(KOCAELİ) – CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, Kocaeli Dilovası’ndaki Ravive Kozmetik deposunda çıkan yangında 6 işçinin yaşamını yitirmesine ilişkin yaptığı açıklamada, “Bu işletmenin açılmasına göz yumanlar, denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyenler ve iktidar olmak üzere başta tüm sorumlular tek tek yargılanacak” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, CHP Kocaeli Milletvekili Nail Çiler, CHP Parti Meclisi Üyesi Baran Seyhan, CHP Dilovası İlçe Başkanı Meral Pırtı ve beraberindeki heyetle birlikte, patlamanın meydana geldiği parfüm dolum tesisinde incelemelerde bulundu. İncelemelerin ardından olay yerinde basın açıklaması yapan Nazlıaka, şunları kaydetti:
“Her birimizin yüreği yanıyor. Bir kez daha tüm vefat edenlere Allah’tan rahmet, tüm yakınlarına sabır ve dayanma gücü diliyoruz. Ve en son söyleyeceğimizi en başta söyleyelim: Hep bu tip katliamlar sonrasında iktidar temsilcileri ‘kader’ diyor, ‘fıtrat’ diyor. Ama biliyoruz ki bu ne kader ne de fıtrat. Bu, göz göre göre gelen bir katliamdır. Ve bununla ilgili olarak sorumlular üzerine düşeni yapmamıştır. İktidar temsilcileri görevini yapmamış, denetimler yapılmamıştır.
Hâlen içinde bulunduğumuz süreçte de hiç kimsenin yüreği soğumamıştır ve gerçek suçlular yargılanana kadar da o yürekler soğumayacaktır. İşte bizler, sonuna kadar bu davaların temsilcisi olacağımızı buradan haykırmaya geldik. Bizler hem genel merkezde, hem Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında hem de örgütlü gücümüzle her yerde bu acıyı dillendirmeye ve hak arayış mücadelesinde ailelerin yanında olmaya sonuna kadar devam edeceğiz.
“Bakan bizzat sorumludur ve bir gün daha o koltukta oturmamalıdır”
Bakın, bu Çalışma Bakanı göreve geldiğinden bu yana 4 bin 836 işçi kardeşimiz yaşamını kaybetti. 4 bin 836 candan, 4 bin 836 ailenin yıkılan hayallerinden, sönen ocaklarından bahsediyoruz. 4 bin 836 ailenin yüreğine düşen ateşten söz ediyoruz. Onun için diyoruz ki, bu bakan bizzat sorumludur ve bir gün daha o koltukta oturmamalıdır; derhal istifa etmelidir.
Binayı inceleyen uzmanlar, bu konuda haber yapan basın görevlileri… Her birinin edindiği bilgiler gerçekten de yürek yakıcı. 2021 yılında bu bina ile ilgili olarak yıkım kararı alınmış. Dönemin belediye başkanı da bu kararın arkasında durmuş ama bina yıkılmamış. İhaleye çıkılmış ancak firmalar katılmamış; bu nedenle yıkım gerçekleşmemiş. Biz böyle bir gerekçeyi asla kabul etmiyoruz. Bu binanın yıkım kararına uyulmalıydı.
Üstelik parfüm firmasının sahibi, edindiğimiz bilgilere göre AKP’ye yakın bir kişi. Patlama sonrasında, bir yandan canlar hastaneye yetiştirilmeye çalışılırken, bazı canlarımız yaşamını kaybetmişken bu kişi Yalova’da içinde para dolu bir bavulla yakalanıyor. Yani bir tarafta yaşamını kaybedenler, diğer tarafta o içinde para olan çantasını daha fazla parayla nasıl doldurabilirim diye bakanlar.
Tam da AKP’nin kurduğu düzen böyle bir düzen. Yine bu firma, edindiğimiz bilgilere göre TBMM’ye pandemi döneminde bazı dezenfektan ürünleri satmış ve bu ürünlerde metanol bulunmuş. Firmanın sahibi uyuşturucu nedeniyle tutuklanmış, sonrasında beraat etmiş. Ancak iktidara yakın olduğu herkesin bildiği bir gerçek.O yüzden sahibiyle ilgili olan yürütülen süreci de yakından takip edeceğiz elbette.”
“Bütün bunlar İŞKUR’un gölgesinde oluyor”
Olay öncesinde CİMER’e yapılan şikayetlerin dikkate alınmadığını vurgulayan Nazlıaka, şöyle konuştu:
“Burada kurulan kölelik sistemi apaçık dile getirilmiş. Çalışanların sigortasız çalıştırıldığı, kötü koşullarda çalıştırıldığı, yemek arası dahi verilmediği, iş güvenliğinin ve işçi sağlığının yok sayıldığı belirtilmiş. Buna rağmen CİMER’e yapılan şikayet sonrasında ne denetim yapılmış ne de önlem alınmış. O yüzden biz burada biliyoruz ki büyük bir ihmaller zinciri var. Vekilimiz, parti meclisi üyemiz ve örgütümüzle birlikte geldik, yerinde inceleme yaptık. Bu bina asla ve asla dolum tesisi olarak çalışabilecek ya da depo olarak kullanılabilecek nitelikte bir bina değil.
