Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

2026 bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonu’nda… Kaçmaz Sayyiğit’ten konuşması sırasında gülen Tamer Karadağlı’ya: “Neyse üzerine alınmış, bu bizler açısından olumlu bir şey”

DEM Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Kültür ve Turizm Bakanlığında kadrolaşma, usulsüzlüklerin hat safhada olduğunu belirterek “Özellikle devlet tiyatrolarında yaşananlar ülkenin geleceğe ‘ümit var’ mesajı iletmesini engelleyen düzeyde karşımıza çıkıyor. Sanatsal kaygılar, kurumsal hafıza ve liyakat prensibi maalesef popüler figürlerin nobranlıklarına kurban ediliyor Sayın Bakan” dedi. Ayrıca 32 yıl boyunca çalıştığı devlet tiyatrolarından ayrılan oyuncu Veda Yurtsever’in sözlerine atıfta bulunacağı sırada Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı’nın gülmesi üzerine Kaçmaz Sayyiğit, “Sorumlu arkadaşlardan biri şu an oradan bana bakarak gülüyor. Neyse üzerine alınmış, bu bizler açısından olumlu bir şey” dedi.

DEM Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Kültür ve Turizm Bakanlığında kadrolaşma,

Haber: Berfin BAYIR – Mehmet OFLAZ

(TBMM) – DEM Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Kültür ve Turizm Bakanlığında kadrolaşma, usulsüzlüklerin hat safhada olduğunu belirterek “Özellikle devlet tiyatrolarında yaşananlar ülkenin geleceğe ‘ümit var’ mesajı iletmesini engelleyen düzeyde karşımıza çıkıyor. Sanatsal kaygılar, kurumsal hafıza ve liyakat prensibi maalesef popüler figürlerin nobranlıklarına kurban ediliyor Sayın Bakan” dedi. Ayrıca 32 yıl boyunca çalıştığı devlet tiyatrolarından ayrılan tiyatrocu Veda Yurtsever’in sözlerine atıfta bulunacağı sırada Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı’nın gülmesi üzerine Kaçmaz Sayyiğit, “Sorumlu arkadaşlardan biri şu an oradan bana bakarak gülüyor. Neyse üzerine alınmış, bu bizler açısından olumlu bir şey” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2026 bütçesi ve kesin hesabının görüşmeleri için toplandı.

Ağbaba: “Bugün sizleri ölüm sessizliği ile karşıladık”

Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un sunumunun ardından söz alan CHP Grup Sözcüsü ve Malatya Milletvekii Veli Ağbaba, Bakan Ersoy’a yönelik “Bugün sizleri ölüm sessizliği ile karşıladık. Bu salonda 30 Nisan’da 78 ailenin çığlığı ve milletvekillerinin gözyaşı vardı. Ailelerin anlattıklarına hiçbir vicdan ve insan hiçbir insanın yüreği dayanamaz, 36 çocuk öldü. Aileler yok oldu. Sorumluluğu olmayan itfaiye eri bile ağırlaştırılmış müebbet aldı ancak 78 canımızın ölümünden direkt sorumlu Kültür ve Turizm Bakanlığından hiç kimse yargılanmadı. Siz izin vermediniz. Yargılamayı bırakın bir tane istifa bile olmadı” dedi.

“Siz sanık sandalyesindesiniz ve siz milletin vicdanında mahkum oldunuz”

Medenini olmanın lüks otel yapmakla olmadığını söyleyen Ağbaba şunları söyledi:

“Medeni olmak bu işlerde sorumluluk almakla oluyor. Bugün grubumuz ilk kez bir Bakan’ı protesto etmedi ve hiç laf atmadı. Bu sizin iyi bir Bakan olmanızdan kaynaklı değil. Ölen çocuklara ailelere olan saygımızdandır. Yine uçak kazasında kaybettiğimiz 20 vatan evladına saygımızdandır. Şimdiye kadar iktidar ölümlerden hiçbir sorumluluk almadı. Birçok örneği var, gelin örnek olun ve istifa edin. Siyasi sorumluluk almak almaz iseniz bu ölümler devam edecek. Yeni Dilova’ları, yeni Kartalkaya’lar olmaya devam edecek. Bugün bu salon esasında mahkeme salondur ve siz sanık sandalyesindesiniz. Hakim de hiç şüphe yok ki milletin vicdanıdır ve siz milletin vicdanında mahkum oldunuz. Tekrar Kartalkaya’da ölen, ihmalden ölen 78 canımızı rahmetle anıyoruz. Yine bugün cenazeleri kaldırılacak. 20 vatan evladı da rahmetle anıyoruz.”

