Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

TPI işçileri, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne yürüdü: “Buraya Türkiye işçi sınıfının onurunu savunmaya geldik”

ABD merkezli TPI Composites fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, Söğütözü Metrosu’ndan ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne yürüdü. Yürüyüşün ardından bir basın açıklaması yapan işçiler, “Biz buralara dilenmeye gelmedik; hakkımız olanı talep etmeye, alana kadar vazgeçmeyeceğimizi haykırmaya, mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimizi, boyun eğmeyeceğimizi göstermeye geldik. Bugün buraya yalnız 2 bin 300 TPI işçisini değil tüm Türkiye işçi sınıfının onurunu savunmaya geldik” dedi.

ABD merkezli TPI Composites fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, Söğütözü

(ANKARA)- ABD merkezli TPI Composites fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, Söğütözü Metrosu’ndan ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne yürüdü. Yürüyüşün ardından açıklama yapan işçiler, “Biz buralara dilenmeye gelmedik; hakkımız olanı talep etmeye, alana kadar vazgeçmeyeceğimizi haykırmaya, mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimizi, boyun eğmeyeceğimizi göstermeye geldik. Bugün buraya yalnız 2 bin 300 TPI işçisini değil tüm Türkiye işçi sınıfının onurunu savunmaya geldik” dedi.

Rüzgâr türbini kanadı üreten Amerikalı TPI Composites’in İzmir’de Menemen Maltepe Organize Sanayi Bölgesi’ndeki T1 ve Çiğli Sasalı’daki T2 fabrikalarında çalışan işçiler, 13 Mayıs’ta toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle greve çıktı.

İşçilerin ağustosta fabrikanın “borç krizi” nedeniyle ABD’deki iflas mahkemesine başvuru yaptığını duyurmasının ardından İzmir’de 2012 yılından bu yana üretim yapan, 2 bin 800 işçinin çalıştığı firmanın Eylül ayında el değiştirdiği ifade edildi ve geçen haftalarda da işçiler, işten çıkarıldıklarını duyurdu.

Greve devam eden işçiler, Söğütözü Metrosu’ndan ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne yürüdü. Yürüyüşe EMEP Milletvekili Sevda Karaca, Devrimci Partililer ve Türkiye İşçi Partililer de destek verdi. Yürüyüşün ardında işçiler basın açıklaması yaptı. Açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Bizler, tam 6 aydır grevde olan TPI Composites işçileriyiz. Bir Amerikan tekeli olan TPI’da, düşük ücretlerle, kimyasalların ve olumsuz çalışma koşullarının içinde yıllar boyunca çalıştık. Neredeyse her toplu sözleşme sürecinde olduğu gibi, bu toplu sözleşme sürecinde de bize düşük zam dayatıldı. Biz de hakkımız olanı almak için yasal hakkımızı kullandık ve greve çıktık.

Tüm bu süreç boyunca eylemler yaptık. Daha önce de Ankara’ya geldik, Meclis ve bakanlık nezdinde girişimlerde bulunduk. Bize, üç bakanlığın bu işi çözmek için koordineli biçimde çalışacağı söylendi ama o günden bu yana hiçbir adım atılmadı. Sesimizi duyurmak, bir Amerikan tekelinin bu haksız, hukuksuz ve keyfi uygulamasına karşı taleplerimizi iletmek için İzmir Valiliği’ne gitmek, sesimizi oradan duyurmak istedik; ancak önümüz barikatlarla kesildi. Yine yakın zamanda bir grup arkadaşımız Türk-İş Genel Merkezi ile görüştü. Türk-İş Başkanı ile birlikte Çalışma Bakanlığı ile yapılan görüşmede bize ‘yapılacak bir şey yok’ denildi. Şimdi buraya, ülkemizde yıllardır bulunan, bizim sırtımızdan zenginleşen, bizim emeğimizle büyüyen bu tekelin asıl sahibi olan Amerikan devletinin kapısına geldik.

“Bu ülkenin kurumları yöneticilerinin biz işçilere söyleyeceği bir sözü yok mudur?”

