Haber: Ahmet ÜN – Kamera: İsmet MİKAİLOĞULLARI
(DİYARBAKIR) – DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Diyarbakır’da belediye eş başkanlarıyla yaptığı toplantıda, yerel yönetimlere ayrımcılık yapıldığını ifade ederek, “Kürt sorunu nedir? Kürt sorunu İller Bankası’dır. İller Bankası’nın yaklaşımıdır. Cezaevlerindeki gözlem kuruludur. Kürt sorunu DEM partili olduğu için projesi engellenen belediyelerdir” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, Diyarbakır’da DEM Partili belediye eş başkanlarıyla toplantı gerçekleştirdi. Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’nde yapılan toplantının açılış konuşması DEM Parti Eş genel Başkanı Tuncer Bakırhan tarafından yapıldı.
Bakırhan, cezaevlerinin idare ve gözlem kurulularının siyasi tutuklulara yönelik verilen kararların hatalı olduğunu belirterek, “Bu cezaevi idare gözlem kurulları çok ilginçtir. Neye hizmet ettiklerini anlamak zor. Çözümü tartıştığımız bir süreçte seçilmiş arkadaşlarımızı, siyasi tutsakları bilerek cezalandırmaları, şartlı salıvermeden yararlanmalarını engellemeleri, infazlarını yakmalarını bir araştırıp incelemek gerekiyor. Bunlar başka bir şeye hizmet ediyorlar. Bir an önce bu akıl tutulmasından vazgeçilmesi gerektiğini belirtiyoruz. Bu garabet niteliğindeki kararlardan vazgeçilmesi gerektiğini belirtmek istiyorum. Bu intikamcı yaklaşımın kimseye bir yararı yok. Bu intikamcı yaklaşımlardan vazgeçilmelidir. Bu ülke halkın seçmiş olduğu siyasi iradeleri hapsettiği için bir şey kazanmadı. İşte eş genel başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Leyla Güven, onlarca vekilimiz, belediye eş başkanlarımız içeridedir. Hani ekonomi iyi gitse kendimiz deriz tutukluğumuz devam etsin. Demokrasi iyi gitse hadi bu tutsaklık demokrasiye kurban olsun deriz ama tamamıyla bu tutsaklar ülkeyi ekonomik olarak, siyasi olarak büyük bir çıkmazın içerisine sürüklemiş. Her şey gittikçe daha kötüye gidiyor. Üstelik barışı konuşuyoruz, tartışıyoruz. Ama Selçuk Mızraklı üye olduğu örgütünden ayrılmamış diye cezaevi gözlem kurulu rapor veriyor. Bu hatadan vazgeçilmeli, bu hatalar tekrar edilmemeli. Bu provokasyonlara geçit vermeyeceğiz” diye konuştu.
‘Barış demek İller Bankası’nın belediyelere eşit bir şekilde yaklaşması demektir’
Yeni çözüm sürecinde yerel yönetimlerin önemli bir sorumluluk içerisinde olması gerektiğini aktaran Bakırhan, şöyle konuştu:
“27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın başlattığı Barış ve Demokratik Toplum sürecinde de siz değerli yerel yönetimlere, seçilmiş arkadaşlarımıza büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Çünkü bu sürecin omuzlandığı temel alanlardan birisi yerel yönetimleridir. Yerel demokrasi mücadelesi yürütüyoruz. Haliyle bu 27 Şubat’ta başlayan ve günümüze kadar devam eden bu süreçte yerel yönetimlerimizi yakinen ilgilendiriyor. Ben arkadaşlarımızın bu konuda da çok duyarlı, hangi sorumluluk altında olduğu bilinci ile hareket edeceğini, söylediği her sözü, koyduğu her kaldırım taşının, vurduğu her kazmanın bu sürece nasıl katkı sunacağı bilinciyle daha fazla çalışmalara daha fazla süreci toplumsallaştırmaya katkı sunacağını biliyorum. Unutmayalım barış demek yerel demokrasi demektir, aktif yerel yönetimler demektir. Barış demek sizin alanınızın büyümesi demektir. Barış demek seçilmiş yerel iradenin yerine devlet memurlarının kayyumların atanmaması demektir. Barış demek mevcut bütçeden hepinizin eşit şekilde yararlanması demektir. Barış demek İller Bankası’nın belediyelere eşit bir şekilde yaklaşması demektir. Bazı belediyelere destek sunarken bazılarının projelerini engellemek demek değildir. Barış en çok sizi ilgilendiriyor. Onun için bu süreci birlikte başarıya ulaştırmak için omuz omuza her birimiz kendi alanımızda katkılarımızı sunarak devam ettireceğiz.”