“Kartalkaya’da yaşamını yitirenler yetersiz ekipman ve eğitimsiz personelin, denetimsizliğin kurbanı oldular”

Ardından Komisyon Başkanı Muş, bütçe üzerine konuşmak için CHP grubu adına söz alan CHP Antalya Milletvekili Suriri Çorabatır’a söz verdi. Çorabatır, Kartalkaya’da yaşamını yitiren insanların “kader kurbanı” olmadığını belirterek, “Onlar müdahalenin, yanlış yönlendirmelerin, koordinasyon eksikliğinin, yetersiz ekipman ve eğitimsiz personelin, kısacası denetimsizliğin, tedbirsizliğin kurbanı oldular. Sayın Bakan ve ilgili bakanlıklar, yangında can verenlerin aileleri soruyor, ‘Neden yeterli personel yok? AFAD kurtarma ekipleri yeterli miydi? Yangına müdahale için gerekli ekipman bölgede kurtarma ekiplerinde var mıydı? Neden yerel ekipler yalnız bırakıldı. Neden hava araçları zamanında kalkmadı? Neden böyle bir kış merkezinde itfaiye ve ambulans teşkilatı yoktu?’ Ne yazık ki bu sorulara hala tatmin edici bir yanıt bulamadık. Bu soruların hiçbirine yanıt verilmedi. Bu soruların cevabı sorumluluktan kaçmaktır” ifadelerini kullandı.

“Meclisimizin davetine katılmaktan ve kendinizi ifade etmek için bile Komisyon’a gelmediniz”

Kartalkaya olayı ile ilgili Bakanların kameralar karşısında ‘her şey kontrol altında’ dediğini hatırlatan Çorabatır, şunları kaydetti:

“Oysa kontrol altında olan tek şey gerçeği saklama çabalarıydı. Kartalkaya’da hayatını kaybedenler için bakanlıkların tek bir özrü, tek bir istifa değerlendirmesi bile olmadı. Başka bir ülkede böyle bir facia olsaydı ilgili bakanlıklar, bakanlar hemen istifasını verirlerdi. Sayın Bakan, bu yangının sorumlusu olarak gösterilen kurumların birinin yöneticisi olarak ne yazık ki Meclisimizin davetine katılmaktan ve kendinizi ifade etmek için bile Komisyon’a gelmediniz. 30 Nisan 2025 çarşamba günü Komisyon toplantımızda katılan mağdur ailelerimizi biz dinledik. Komisyon Başkanı dahil olmak üzere istisnasız hepimiz derin bir üzüntüye ve gözyaşlarına boğan bu toplantıda olmanızı ve aileleri dinlemenizi ve empati yapmanızı çok isterdim. Yangın alarmları çalışmadı. Yangın tüpleri ulaşılmaz durumdaydı. Eğitimli personel yoktu. Kaçış yolları kapalıydı. LPG hatları standartlara aykırıydı. Personelin yangın eğitimi yoktu. Bazıları dumanı görür görmez kaçtı. Bu otele nasıl belge verildi? Bu otel nasıl işyeri açma ruhsatı aldı ve en acısı içindeki insanlar nasıl kaderlerine terk edildi? Siz ve yanınızdaki bakanların daha yangının dumanları tüterken üzerinden sorumluluğu atmak için yapmış olduğunuz açıklamaları TV ekranlarında gördük. Kaldı ki bu açıklamalarda bile tümünüzün kaygıları kurumlarınızı korumak için ölü ve yaralı sayılarını bile açıkça açıklayamadınız.

“Bu süreçte hiçbir bakanın sorumluluk dahi üstlenmeden görevine devam etmesi nasıl bir demokrasi anlayışıdır?”

Neden bu bina yıllarca denetimsiz bırakıldı? Neden o çocuklar, o anneler, o babalar dumanı görünce ilk kez nereye kaçacaklarını düşündüler? Neden bugüne kadar kimse siyasi sorumlu kalmadı? Bütün bu sorular bu ülkenin yurttaşlarının devletimizden beklentisidir. Çünkü bu aileler için bir lütuf değil. Acıları üzerinde siyaset yapılmasını değil, acıların tekrar etmemesi için hakikati ve aile, adaleti istiyorlar. Mevzuatı yapan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. İçişleri Bakanlığı konuya müdahil. Uygulayıcı İl Özel İdaresi ve belediyeler. Buna bir de sizin bakanlığınız ve Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın mevzuatı dahil oluyor. Mevzuatlar ne yazık ki darmadağın olmuş. Kurum çalışanlarının, bürokratların bile kafası karmakarışık. Kim, kimin nerede ve nasıl görev aldığını bilemez hale gelmiş. Bu süreçte hiçbir bakanın sorumluluk dahi üstlenmeden görevine devam etmesi nasıl bir demokrasi anlayışıdır? Sayın Bakan, siz bu kabinenin ve yeni tüm yeni yönetim sisteminin en uzun süreli görev yapan en kıdemli bakanısınız.”

