(İZMİR) – KESK İzmir Şubeler Platformu ve Tüm Emeklilerin Sendikası İzmir Şubeleri, açıklanan enflasyon rakamları üzerinden TÜİK’e tepki gösterdi. KESK Dönem Sözcüsü Nafiz Ceylan, TÜİK yetkililerine gerçek veriler üzerinden enflasyon açıklanması çağrısında bulunarak “Kanunun kendilerine yüklemiş olduğu görevleri kötüye kullandıkları gerekçesiyle haklarında suç duyurusunda bulunmaya devam edeceğimiz ve yine görevlerini kötüye kullandıklarından dolayı haklarında dava açarak, hukuki yollardan da haklarımızı aramaya devam edeceğiz” dedi.
KESK İzmir Şubeler Platformu ve Tüm Emeklilerin Sendikası İzmir Şubeleri, “TÜİK Sayesinde iki yakamız bir araya gelmiyor” başlıklı basın açıklaması yaptı. TÜİK’in enflasyon verilerini belirlemede şeffaf bir süreç yürütmemesi ve enflasyonu düşük göstermemesinin emekçi ve emeklileri her geçen gün daha da yoksullaştırdığını belirten sendika üyeleri, “TÜİK elini cebimizden çek” yazılı pankart açarak taleplerini dile getirdi.
Açıklamayı yapan KESK Dönem Sözcüsü Nafiz Ceylan, TÜİK yöneticilerini görevlerini kötüye kullanmama konusunda uyarırken yargı yolunu işaret etti.
“TÜİK’i tüm illerde protesto ediyoruz”
2025 bütçe görüşmelerini işaret eden Ceylan, TÜİK rakamlarıyla emekli ve emekçilere düşük ücretlerin yolu açıldığını belirterek şunları söyledi:
“2025 yılının bütçe görüşmeleri 15 Ekim itibarıyla TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlayacaktır. Ancak iktidar tarafından 5 Eylül 2024 tarihinde açıklanan Orta Vadeli Programda (OVP) belirlenen kıstaslarda bir bütçe hazırlayacağını, dolayısıyla emekçi ve yoksul düşmanı ve sermaye yanlısı ekonomik programa sadık kalacağını ilan etmiştir. Biz emekçiler, yoksulluk halk kesimleri itiraz etmedikçe, hakkımız olanı istemedikçe daha fazla yoksullaşmaya devam edeceğiz. Bunun için iktidarın ekonomik programından mağdur olan bizler, iktidarın bizlere düşük ücret vermede bir aparat olarak kullandığı TÜİK’i tüm illerde protesto ediyoruz. Bunun için bir kez daha TÜİK Başkanı, başkan yardımcıları ve diğer sorumluları kanunun kendilerine verdiği sorumluluk çerçevesinde davranmaya, iktidarın beklentilerine göre değil, piyasanın gerçekliğine uygun enflasyon verilerini açıklamaya davet ediyoruz. Aksi takdirde, haklarında bulunduğumuz suç duyurularına karşı yargının tarafgir davranması kendilerini kurtarmaya yetmeyecektir.
Alım gücünün azaldığını rakamlarla ortaya koydu
Bu iktidar iş başına gelme koşullarını hazırlayan 2001 krizi ortamında; yani bugünkü iktidarın eski Türkiye denilen dönemde ortalama bir kamu emekçisi, asgari ücretin 2,92 katı ücret alırken bugün ancak 2,01 katını alabilmektedir. Aynı dönemde ortalama bir kamu emeklisi asgari ücretin 2,67 katı maaş alırken bugün ağırlıkla asgari ücret ve asgari ücretin altında ancak maaş alabilmektedir. İktidarın dilinden düşürmediği o eski Türkiye’de asgari ücret alan bir emekçi, aldığı ücretle 12 çeyrek altın alabilmekteydi. Diğer bir deyişle bu iktidarın sürekli kötülediği eski Türkiye’de ortalama bir kamu emekçisi aldığı maaşla 24 çeyrek altın, kamudan emekli olan bir emekçi aldığı maaşla 20 çeyrek altın alabiliyorken, 2024 Ağustos’ta ise bir kamu emekçisi aldığı maaşla 8,85 çeyrek altın, kamudan emekli olan bir emekçi aldığı maaşla 3,81 çeyrek altın alabiliyorken, asgari ücret alan bir emekçi ancak 3,68 çeyrek altın alabilmektedir. 2003 yılında en düşük emekli maaşı asgari ücretin yüzde 47 daha fazla iken, bugün ise 12 bin 500 lira olan en düşük emekli maaşı asgari ücretin yüzde 36’sı bile değildir.”
“Enflasyon verileriyle alın terimizin hakkı olan ekmeğimiz soframızdan çalınıyor”
TÜİK’in enflasyon verilerini belirlemede şeffaf süreç yürütmediğini ifade eden Ceylan, TÜİK yetkililerini görevlerini kötüye kullanma noktasında uyararak şunları kaydetti:
“TÜİK sayesinde iki yakamız bir araya gelmiyor. İktidar bir taraftan yapıp uygulamaya koyduğu bütçelerde bizlere daha az kaynak ayırırken, diğer taraftan bizlerin düşük gelirler elde etmemizde bir aparat olarak kullandığı TÜİK’e piyasa gerçekliğinden uzak enflasyon oranları açıklatarak, düşük ücret politikasını hayata geçirdi ve bizler sürekli bir şekilde yoksullaştık. Bizler biliyoruz ki, TÜİK yönetimi kanunun kendisine verdiği yetki ve sorumluluk çerçevesinde görevini yerine getirseydi, içinde bulunduğumuz yoksulluğu bu kadar derin yaşamayacaktık. Bir yandan TÜİK’in uzun yıllardır piyasa gerçekliğinden uzak, iktidarın düşük ücret politikalarıyla uyumlu enflasyon verileriyle alın terimizin hakkı olan ekmeğimiz soframızdan çalınıyor bir yandan da temel insan hakları içinde yer alan ve ücretsiz olarak verilmesi gereken sağlık hakkı, eğitim hakkı ve nitelikli kamusal hizmetler ulaşılamaz hale getirilerek, ağır vergilerle de kronik olarak yoksullaştırılıyoruz.
“Hukuki yollardan da haklarımızı aramaya devam edeceğiz”
İlgili yetkililerin 2022’den beri açıklamaktan imtina ettikleri gıda fiyatları verilerini düzenli bir şekilde kamuoyunla paylaşmaya ve piyasada oluşan gerçek veriler üzerinden enflasyon oranlarını açıklamaları gerektiğini kendilerine hatırlatıyoruz. Aksi takdirde, iktidarla birlikte bizleri yoksullaştırmak üzere veri paylaşmamalarını sürekli teşhir edeceğimizi ve kanunun kendilerine yüklemiş olduğu görevleri kötüye kullandıkları gerekçesiyle haklarında suç duyurusunda bulunmaya devam edeceğimizi ve yine görevlerini kötüye kullandıklarından dolayı haklarında dava açarak, hukuki yollardan da haklarımızı aramaya devam edeceğiz.”