‘Bu sürecin aslı yürütücüleri belediye eş başkanlarımızdır’
Yerel yönetimler Kürt meselesinin çözümünde başat bir alan olduğunu söyleyen Bakırhan, “En başa yerel yöneticilerin hapsedilmediği, tutuklanmadığı bir talebi ortaya koyuyoruz. Dolayısıyla bu süreç tam da yerel yönetimlerin süreci olduğu için sürecin uzağında değil, süreci izleyen değil, süreci okuyan değil, süreci hayata geçiren, omuzlayan, sorumluk alan, toplumla buluşturan, toplumu kafasında varsa bu konuda soru işaretlerini gideren sizlersiniz. Bu sürecin aslı yürütücüleri belediye eş başkanlarımızdır, il genel meclis üyesi, belediye meclis üyesi arkadaşlarımızdır. Yeni dönemde bu süreci bilinçle, iradeyle, bir büyük bir umutla, hevesle, coşkuyla karşılayacağımıza inanıyorum” diye konuştu.
‘Kayyum atanan belediyeler halkın seçilmiş iradesini tekrar teslim edilmelidir’
Bakırhan, bu süreçte kayyum atamalarının geri çekilmesi çağrısında bulunarak, “Türkiye’de bir süreçten, demokrasiden bahsedeceksek önce bu kayyumları ortadan kaldıran adımların atılması gerekiyor. Toplumun iktidardan beklentisi kayyum atanan belediye eş başkanlarımızın tekrar görevlerinin başına dönmesidir. Toplumun beklentisi içeride bulunan başta seçilmiş arkadaşlarımız olmak üzere siyasi sebeplerle içeride bulunan tutsakların özgürleştirilmesidir. Bu, bu sürecin önünü açacak çok önemli bir halkın da dile getirmiş olduğu bir taleptir. Talebimiz nettir. Kayyum atanan belediyeler halkın seçilmiş iradesini tekrar teslim edilmelidir. Hakkın seçmiş olduğu irade belediyeleri yönetmelidir. Kayyum garabetinden artık vazgeçilmelidir. Gündemden çıkarılmalıdır. Sadece Kürt illerinde değil, Türkiye’nin neresinde olursa olsun artık kayyum kelimesini, kayyum belediyesine atanan memurların ismini duymak durumunda artık kalmayalım” ifadesini kullandı.
‘İller Bankası’nın bu ayrımcı tutumunu asla biz unutmayız’
İller Bankası’nın yerel yönetimlerde ayrımcılık yaptığını işaret eden Bakırhan, bu ayrımcı politikalardan vazgeçmesi gerektiğini söyledi. İller Bankası’nın adil ve eşit davranması gerektiğini bildiren Bakırhan, “İller Bankası DEM Parti belediyesi diye orada ayrımcı akılla davranmamalıdır. Bu iktidar gider İller Bankası kalır. İller Bankası’nın bu ayrımcı tutumunu asla biz unutmayız. İller Bankası’nı daha adil, daha eşitlikçi davranmaya çağırıyoruz. Bakın çok basit bir örnek vereyim. Van Belediye Eş Belediye Başkanlarımız da burada. Onlar yönetimdeyken en son sanırım ayda 230 milyon TL aylık ödenek geliyordu. Hemen kayyum atandığı ay 350 milyon liraya çıktı. Şimdi buna tarafsızlık mı diyeceğiz? Buna İller Bankası adil mi davranıyor diyeceğiz? Bu ayrımcılığı açık bir şekilde göreceği bu anlayıştan vazgeçilmelidir. Hırsızlığa sınırsız kaynak ama hizmete sıfır kaynak yaklaşımını eleştiriyoruz. Reddediyoruz. Diyarbakır’dan net büyük harflerle söylüyoruz. İller Bankası ayrımcılık değil işini yapmalı. Adil, eşit davranmalı. Borç yapanlardan tahsil etmeyi unutuyor. Biz aldığımız zaman borçları hatırlayıp araçları bağlatıyor. Yatırılan ödenekten kesinti yapıyor. Bunlara artık son verilmelidir” dedi.