“Göreviniz sadece iyi giden işleri sahiplenmek değildir, göreviniz kötü giden işlerin sorumluluğu almaktır”

Çorabatır, bu süreçte mevzuatı defalarca değiştirildiğine dikkat çekerek “Özellikle iş sağlığı ve güvenliği ile yangın önlemlerine ilişkin görevlerinizi azaltmaya çalıştığınızı da görüyoruz. Yeni yönetim sistemi ve Meclis çoğunluğu size bu rahatlığı veriyor olabilir ama bu işler akşamdan sabaha ya da akla gelince yazın düzelir anlayışıyla yapılınca olmuyor. Sayın Bakan, bu meseleye bütüncül bakmayınca bir yerden çıkarılan bu mevzuatlar sonra karşımıza başka bir yerden denk geliyor. Mevzuat yapım sürecinin devletin laiklik sistemiyle ve gereği gibi yapılsaydı hiçbir kurum Bu durumda olmazdı. Hiçbir sorumluluk Görevi bırakmak hiç aklınıza gelmedi mi? Yoksa isteseniz de görevi bırakamadınız mı? Eğer böyleyse bize bunu da söyleyebilirsiniz. Neden sorumluları görevden almadınız? Neden soruşturma izni vermediniz? Göreviniz sadece iyi giden işleri sahiplenmek değildir. Göreviniz kötü giden işlerin sorumluluğu almaktır” diye konuştu.

“Sanatsal kaygılar, kurumsal hafıza ve liyakat prensibi maalesef popüler figürlerin nobranlıklarına kurban ediliyor”

DEM Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit ise Kültür ve Turizm Bakanlığında kadrolaşma, usulsüzlüklerin hat safhada olduğunu belirterek, “Usulsüzlükler çuvala sığmaz halde, mobbing ayyuka çıkmış durumda. Özellikle devlet tiyatrolarında yaşananlar ülkenin geleceğe ‘ümit var’ mesajı iletmesini engelleyen düzeyde karşımıza çıkıyor. Sanatsal kaygılar, kurumsal hafıza ve liyakat prensibi maalesef popüler figürlerin nobranlıklarına kurban ediliyor Sayın Bakan” dedi.

Kaçmaz Sayyiğit’in konuşması sırasında Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Karadağlı güldü

32 yıl boyunca çalıştığı devlet tiyatrolarından ayrılan oyuncu ve tiyatro yönetmen yardımcısı Veda Yurtsever’in sözlerine atıfta bulunacağı sırada Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı’nın gülmesi üzerine Kaçmaz Sayyiğit, “Sorumlu arkadaşlardan biri şu an oradan bana bakarak gülüyor. Neyse üzerine alınmış, bu bizler açısından olumlu bir şey” dedi. Ardından Kaçmaz Sayyiğit konuşmasına, “Sayın Yurtsever, diyor ki: ‘Kendilerini kurumdan daha değerli gören kibir abidelerinin idaresine teslim edildik. Eşofmanların yerini takım elbiseliler aldığında düşüş başladı. Tek oyun yönetenler başrejisör oldu. Kendi Lale Devirleri için her tuşa basıyorlar.’ Şimdi kültürel çeşitliliğin, dilsel zenginliğin ve inançsal farklılığın ilham verdiği kadim coğrafyamızda sanatsal bir kuraklık varsa bunun üzerine Sayın Bakan, sizlerin ve bürokratların oturup düşünmesi gerekiyor” diye konuştu.