Binanın bir acil çıkışı bile yok. Yangın merdiveni yok. Fabrika kaçak inşaat. Yine yangın söndürme sistemi yok, alarm sistemi yok, tahliye altyapısı yok. Tek bir çıkış kapısı var. Yani o yangın çıktığında herkes o çıkış kapısından canını kurtarmaya çalışmış. Burada çalışan kadınlar ve çocuklar, her biri güvencesiz çalıştırılıyor. Dedim ya, kölelik sistemi kurulmuş diye. O çocuklar ki bugün okulda olması, eğitim görmesi, akranlarıyla oyun oynaması, sağlıklı gıdayla beslenmesi, hayal kurması, geleceğe dair umutları olması gereken çocuklar… Burada işçi olarak çalıştırılıyorlar. Ve bu çocuklar, daha bu yaşta ailesinin geçim derdini üstlenmişler.
Yine o kadınlar çalışıyorlar, evlerine ekmek götürmeye çalışıyorlar ve bunu yaparken şunu söylüyorlar: ‘Başka yerde iş bulamayabilirim diye burada çalışıyorum.’ Ya da hasta olan babasının tedavisi için burada çalışıyorlar. Dolayısıyla burada gerçek anlamda bir ihmaller zinciri var.
Yine hemen iş yerinin karşısında bir kâğıt geri dönüşüm fabrikası, hemen dibimizde bir akaryakıt istasyonu var. Bir başka yerde yine bir başka akaryakıt istasyonu var. Hemen yanında, işçi sağlığı ve iş güvenliğini dert etmesi gereken İŞKUR var, komşu. Bütün bunlar İŞKUR’un gölgesinde oluyor.
“Bir parfüm kadar bile insana değer vermedikleri bir iktidar düzeniyle karşı karşıyayız”
Akaryakıt istasyonu ve diğer fabrikanın da yamacında bulunuyor. Yani çok daha büyük bir katliam, çok daha büyük bir kayıp yaşanabilirdi. Yok yere bir facia yaşadık. Ve biliyoruz ki bu iktidar iktidarda olmaya devam ettiği sürece işçi sağlığı ve iş güvenliği değersiz kılınmaya devam edecek. Bir parfüm sıktığınızda bir saat etkisi ya sürüyor ya sürmüyor. Buradaki o canların değeri o parfümden bile az. Bir parfüm kadar bile insana değer vermedikleri bir iktidar düzeniyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla bu katliamın sorumluları bellidir.
Bu katliamın sorumlusu iktidardır. Çalışma Bakanı derhal istifa etmelidir. Evet, biliyoruz; şu anda gözaltına alınanlar, tutuklananlar var. Ama bu yeterli değil. Siz gidip de gerçek suçluları gözaltına almak yerine, işçi kardeşlerimizin göz göre göre katledilmesine isyan eden dört protestocuyu gözaltına alıyorsunuz. Bunu da asla ve asla kabul etmiyoruz. Ve diyoruz ki, bir yandan kayıt dışı kurulmuş bir düzen var: Çocukların ve kadınların adeta sömürü sistemi içerisine dâhil edildiği bir düzen. Diğer tarafta ise bu sömürü sisteminden çantasına daha fazla para dolduran patronlar.
Biz burada sermaye düşmanlığı yapmıyoruz. Emeğinin karşılığını almak isteyenlere elbette saygı duyuyoruz. Ama kaçak işçi çalıştıran ve buna göz göre göre izin verenlere buradan isyanımızı bir kez daha dile getiriyoruz. Bu işletmenin açılmasına göz yumanlar, denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyenler ve iktidar olmak üzere başta tüm sorumlular tek tek yargılanacak.
Biz de bu işin sonuna kadar peşinden gideceğiz. Gerek Meclis’te, gerek adliyede, gerekse Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi olarak sonuna kadar bu yurttaşlarımızın yakınlarının sesine ses katacağız. Adalet arayışında onların yanında olacağız. Bir daha bu tip katliamlar yaşanmasın diye her türlü tedbirin alınması yönünde uyarılarımızı her fırsatta dile getirmeye devam edeceğiz. Ama görüyoruz ki bu iktidar insan yaşamına değer vermiyor. Onun için bir an önce bu iktidarın gitmesi gerekiyor.
İlk seçimlerde halkın desteğiyle bu iktidarın gideceğini de çok iyi biliyoruz. Şimdi acılı aileleri ziyaret edeceğiz. Örgütümüz, vekilimiz ve parti meclisi üyemizle birlikte onlarla görüşeceğiz ve onlara taziye dileklerimizi ileteceğiz.”

