Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

CHP’li Nazlıaka Dilovası’nda yangında yaşamını yitiren işçilerin aileleriyle görüştü… 15 yaşında yaşamını yitiren Nisa Taşdemir’in babası Vedat Taşdemir: Bana adaleti verin. Bu olmadığı zaman ben de kendimi yakacağım

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde bir parfüm fabrikasında çıkan yangın sonucu hayatını kaybeden işçilerin aileleriyle görüştü. Yangında hayatını kaybeden 15 yaşındaki Nisa Taşdemir’in babası Vedat Taşdemir, “Ben adalet istiyorum. Bana adaleti versin. Bana adaleti verin. Kim veriyorsa versin. Bana adaleti verin. Ben bu acıyla inan ki bu olmadığı zaman ben de kendimi yakacağım” dedi. 

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, Kocaeli'nin Dilovası ilçesinde bir

(KOCAELİ) – CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde bir parfüm fabrikasında çıkan yangın sonucu hayatını kaybeden işçilerin aileleriyle görüştü. Yangında hayatını kaybeden 15 yaşındaki Nisa Taşdemir’in babası Vedat Taşdemir, “Ben adalet istiyorum. Bana adaleti versin. Bana adaleti verin. Kim veriyorsa versin. Bana adaleti verin. Ben bu acıyla inan ki bu olmadığı zaman ben de kendimi yakacağım” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde bir parfüm fabrikasında çıkan yangın sonucu hayatını kaybeden işçilerin aileleriyle görüştü. Yangında ölen Tuğba Taşdemir babası Şahin Taşdemir, “Geliyordu, sabah bir daha sekiz, gece on iki bazı mesele yapıyorlardı. Yani çok büyük bir ihmal var. Bunu çözmenizi istiyoruz biz” dedi. Tuğba Taşdemir’in annesi Saliha Taşdemir ise CHP’li Nazlıaka’ya özetle şunları söyledi:

“Ben çektim, kimse çekilmesin Allah’ım”

“Sigortası yoktu. Sigortası yoktu, her zaman kandırıyor, bir ayda bir ayda sana yapmadılar. Bir ay sonra yapacağız, diğer ay yapacağız, kandırdılar. Bir, iki, üç senedir sigortası çalışıyor çocuk, on sekiz yaşında, yaşı dört. Sigortasını yapmadılar. Biri torununuz, diğeri yeğeniniz. Biri benim yeğenim, biri çocuğum, biri torunum. Yani o şekilde biz maaş alıyorlardı.Günde, günde 800 lira. Onları kandırdı, ha bir gün, ha yarın. Şimdi biz bu acıyı, Allah bize gösterecek, kimseye göstermesin. Onun yerinde kalmasın. Onu istiyoruz biz. Biz de Allah size razı olsun, biz de bunu istiyoruz. Çocukların hakkı yerde kalmasın. O kadar kendini öldürdüğü yerde kalmasın. O anneler acıyı çekilmesin. Ben çektim, kimse çekilmesin Allah’ım. Kimse göstermesin. Onu istiyorum ben, başkanım.”

“Kemikleri biz topladık”

Ölüm evet Allah’tan gelir. Bir sınavdır. Biz kaldıracağız. Ama böyle olmuyor. Kemikleri yerde kaldı. Ben onların eline kına olmadım. Sadece geleni giydirdim. Üç tane gelin gitti. Bu çok zordu. Bir şey kolay değil. Çocukların hepsi psikolojisi bozulmuş. Benim kafam yerinde değil. Eşim kafası yerinde değil. Eşim konuşmayı bilmiyor. Cevabı veremiyor. Çünkü beni getirmiyor. Aklının başında değil. 18 yaşında ben nasıl büyüdüm siz biliyorsunuz. O kadar cefayı çekmişim. Kolay bir şey değil. Sadece beni yerde kalmasın. Bu çocuğu Türkiye’nin çocuğu. Evet. Biliyorum. Sadece yerde kalmasın. Onun için. Yerde kalmasın. Kemikleri biz topladık.

“Cumhurbaşkanı olsa başbakan olsa kim olursa olsun cezasını çeksin”

Yangında hayatını kaybeden 15 yaşındaki Nisa Taşdemir’in babası Vedat Taşdemir ise Nazlıaka’ya şunları söyledi:

“Benim evladım nasıl yandıysa bunlar da yansın. Amin inşallah. Yani bir tane çiçekti. Benim çiçeğim bugün yani oldu kömür. Kanser hastasıyım. Zamanlayken fotoğrafı görüyorum. Şu anda yine. Kocaeli Üniversitesinde tedavi altındayım. 4 yıldır yani bu kanserle uğraşıyorum ben. Onun ötesinde 2014’den beri de kronik hastalığım var. Suçu olan cezasını çeksin. Benim evladım yandıysa onlar da yansın. Kim olursa olsun. Cumhurbaşkanı olsa, başbakanı olursa. Kim olursa olsun cezasını çeksin. Ben bunu istiyorum.