“Yok edilen değerlerin listesine baktığımızda AKP iktidarının fail olduğunu da çok net bir şekilde görebiliyoruz”

AK Parti iktidarını önemli kültürel değerleri yok etmekle suçlayan Kaçmaz Sayyiğit, şöyle konuştu:

“Yok edilen değerlerin listesine baktığımızda AKP iktidarının fail olduğunu da çok net bir şekilde görebiliyoruz. Bugün Hasan Keyf iktidarın kültür sicilinde en ağır sabıka kaydı olarak karşımıza çıkmakta, 12 bin yıllık tarihi, birçok kültürel değeri, sadece birkaç 10 yıllık bir baraj uğruna tarumar ettiniz Sayın Bakan. Bu AKP iktidarı döneminden kalan eserlerimizden sadece bir tanesi. Şimdi Hasan Keyf’in eski ve yeni fotoğrafı orada duruyor. Yan yana koyduğumuzda aslında doğanın, insanın, kültür üstüsünün nasıl sizler tarafından yok edildiği daha net bir şekilde açığa çıkıyor. Yine benzer bir yaklaşımı 5 bin yıllık Diyarbakır Sur ve tarihi Sur içinde de sergilediniz. Mahalle kültürünü ortadan kaldırdınız. Kentin sosyolojisini tahrip ettiniz. Kültürel dokuya zarar verdiniz. Hasankeyf’de bahaneniz enerjiydi. Diyarbakır’da Sur’daki bahaneniz ise kentsel dönüşüm olarak karşımıza çıktı ama açık olmak gerekirse en temel sebeplerden bir tanesi tamamen bölgenin politik duruşunun dağıtılmak istenmesiydi. Bugün de Dersim de ciddi tehdit altında. Çünkü kutsal kabul edilen bölgeler Munzur’un suları ve doğası, maden sahaları, barajlar ve güvenlik politikalarıyla 10 yıllardır sistematik bir biçimde insansızlaştırılmaya devam ediyor. Yine Sulukule, Tarlabaşı, Ayvansaray, Fikirtepe Mahalleleri başta olmak üzere Süleymaniye, Zeyrek, Sultanahmet, Boğaziçi, Validebağ Korusu, Kapadokya’da Peribacaları’nda yol inşaatı gibi dünya miras alanı veya sit alanlardaki uygulamalarda bunun bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Sayın Bakan, listemiz ister uzun olsun, ister kısa olsun ama bunca yıkım ve tahribat artık son bulmalı.”

“Aleviliğin, Türk-İslam sentezi içinde sıkıştırma çabalarına son verilsin”

DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat da Alevi olduğunu belirterek, “Yüzyıllardır süren inkar yok sayma, asimilasyon çabaları ama biz inancımızın üzerine tutunarak bugünlere geldik. 2022’de kurulan Alevi Bektaş Götür Cemiyeti Başkanlığını kuranlara şu soruyu sormak istiyorum. Bu kurum Alevilerin iradesine mi hizmet ediyor yoksa Alevileri Dönüştürme projesine mi hizmet ediyor? Biz için bu kurumda kimin başkan olduğu, yönetimin çalışanların kimler olduğu değil, önemli de değil. Sayın Bakan, biz samimi bir yaklaşım istiyoruz” dedi.

Alevilerin oldukları gibi kabul edilmesini istediklerini söyleyen Fırat, “Aleviliğin, Türk-İslam sentezi içinde sıkıştırma çabalarına son verilsin istiyoruz. Alevilik neyse odur diyoruz. Alevilik Türktür. Kürttür, Araptır, Arnavuttur, Romandır, Farsidır. Alevilik zaten 1000 yıldır çoğuldur. Bu farklılığın bir arada yaşamasının en güzel örneğidir. Bunu neden göremiyoruz? Alevilik yok demek Alevilik vardır. Alevilikler yoktur. Alevilikler vardır ama bakın eleştirirken de şunu söylemek istiyorum. Anlıyoruz. Yüzyıllardır süren alışkanlıkları değiştirmek kolay değil. Eğer barış sürecinde bahsediyorsak, eğer demokratikleşmeden bahsediyorsak o zaman hep birlikte bakışımızı değiştirmek zorundayız. Demokrasi adaleti sadece Sadece Aleviler değil, bütün kimlikler, inançlar için istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“Demokratikleşmeden bahsediyoruz ama bir yandan AYM kararları uygulanmıyor”

Fırat, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın dokuz yıldır cezaevinde olduğunu hatırlatarak, “AYM kararları var. Derhal serbest bırakılsın deniliyor. Anayasa Mahkemesi kararları var. Hak iptali tespit edilmiş. Ama siyasetin eli adaletin terasına değdiği için yıllardır kantar bozuluyor, bozulmaya devam ediyor. Barış sürecinden bahsediyoruz, demokratikleşmeden bahsediyoruz ama bir yandan AYM kararları uygulanmıyor. Bu çelişkiyi nasıl açıklayayım? Demokrasi istiyorsak o zaman siyaset adaletten çekmelidir” dedi.