‘AK Parti belediyelerinin yola kaldırma ihtiyacı var ama mesela Diyarbakır olunca yokmuş’
“Yine birçok projelerimiz hayat bulmuyor. Ayıptır. Yani bir AKP’li belediyenin su, yol, kaldırım, eğitim, sağlık hizmetlerine ihtiyacı var da DEM Partisi ya da başka bir muhalefet partisinin bu konularda ihtiyacı yok mu?” diye soran Bakırhan, şöyle konuştu:
“Proje onaylamamak nedir? Projeyi engellemek nedir? Projeyi geciktirmek nedir? 7’den 70’e bir ayrımcılıkla karşı karşıyayız. Kürt sorunu nedir? Kürt sorunu İller Bankası’dır. İller Bankası’nın yaklaşımıdır. Cezaevlerindeki gözlem kuruludur. Kürt sorunu DEM partili olduğu için projesi engellenen belediyelerdir. Bunu yakinen takip ediyoruz. Bundan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini belirtmek istiyoruz. Kesintiler var. Kredi engelleri var. Neredeyse bazı belediyelerimize gelen ödenek sadece işçi memur maaşlarına yetiyor. Nasıl hizmet üretecek? Bizi başarısız kırmaya çalışıyor. Ya sen kıtsan da dişiyle tırnağıyla bin bir emekle mücadele ile oy vermiş adam buna kanar mı? Oy vermiş kadın genç buna kanar mı? 230 milyon lirayı bir ay sonra kayyım gelince 350 liraya çıkarıyorsun. Bunu unutur mu insanlar? Engelliyor, engelliyor, engelliyor. Yetmiyor, belediyelerimiz dışarıdan krediler almaya çalışıyor. İşte kimi projeleri onaylıyor. Beyefendiler projeleri onay vermiyor. Hadi sen para vermiyorsun dışarıda buluyor. Hibe kredi buluyor. Ona da izin vermiyor. AK Parti belediyelerinin işte tramvaya, yola kaldırma ihtiyacı var ama mesela Amed olunca yokmuş. Bu engelleyici tutumlar barışı yaralıyor. En başta bizi yaralıyor. Tedavisi olmayan yaralara yol açıyor. Bu ayrımcılıktan vazgeçilmesi gerekiyor.”
‘Tasarruf tedbirleri o şatafatlı işte araç konvoyuna binenleri de ilgilendiriyor’
Bakırhan, konuşmasında tasarruf tedbirleri nedeniyle belediyelere yönelik yapılan uygulamalara da tepki göstererek, “Yine buna benzer bir tasarruf genelgesi çıkarttılar. Her ne hikmetse belediyeler el değişince yasalar, kanunlar çıkmaya başlıyor. Kağıt üzerinde o tasarruf genelgesini okursanız herkesi ilgilendiriyor. O şatafatlı işte araç konvoyuna binenleri de ilgilendiriyor. Diyanet İşleri Başkanlığını da ilgilendiriyor. Bir yılda bir araba değiştiriyorlar. Oralara niye tasarruf yok? Dağpınar Belediye Eş Başkanlarımız burada. Makam araçları yok. Belediye makam aracı mı olmaz? Arkadaşlar, Mercedes istemiyor ya. En ucuzundan işlerini görecek bir araç bile alamıyor. Tasarruf tedbirleri varmış. Ama Van’daki kayyuma tasarruf tedbiri yok. Sayıştay belgeleriyle onlarca yolsuzluğu çıkan Siirt Belediyesi kayyumuna tasarruf genelgesi işlemiyor. Bunları kabul etmiyoruz. Bunların Türkiye kamuoyuna duyurulması gerekiyor. Bu vicdani bir sorumluluktur. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Dünyanın neresinde makam aracı olmayan belediye var derseniz gülerler ya. Edip Solmaz makam aracına mı biniyordu? Problem yok. Ayıptır ya. Bu kadar mı olur? Saraylara özenilen kamu binalarından tasarruf etmiyor. Neredeyse en ufak müdürlüğün binası büyük sultan saraylarına benziyor ya. Oradan tasarruf et. O konvoylarından tasarruf et. 1 liralık ihaleyi 3 liraya veren kayyumların bu uygulamalarını durdurarak tasarruf et. Çatışmayı durdurarak tasarruf et. Çalmayan, çırpmayan, hizmet üreten DEM Parti belediyelerine tasarruf kanunlarını uygulayarak tasarruf etmiyorsun. Oradaki bize oy veren, vermeyen kente yaşayan herkesi cezalandırıyorsun” ifadesini kullandı.
