiler olduğunu ifade etti. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin raporunda C8 kalitesinde beton kullanıldığı yazarken, sanık müdafilerinin itirazı üzerine alınan ek raporda C8 olan beton kalitesinin C20’ye çıktığını kaydetti ve “C8 kalitesinin C20’ye çıkması mümkün değildir, bu bilime dahi aykırıdır…” diye konuştu. Eriş ayrıca, 51 kişinin hayatını kaybettiği dosyada üç sanığın duruşmalara hiç gelmediğine dikkat çekerek, mazeretsiz katılmamanın soru sorma haklarının ellerinden alınmasına neden olduğunu belirtti.

Müteahhit: “TOKİ projelerine devam ediyorum”

Tutuklu yargılanan müteahhit Mehmet Özkan, hakkındaki iddiaların “senaryo” olduğunu savundu ve binanın yıkılma nedeninin doğalgaz patlaması ve çıkan yangın olduğunu öne sürerek, “Bina projeye uygun yapıldı. Ben yokken alınan beton örneğini kabul etmiyorum. Yeni raporda C30 çıkmış. C20 kullanılması gerekirken ben C30 kullanmışım. Hatay yerle bir oldu, deprem Allah’tan geldi, bir suçum yok” dedi. Özkan, “yüz bina yaptım, yan binalar da benimdi, onlar yıkılmadı” iddiasında bulundu ve “halen TOKİ projelerine devam ettiğini” belirterek, “boşuna tutuklu kaldığını” ileri sürdü.

Sanık Mehmet Güçlü ise 26 yıllık inşaat mühendisi olduğunu, şantiye şefi değil statik projeyi yaptığını, ancak dosyada adının şantiye şefi olarak geçtiği için tutuklu olduğunu söyledi.

6 sanığa 17 yıl 6 ay hapis cezası, bir sanık beraat etti

Mahkeme heyeti, müteahhitler Mehmet Özkan ve Yusuf Özkan, şantiye şefi ve statik proje müellifi Mehmet Güçlü, yapı denetim firmasının yetkilileri Habib Turhaner ve Bülent Kimyon ile kontrol elemanı Levent Numanoğlu hakkında, “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 17 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verildi. Statik proje ve uygulama denetçisi Mehmet Tokdemir ise beraat etti.

“Bu yargılama sürecinde çok fazla eksiklik, hukuka aykırılık vardı”

Duruşma sonrası süreci değerlendiren müşteki avukatı Seher Eriş, Cemil Çapar Apartmanı’nın 6 Şubat 2023 depreminde tanık ve enkazdan çıkan insanların anlatımlarına göre 8 saniyede yıkıldığını, yıkımın ardından günlerce süren yangın nedeniyle ailelerin yakınlarının naaşlarına ulaşamadığını belirtti. Eriş, davada çok sayıda eksiklik ve hukuka aykırılık bulunduğunu, dosyaya son anda giren bir belgenin dahi sorgulanamadan karar verildiğini ifade ederek, çevredeki diğer binalar ayakta dururken Cemil Çapar Apartmanı’nın cadde üzerindeki yıkılan tek bina olmasının dikkat çekici olduğunu vurguladı.

Cemil Çapar Apartmanı dosyasında Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi’nden alınan bilirkişi raporlarında ciddi çelişkiler bulunduğunu vurgulayan avukat Eriş, beton kalitesinin bir raporda C8, aynı heyetin sonraki raporunda ise C20 olarak değerlendirilmesinin maddi gerçeğin ortaya çıkarılmadan karar verildiğini gösterdiğini söyledi. Eriş, şöyle konuştu:

“Bu dosyadaki müteahhit, savunmalarında ‘depremin Allah tarafından geldiğini ve kendisinin bir şey yapamayacağını’ bu şekilde izah ediyordu. Hatta o kadar ileri gitti ki, bir celsede başkaca ‘zayiat’ının olmadığını ifade etti. Ölen insanlardan ‘zayiat’ olarak bahsediliyordu. Oysa biliyoruz ki bu müteahhidin Antakya’da başka yıkılan ve yıkılması sebebiyle bu binalarda hayatını kaybeden insanlar da vardı. Duruşma heyetine biz bunu defaatle bildirdik. Her celsede yalan beyanda bulunan bu müteahhidin başkaca dosyaları, bu dosyaya getirilmedi, incelenmedi; eksikliklerden ilki buydu. Bu husus, karar aşamasında yapılacak indirimler bakımından önemliydi. Ancak bu kadar basit ve açık bir konu ne yazık ki dikkate alınmadı ve neticede verilen kararda bu müteahhit hakkında indirim yapılmış oldu.”

