Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Doğaya Adalet Çağrıcıları” adı altında toplanan sivil toplum kuruluşlarından ‘çevre davaları’ için imza kampanyası… “Doğa İçin Adalet”

Türkiye genelinde 125 sivil toplum kuruluşu ve meslek örgütü, “Doğaya Adalet Çağrıcıları” adıyla kent ve çevre davalarındaki yüksek maliyetleri gündeme taşıyan imza kampanyası başlattı. Kampanyaya ilişkin yapılan basın açıklamasında konuşan Egeçep Sözcüsü Arif Ali Cangı, kent ve çevre davalarında masrafların devlet tarafından karşılanması çağrısında bulundu.

Türkiye genelinde 125 sivil toplum kuruluşu ve meslek örgütü, “Doğaya

(İZMİR) – Türkiye genelinde 125 sivil toplum kuruluşu ve meslek örgütü, “Doğaya Adalet Çağrıcıları” adıyla kent ve çevre davalarındaki yüksek maliyetleri gündeme taşıyan imza kampanyası başlattı. Kampanyaya ilişkin yapılan basın açıklamasında konuşan Egeçep Sözcüsü Arif Ali Cangı, kent ve çevre davalarında masrafların devlet tarafından karşılanması çağrısında bulundu.

Türkiye genelinde tarım ve orman alanları ticari faaliyetler için zarar görmeye devam ederken 125 sivil toplum kuruluşu ve meslek örgütü, “Doğaya Adalet Çağrıcıları” adıyla kent ve çevre davalarındaki yüksek maliyetleri gündeme taşıyan “Doğa İçin Adalet” kampanyasını başlattı.

Kampanya kapsamında bugün Konak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde imza standı kuruldu ve “Doğaya adalet çağrısı” başlığıyla basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya, imzacı kuruluşlardan İzmir Tabip Odası ve İzmir Barosu’ndan da destek geldi.

Kampanya katılımcısı 125 kurum adına ortak basın açıklamasını çevre avukatı ve Egeçep Sözcüsü Arif Ali Cangı yaptı. Cangı, kent ve çevre davalarında masrafların devlet tarafından karşılanması çağrısında bulundu.

Cangı: Anayasanın yüklediği ödevi yerine getirmek imkânsız hale geldi

Sermaye için yapılan ekokırım suçları, ekolojik yıkımlar yeryüzündeki yaşamın devamını tehlikeye attığını ifade eden Cangı, şunları söyledi:

“Stockholm Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı Sonuç Deklarasyonunun 1.maddesiyle ‘İnsanın bugünkü ve gelecek nesiller için çevreyi korumak ve geliştirmek için ciddi bir sorumluluğu olduğu” kabul edildi. Buna paralel olarak T.C. Anayasası’nın 56. Maddesi, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını güvence almanın yanında, devlete ve yurttaşa çevreyi geliştirme, çevre sağlığını koruma ve çevre kirlenmesini önleme ödevini yükledi. Uluslararası ve ulusal hukukun yüklediği bu ödevi yerine getirebilmek için önünde sonunda yargıya başvurmak gerekiyor. Gelin görün ki; kamusal yönü olan bu davaların mali yükü katlanılamaz hal aldı. Milyonlara ulaşan keşif ve bilirkişi incelemesi masrafları, her geçen gün artan harç ve diğer giderler ile davanın kaybedilmesi halinde, devlet memuru olan idare vekiline ödenmek zorunda kalınan avukatlık ücretleri ile Anayasanın yüklediği ödevi yerine getirmek imkânsız hale geldi.”

“Adalete erişim yolunun açılması gerekir”

Dava maliyetlerinin ‘adalete erişim’ önünde engel olduğunu ifade eden Cangı, “Katlanılamaz ve karşılanamaz boyutlara ulaşan yargılama giderleri, hak arama özgürlüğünü ve adalete erişimi engelliyor. Oysa bu sorunu bertaraf edecek, çevre hakkına ilişkin ‘Çevresel Bilgiye Erişim, Karar Vermede Halkın Katılımı ve Yargıya Başvuru’ konulu Aarhus Sözleşmesi adlı uluslararası hukuk metni var. Sözleşme, çevresel bilgiye erişimi, karar alma süreçlerine katılımı, kararların yargısal denetimini güvenceye alıyor. Bu önemli sözleşme, ne yazık ki Türkiye tarafından bir türlü imzalanmadı. Sözleşme imzalanmamış olsa da düzenlemeleri, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından uluslararası çevre hukukunun genel ilkeleri olarak değerlendiriliyor. İnsan ve diğer canlıların sağlıklı yaşam hakkının korunabilmesi için kapanan adalete erişim yolunun açılması gerekir” dedi.

“Aarhus Sözleşmesi’nin yürürlüğe konulmasını istiyoruz”

Ortak talepleri sıralayan Cangı, “Kent ve çevre hakkının, doğal ve kültürel varlıkların, tüm ekosistemin korunmasına ilişkin davaların harç ve masraflarıının, anayasal ödevi olan devlet tarafından karşılanması Bunun Anayasal güvence altına alınması için ‘Çevresel Bilgiye Erişim, Karar Vermede Halkın Katılımı ve Yargıya Başvuru’ konulu Aarhus Sözleşmesi’nin bir an önce imzalanıp, usulüne uygun yürürlüğe konulmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Yılmaz: “Sağlıklı bir çevrede yaşamak hepimizin hakkı”

Kampanyaya ilişkin konuşan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, şöyle konuştu:

“Ne yazık ki ülkemiz bu kampanyayı yapmak zorunda olduğumuz bir ülke haline getirildi. Artık yurttaşlar ve çevreciler, doğayı birilerinden korumak zorunda bırakıldı. Adalete erişim ekonomik anlamda yurttaşları çöküntüye uğratacak kadar ağırlaştı. Oysa sağlıklı bir çevrede yaşamak hepimizin hakkı. Çevre, doğa ve iklim değişikliği konusunda o kadar olumsuz bir bakış açısı var ki bu alanda mücadele eden arkadaşlarımız suçlu ilan edildiler. Artı Türkiye’nin her yerinde doğanın katledildiğini çok yakından görüyoruz.Hukuk kurumları olarak bu davalarda taraf olma taleplerimiz çoğunlukla ilgili mahkemelerce reddediliyor. Hukuksuzluk nerede olursa olsun biz mücadelemize devam edeceğiz.”

“Egosistem; ekosistemimizi bozuyor”

İzmir Tabip Odası Başkanı Yüce Ayhan ise, “Yerleşik dünya düzeni, bize toplumun sadece belirli kesimlerini odağına aldığı bir egosistem dayatıyor. Bu egosistem; ekosistemimizi bozuyor, sağlığımızı bozuyor, doğamızı tahrip ediyor, yaşam hakkımızı tehdit ediyor Biz, doğa için yapılan mücadeleyi yaşam hakkı için verilen bir mücadele olarak görüyoruz. Bu mücadeleyi sürdüreceğiz” diye konuştu.

İmza kampanyası sona erdiğinde toplanan imzalar TBMM’ye sunulacak.