“Ben onu yıllarca sırtımda taşıdım”

Benim evladım 15’i yeni bitirmişti. 16’ya girmişti. En küçüğümüz. Ben onu yıllarca sırtımda taşıdım. Akşam yanıma geldiğinde dayanamadığını söylüyordu. Zaten halimi görüyordu. Ben bir sene boyunca hastanede yatalak yattım. Mamalarla beslendim. Şimdi de ilaç tedavisi görüyorum. O zaman da hiç kalkma şansım yoktu. Büyük sınavlardan geçtik. O gün oldu, ekmek bulduk gün oldu ki bulamadık. Bu şekilde yaşadım.”

CHP’li Nazlıaka’nın, “Evladınız hiç anlatıyor muydu nasıl bir ortamda çalıştığını? Nasıl davranıldığını kendisine” sorusuna baba Taşdemir şunları söyledi:

“Bu adam nasıl bağırıyor, kime bağırıyor, ne yapıyor? Bir hafta önce söyledi. Dedi, ben arkadaşlarımla birlikte başka yerde çalışacağım. Oradan ayrılacağım. Abisi söyledi, gitme dedi. Ben orayı istemiyorum. 30 gün gidiyordu. Aldığı para 9 bin lira, 8 bin lira. En fazla getirdiği 12 bin, 13 bin. Onun ötesine geçmemiş. Dedi ya gitme, ben sana 15 bin lira vereceğim, gitme. Yok dedi, arkadaşlarım gidiyor, ben gideceğim.

“Ben bu acıyla inan ki bu olmadığı zaman ben de kendimi yakacağım”

Ben adalet istiyorum. Bana adaleti versin. Bana adaleti verin. Kim veriyorsa versin. Bana adaleti verin. Ben bu acıyla inan ki bu olmadığı zaman ben de kendimi yakacağım. Sabır sabır. Bunun çok büyük bir acısı var. Acısı büyüktür. Evlat acısı büyüktür. Çok büyüktür o. Bakın bu internetten fotoğrafı, oradan burada, aha burada da var fotoğrafı. Ya bu güneş gibi olan bir insanı kömür ettiler. Suç benim değil ki. Benim hiçbir suçum yok. Bana desinler senin suçun budur, ben kabul ederim. Neyse devlet versin, çekerim cezamı. Hiçbir şeyim yok. Ya var olan ben buyum yani. Kanser hastasıyız. Ancak kendimle uğraşıyorum. Allah size de şifa versin. Sabır ve dayanma gücü versin. Ben buyum yani. Benim değişeceğim yok. İnşallah daha iyi olur. Benim yüreğim her zaman yanacak. Ama en azından bir nebze derim ki adalet yerini buldu. Bu da belasını buldu.”

“Bir sebep olup insanların maaşını kesiyorlardı”

Yangında hayatını kaybeden Şengül Yılmaz’ın kardeşi Emine Bulut ise Nazlıaka’ya özetle şunları söyledi:

“Kalan dibini veriyordu. Bazen de mesela iki kişi alıyorsa çayı üçüncü kişi alamıyordu. Çünkü onlar keyifle çay içiyorlardı içeride. Bir daha çay demlendirdiğinde yoktu. O kadardı. Çayı bile istiyordu. Evet. Çay da yoktu. Yemek de yoktu. Ablam şimdi dedi işte ben Sakarya’da yaşıyorum. Hani burada oturuyorum. Sakarya’da yazın oradaydım. Ablam dedi ki bana yetmiş lira para veriyor dedi. Onu dedi hani maaşın içine veriyor dedi. Ama dedi verdiği paranın içine veriyor. Onu da verirse vermezse geçiyorlar. Bir sebep olup insanların maaşını kesiyorlardı. O insanlar çalışan insanlardı. Ve ölen rahmetli ablamla ölen rahmetliler Allah toprakları nur içinde olsun. Bu insanlar geçen ay Cumartesi, Pazartesi de aynı. Sabah sekiz, akşam sekiz çalıştılar. Ablamın bana dediği dokuza kadar çalışıyordu.”