“Cemil Çapar Apartmanı’nda şantiye şefinin olmadığını yeni öğrendik”

Dosyada şantiye şefi sıfatıyla yargılanan kişinin aynı zamanda statik projeci ve mühendis olduğunu belirten Eriş, 2008 yönetmeliğine göre şantiye şefi bulunmasının zorunlu olduğunu; ancak dosyaya bugün giren ve ellerine yeni ulaşan, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden alındığı iddia edilen belgede Cemil Çapar Apartmanı’nın şantiye şefinin olmadığı kaydını gördüklerini ve bu belgenin gerçekliğini dahi tartışamadan karar verildiğini vurguladı. Eriş, bazı sanıklar hakkında “bilinçli taksir”den indirimli 17 yıl 6 ay hapis cezası verildiğini, bir kişinin ise beraat ettiğini ifade etti.

“Cezasızlık kültürü yaratılmak isteniyor”

Eriş, Adalet Peşinde Aileleri Platformu olarak Meclis’te görüşülmeye başlanacak 11. Yargı Paketi’nin 27. maddesiyle ilgili bir kampanya süreci yürüttüklerini belirterek, şöyle konuştu:

“Bu yargı paketinin 27’nci maddesi bize şunu gösteriyor: 2023’ün temmuz ayından önceki süreci de kapsayacak şekilde bir cezasızlık kültürü yaratılmak isteniyor. Tabii ki bu madde yasalaşırsa, deprem davalarında yargılanan kişiler hukuka uygun bir şekilde cezalandırılmadan toplum içine karışacak ve yeniden inşa etmeye başlayacak.

Bugün Cemil Çapar Apartmanı’nın müteahhidi Mehmet Özkan, ‘Ben devlete iş yapmaya devam ediyorum, TOKİ ihalesi alıyorum’ deme cesaretinde bulunuyor. Bu kişi bugün ‘bilinçli taksir’ suçundan 17 yıl 6 ay ceza aldı. Şunu merak ediyoruz: Kamu güvenliğini, toplum sağlığını tartışıyorsak, bu TOKİ’leri kimler inşa ediyor? Cemil Çapar Apartmanı’nın müteahhidi olan Mehmet Özkan ve Özkan kardeşler herhangi bir TOKİ ihalesi yapıyorlar mı; yapıyorlarsa bu çok ciddi bir denetim sıkıntısıdır.

27. madde yasalaşırsa, ifade ettiğimiz gibi 17 yıl 6 ay gibi görünen bu ceza, yapılan indirimler ve denetim süreçleriyle birlikte çok kısa bir süre cezaevinde kalınmasına yol açacaktır. Dolayısıyla bunun adı aslında cezasızlıktır. Deprem olur, binaları inşa edenler şantiye şefinin kim olduğunu bilmez; ‘Ben şantiye şefini hatırlamıyorum’ der, ölen insanlara duruşma salonlarında ‘zayiat’ denir.

Sonra bu kişiler aftan yararlanarak tekrar sokaklara çıkar, yeni binalar ve güçlendirmeler yapar; yeniden bizlerin, çocuklarımızın oturacağı binaları inşa edebilirler. Her celsede vergi rekortmeni olduğunu söylüyordu bu kişi, nüfuzuna güvenerek savunmalar yapıyordu. Bu şekilde kamu güvenliği sağlanmaz, yargılama yapılmaz. Bu şekilde bir yasa tasarısıyla, yargılanması ve ceza alması gereken kişilerin toplum içine karışmasını sağlayacak düzenlemelere bu kadar kolay imza atılamaz. Bu yanlıştan dönülmeli. Bu kadar rahat af yasası çıkarmamanız gerekiyor.”