‘Kürt sorunu neymiş? Al sana Kürt sorunu’
“Kürt sorunu AKP’ye oy veren bir köyün hemen onun yanı başında 300 metre 1 kilometre ötesindeki köy ile arasındaki farktır” ifadelerini kullanan Bakırhan, “Asfalt dökülüyor oy verene, asfalt 1 metre ileri gitmiyor ha. Diğerinin sınırına girmiyor çünkü oy vermemiş. Kürt sorunu neymiş? Al sana Kürt sorunu. İl genel meclis üyelerimiz 8 ilde meclis başkanlığı bizde. Bu makas açıklığı açıklığını giderdikleri için bugüne kadar hizmet götürülmeyen kırsal bölgelere, köylere hizmet götürdükleri için asıl büyük görev İl Genel Meclis üyelerimize düşüyor. İl Genel Meclis başkanlarımız aracılığıyla bunların İl Genel Meclis üyelerimize iletilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu makas açıklığını gidermek boynumuzun borcudur. Oy veren, vermeyen ayrımı yapmadan adil bir şekilde davranmamız gerekiyor” dedi.
‘Çok büyük kazanımlar elde edebiliriz’
Konuşmasında Orta Doğu’daki gelişmelere de değinen Bakırhan, “Orta Doğu’da, Suriye’de çok ciddi gelişmeler oluyor. Yönetimler değişiyor, ittifaklar yeniden kuruluyor. Yeni bir dünya kuruluyor Orta Doğu’da. Suriye’de, Rojava’da tarihi gelişmelere tanıklık ediyoruz desem çok abartmış olmam. Belki de önümüzdeki 100 yıl Orta Doğu’da şimdi yazılıyor, şu anda yazılıyor. Dolayısıyla 100 yılın belirleneceği bir aralıkta bence yöneticilik yapıyoruz. Kentlerimizi yönetiyoruz. Bu aralıkta büyük riskler de olabilir. Çok büyük kazanımlar elde edebiliriz. Riskleri bertaraf etmek ve büyük kazanmak biraz bizim elimizdedir. Emin olun iyi örgütlenebilirsek, iyi hizmet üretebilirsek o değerlere sahip çıkabilirsek, halkın gücünü yanımıza, önümüze alabilirsek, Orta Doğu’da yazılan 100 yıllık gelecekte biz Kürtler olarak, diğer halklar ve inançlar olarak çok önemli bir yerde durabiliriz, tutunabiliriz. Buna umudum tam, buna inancım var. Kuzeydoğu Suriye’deki o halklar bahçesinde nasıl yönettiğini, nasıl var olduğuna hep birlikte şahitlik ediyoruz. İşte tam da burada yerel yönetimler çok önemlidir. Bizim örgütlenme ayağımız yerel yönetimlerdir. En önemli alanlarımızdan birisidir. Bugünden dünden daha çetin bir süreçteyiz. Çetin bir mücadele içerisindeyiz. Bu süreci doğru yöneteceğiz. Doğru örgütleyeceğiz. Doğru hizmet üreteceğiz ve inşallah büyük kazanacağız diyorum” şeklinde konuştu.