Biz buralara dilenmeye gelmedik; hakkımız olanı talep etmeye, alana kadar vazgeçmeyeceğimizi haykırmaya, mücadeleden asla vazgeçmeyeceğimizi, boyun eğmeyeceğimizi göstermeye geldik. Herkes bilmelidir ki bu mücadele bizim için sadece bir hak mücadelesi olmaktan çoktan çıkmıştır. Bizim için aynı zamanda onurumuzu yalnız kendi onurumuzu değil ülke işçi sınıfının onurunu savunma mücadelesine dönüşmüştür. Bugün buraya yalnız 2 bin 300 TPI işçisini değil, tüm Türkiye işçi sınıfının onurunu savunmaya geldik. Buradan, Ankara’dan, Çalışma Bakanlığı’na sesleniyor ve bir kez daha soruyoruz: Grevde olan bir işletmede işçi çıkarmak, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre yasakken nasıl oluyor da TPI ve onun tarafından kurulduğu açık olan bu şirket bizi işten çıkarıyor? Üstelik işten çıkardığı işçilerin hakları, gelecekleri konusunda hiçbir açıklama yapmama hakkını ve cüretini kendinde bularak. Bu pervasızlık, bu kanun, yasa, hak hukuk tanımazlık. Bu cüret nereden geliyor? Bu adamlar bu gücü nereden buluyor? Bu ülkenin kurumları yöneticilerinin biz işçilere söyleyeceği bir sözü yok mudur?

“Sendikamız işçileri sahipsiz bıraktı”

Aylardır süren bir grevin içinden geliyoruz. Birçok arkadaşımız, grevin başından beri ağır ekonomik sorunlar yaşıyor. Ancak bu sorunlar, greve sahip çıkmaktan, sendikamızla birlikte aldığımız bu kararın arkasında durmaktan bizi alıkoymadı. Ama herkes takdir eder ki artık grevimiz 6. ayında ve birtakım ayak oyunlarıyla haklarımız artık tamamen gasp edilmek isteniyor. Ne yazık ki üyesi olmaktan onur duyduğumuz, şanlı bir mücadele geçmişine sahip sendikamızın yöneticilerinin bu süreçte biz işçileri sahipsiz bıraktığı gerçeğini sizlerle paylaşmak zorundayız. Sendika yöneticileri ya da avukatları, yaşanan bu süreç boyunca ne de önümüze elle tutulur bir eylem programı, bir hak tatmin edici bir açıklama yaptılar alma mücadelesi koydular. Daha da kötüsü, bugün buradaki eylemimiz, yıllarca üyesi olduğumuz sendikanın yöneticileri tarafından desteklenmiyor. Oysa bu eylem kararını alan, bizzat sendika şube yöneticilerinin bulunduğu ortamda seçilen komitemizdir. Biz bugün buraya, bize destek veren işçilerin, emekçilerin, ilerici ve devrimci kurumların desteğiyle geldik. Bu desteği bize sağlayan tüm sınıf dostlarımıza sizin huzurunuzda bir kez daha teşekkür ediyoruz. Buradan, Amerikan Büyükelçiliği önünden sendika merkez ve şube yöneticilerine bir kez daha hatırlatıyoruz. Üyesi neredeyse bir sendika oradadır. Sendikalar siz yöneticilerin değil, biz işçilerin örgütüdür. Sizin göreviniz, bizlerin haklı mücadelesine sahip çıkmaktır. Bunu yapacak güç ve iradeye sahip değilseniz, yapmanız gereken bulunduğunuz koltukları derhal terk etmektir. Aksi takdirde, yalnız bizim mücadelemize değil, tüm işçi sınıfına ve özellikle de Petrol-İş’in kendi mücadele tarihine leke sürmüş olursunuz. Biz buraya sendikamızı kararlamak için değil, tam da ona sahip çıkmak için geldik.

“Birlikte mücadele edeceğiz, birlikte kazanacağız”

Diyoruz ki: Birlikte mücadele edeceğiz, birlikte kazanacağız. Sefalete, yoksullu ücretlere, işten atmalara, sendikal hakların gaspına, sömürüye ve baskıya teslirodayacağız. Bugün burada Amerikan Büyükelçiliği önündeyiz. İsterlerse kendileriyle görüşeceğiz, haklı mücadelemizi anlatacağız. Bir Amerikan tekelinin yıllarca emeğimizi sömürüp, sonra da haklarımızı gasp ederek kaçıp gitmesine izin vermeyeceğimizi kendilerine ileteceğiz. Bundan sonra da eylemlerimiz sürecek. Bu ülkeyi sermaye için dikensiz gül bahçesi olarak görenler; bizleri posamız çıkıncaya kadar sömürenler; şimdi de içimizi yakan, ikisi çocuk 6 kadın kardeşimizin ölümüne yol açan son olayda olduğu gibi, bizi göz göre göre ölüme itenler bilsinler ki: Biz işçi sınıfıyızı güçlü olan, haklı olan biziz! O yüzden biz kazanacağız. İşçilerin birliği sermayeyi yenecek. Yaşasın TPI direnişimiz, yaşasın işçilerin ve emekçilerin birleşik mücadelesi.”